Manhattan için tasarladığı West 57th Street Tower adlı gökdelen projesiyle adından sıkça söz ettiren mimar Mark Foster Gage, Geberit'in konuğu olarak YEM'de bir konferans verdi. "Mimarlığın gelecekte binlerce farklı deneyimden oluşacağını düşünüyorum" diyen Gage, çok heyecan verici bir dönemin bizi beklediğini söyledi.
Geberit tarafından düzenlenen “Zamanın Ötesinde Tasarım Kâşifleri” konferanslarının dördüncüsü, 2 Mart 2016 Çarşamba akşamı Yapı-Endüstri Merkezi (YEM)’de gerçekleştirildi.
Geberit’in konuğu olarak İstanbul’a gelen dünyaca ünlü mimar Mark Foster Gage, "Tasarım Akışkanlığı: Katılımcı Teknolojiyle İnovasyon Her Yerde" başlıklı konuşmasında, Geberit’in 2016 için belirlediği “her yerde” mottosu paralelinde mimarlık ve tasarım uygulamalarının geleceğini aktardı.
Evrencan Gündüz’ün canlı performansı eşliğinde gerçekleşen kokteylle başlayan etkinlik, açılış konuşmaları ile devam etti. YEM Etkinlikler Yöneticisi Zeynep Gülşen, Geberit’in bu sene dördüncüsünü düzenlediği Zamanın Ötesinde Tasarım Kâşifleri konferanslarına ev sahipliği yapmaktan duydukları memnuniyeti dile getirdi.
Geberit Türkiye Genel Müdürü Cengiz Kazazoğlu ise “Sürdürülebilir Büyüme ile Her Yerde” başlıklı konuşmasında, YEM işbirliğinde gerçekleştirdikleri etkinliklerin önemine değindi.
Geberit’in 2010 yılından beri “Dünyanın En Sürdürülebilir 100 Firması” arasında yer aldığına dikkat çeken Kazazoğlu, “1847’den bu yana varlığını başarıyla devat ettiren Geberit, bu anlamda sürdürülebilir bir kalkınma elde etmiştir. Düzenlediğimiz etkinliklerin de sürdürülebilir olmasına önem veriyoruz.” dedi.
"Mimarlık, disiplinlerarası hareket eden bir ‘akıl’"
Düzenlediği etkinliklerle mimarlık ve inşaat sektörüne katkıda bulunan YEM’e ve kendisini İstanbul’da konuk eden Geberit’e teşekkür eden Mark Foster Gage, öğrencilik döneminde ziyaret ettiği İstanbul’a yeniden gelmekten çok mutlu olduğunu dile getirdi. Son 25 yılda teknoloji anlamında ciddi gelişmeler yaşandığını, bunun dünyayı da büyük ölçüde değiştirdiğini söyleyen Gage, “Mimarlığın gelecekte binlerce farklı deneyimden oluşacağını düşünüyorum. Ki bu çok heyecan verici. ‘Tasarım Akışkanlığı’ başlığını da bu nedenle seçtim” dedi.
Mimarlığın disiplinlerarası hareket eden bir ‘akıl’ olduğunu belirten Mark Foster Gage, günümüzde farklı disiplinler arasındaki bariyerlerin daha geçirgen hale geldiğini savundu ve kendi ofisinde de farklı teknoloji ve disiplinlerden faydalandıklarını ekledi. Gage, otomobil tasarımında kullanılan bir Autodesk yazılımı ile nasıl aerodinamik bir cephe tasarladıklarını gösterdi. Ofiste yeni bir teknoloji kullanmaya başladıklarında önce uçup, sonra uygulanabilir şeyler yaptıklarını belirten mimar; Intel, Lady Gaga, Google, Diesel, H&M, Nicola’s gibi ünlü markalar için geliştirdikleri tasarımlardan örnekler sundu. Aydınlatma tasarımcıları ve yazılımcılar ile etkileşimli mekanlara imza atan Gage, mimarlığı moda ve müzik endüstrisi ile nasıl harmanladıklarını aktardı.
"Çok heyecan verici bir dönemin bizi bekliyor"
Daha sonra imza attığı mimari tasarım örneklerine geçen Mark Foster Gage; Guggenheim Helsinki Müzesi, René-Lavasseur Adası’nda Ev ve New York, West 57th Street Tower projelerine ilişkin bilgiler paylaştı. Tarihi yapılardaki detaylara önem verdiklerini ve yeni teknolojilerden faydalandıklarını belirten Gage, detayları hızlı tasarlamanın sağladığı ekonomik avantaja dikkat çekti. İnternette, indirilebilir 100 binin üzerinde üç boyutlu nesne olduğunu söyleyen Mark Foster Gage, Guggenheim Helsinki projesini tasarlarken bu hazır formları birleştirip estetik bir görüntü oluşturmaya çalıştıklarını ekledi. “Önemli olan formların simgeselliğinden çok, estetik anlamda size ne hissettirdiği” diyen Gage, New York’taki gökdeleni tasarlarken de kente yeni bir şey kazardırmayı ön planda tuttuklarını belirtti. Gage, yeni teknolojiler ve yeni malzemelerle birlikte mimarlık için çok heyecan verici bir dönemin bizi beklediğini müjdeledi.
Konferans, soru-cevap bölümü ile sona erdi.
