Bu Binanın Tüm Organları Dışarıda!

Belirtmeden geçilmemeli ki IstCI, çelik yapı sistemiyle yüreklerimizde ayrı bir yer ediniyor. Türkiye'de çok az sayıda uygulama ve daha da az sayıda yetkin uygulama alanına bakılacak olursa, ilk seferde gözümüze çarpan çaprazlar, kirişler ve kolonlarıyla bu çelik yapı, hafif high-tech ve endüstriyel bir görüntüden haz alanlar için tam bir cennet. IstCI'ın endüstriyel görüntüsü, elbette yalnızca çelik taşıyıcıların varlığıyla sabitlenmemiş. Yapının içinde gözümüzün hemen her açı değiştirişinde başka bir high-tech güzelliğiyle karşılaşıyoruz: Paslanmaz çelikten dolaplar, tezgahlar, açıktan geçen elektrik tezgahları, açık bir çelik merdiven, açık asansör ve moncharge'lar... Fakat IstCI'ın veya Enstitü'nün bıraktığı mimari tad, hiç kuşkusuz tüm bu detaylarda yatan tasarımsal öngörü ve titizlikten kaynaklanıyor.

Binanın gizli saklı hiçbir elemanının olmamasına dikkat edilmesi hakkında mimar Berka Çavuşoğlu şunları aktarıyor: "İşverenin çok özel bir damak zevki var. Hem ne istediğini biliyor, hem de gerçekten modern görüşleri var. Burada yaptıklarımızı başka müşterilere kabul ettirmek zordur. Herkes bir şekilde bir yerleri kapattırmak ister. Burada ise bütün organlar dışarıda..."

Yapının çelik oluşunun faydalarından bir diğeri ise, Tarlabaşı gibi dar ve bununla birlikte yoğun bir caddede inşaat yapmanın zorluklarına bir nebze katkıda bulunmuş olması. Yapının kurulum aşamasında, belediyeden üst yapı ruhsatının alınması ile birlikte hemen çelik yapı elemanları getirilmiş. Ve 2 gün içinde 7 kat çıkılmış. Aslında 24 metre yapı yüksekliği için tek parça da getirilebilecek olan kolonlar, o büyüklükte bir tırın Tarlabaşı'na sokulamayacağı bilindiği için iki parça halinde taşınmış.