Mobilya işine yavaş yavaş girdiğinizi söylediniz. Eğilimleriniz genelde ne yönde, ilk kertede neler ürettiniz?
Bir konsol, bir koltuk, tuhaf yükseklikte bir sehpa ve küçük bir duvar ünitesi tasarladım. Geçen yıl İstanbul Design Week'te takılarla birlikte onları da sergilemiştik. Bu ürünler şu anda STOK 60/70'de sergileniyor. Hatta koltuğu Bahar Korçan'ın eşi satın almış, devamını istiyormuş.
Şu anda bir otelin lobisi, cafe ve restoranı için mobilya tasarlıyorum. Hazırlığı içinde olduğumuz markanın tanıtımını ve piyasaya çıkışını önümüzdeki aylarda yapmayı planlıyoruz.

Bunlarda da geri dönüşüm fikrinizden yola çıkıp kullanılmış malzemeleri mi değerlendiriyorsunuz?
O konuda çelişki yaşıyorum çünkü bu direkt üretim. Önce geri dönüşümlü bir duruma getirip öyle tasarlamak lazım. Bu şu anda eğitimim olmaması ve işin çok başında olmam nedeniyle beni aşan bir konu ama geri dönüşümü mobilya tasarımında uygulayabilir hale gelmek gerçekten çok önemli bir hedef benim için.
STOK 60/70'de olduğunu söylediğiniz için merak ettim. O zaman yaptığınız işlerin bir dönemi çağrıştıran bir tasarım dili olmalı…
Evet, öyle. STOK 60/70'in beğenmesinin sebebi de o. Hakikaten 60'lardan 70'lerden çıkma bir konsol tasarladım, ama kapak kulpları viyolonsel burgularından. Onun dışında üzerinde birtakım pleksi parçalar var. Bence güzel oldu, pleksi de renk kattı. Bu malzemeye alışık olduğum için ahşabı renk olarak yakıştırmadım. Konsol koyu gri lake, kapakları ise açık renk… Pleksiden düzensiz geometrik parçalar çiviledik ve üstüne çizgiler attık. Model 60'lardan çıkma, ama malzeme bakımından gayet çağdaş bir tasarım oldu.
