Volume İstanbul projesiyle Berlin'de gerçekleştirilen Dünya Mimarlık Festivali 2017'nin (WAF) finalistleri arasında yer alan Studio Vertebra’nın hikâyesini, kurucu ortaklar Gencer Yalçın ve Efe Kağan Hızar'dan dinliyoruz.
2009 yılında 4 ortak tarafından kurulan mimari tasarım ofisi Studio Vertebra, Volume İstanbul projesiyle Dünya Mimarlık Festivali 2017’nin (WAF) finalistleri arasında yer alarak uluslararası ölçekte önemli bir başarıya imza attı. Ofis; kentsel tasarım, mimari, iç mimari ve eski eser restorasyonu alanlarında yaptığı tüm çalışmaları, ‘tümel tasarım’ olarak nitelendirdiği bir prensip doğrultusunda ele alıyor. 45 kişilik genç ve kalabalık bir kadrodan oluşan Vertebra’nın başarısının sırrı da burada gizli. Mimarlık pratiğinin ana omurgasını oluşturan yaklaşımda mimar, projenin fizibilite çalışmalarından tasarımına ve uygulamasına hatta bazen inşaat kontrolüne kadar hemen her sürecinde aktif rol alıyor. Kısaca, mimarın projenin tüm süreçlerine dahil olduğu bir yaklaşım modeli bu.
Soldan sağa; Efe Kağan Hızar, Gencer Yalçın, Bahar Yücel, Dilşad Öktem Aslaner
Studio Vertebra aynı zamanda multidisipliner çalışmaya inanan bir mimarlık ofisi. Ekipte yer alan restoratör, görsel iletişim tasarımcısı, iç mimar, endüstriyel tasarımcı, peyzaj mimarı gibi farklı uzmanlıklara sahip kişilerle farklı tipolojilerdeki projelere ofis bünyesinde kolaylıkla çözüm üretilebiliyor.
Tanzanya’da albinolu çocuklar için tasarladıkları sürdürülebilir köy projesinden, Galata Bedesteni restorasyonuna; bir kentsel düzenleme örneği olan Eminönü Yayalaştırma Projesi’nden Küçükçekmece için geliştirilen spor kompleksine kadar farklı ölçek ve tipolojide birçok projeye imza atan mimarlık stüdyosunun en büyük hedefleri arasında küresel ölçekte mimarlık yapabilmek ve zamansız bir mimarlık düsturu ortaya koyabilmek var. Bunun için ofis kurucuları, Kanada başta olmak üzere, yurtdışında ofis açma hayallerini gerçeğe dönüştürmek adına ilk adımlarını atmışlar. “Çok disiplinli mimarlık ofisini aynı zamanda çok uluslu bir yapıya dönüştürebilirsek, ne mutlu bize” diyor ortaklar.
Tasarım ekibiyse projelerin tüm süreçlerine dahil olabildikleri, paylaşımcı ve demokratik bir ortamda çalışmaktan son derece memnun. Samimi ve neşeli bir ortamda çokça çalışıp ciddi işlere imza atıyorlar. Amaçları şimdilik, ekip ruhunu yansıtan sürdürülebilir, fonksiyonel ve insan odaklı tasarımlarının, üzerinden kaç yıl geçerse geçsin yaşadığını görebilmek.
.jpg)