Mimari ve iç mimari tasarımların yanısıra, farklı ölçeklerde projelendirme ve uygulamalar gerçekleştiren Pamir Mimarlık kurucusu Dr. Mimar Aysun Battalgazi Çat Kapı konuğumuz oldu.
İdari, ticari, otel ve konut projelerinin, mimari ve iç mimari tasarımlarını, projelendirmelerini ve uygulamalarını gerçekleştiren Pamir Mimarlık ve Şehircilik Tic. Ltd. Şti., 1994 yılında Dr. Mimar Aysun Battalgazi tarafından kuruldu. Ofis, projelerini içinde bulundukları kültürel çevre, zaman ve yer bağlamında ele alınarak, tasarımlar detay-bütün ilişkisi içinde geliştiriyor. Aysun Battalgazi ve ekibi tasarım ve yapım süreçlerinin sürekliliği hedefleyerek üretimlerine devam ediyor.
Petra The Flooring Co. desteğiyle gerçekleştirdiğimiz söyleşi için Pamir Mimarlık'a tekrar teşekkür ederiz.
Sizi kısaca tanıyalım, Pamir Mimarlık’a kadar olan tecrübelerinizi de dinlemek isteriz?
1983 yılında İstanbul Teknik Üniversitesi'ne girdim. 1987 yılında mezun oldum. 87-89 arasında yüksek lisans yaptım. 90'lı yılların sonunda yine hocamın teşvikiyle doktoraya başladım, ilginç de bir konusu vardır. Bilecik'te Osmaneli Kasabası var; yol üstünde görünmez, biraz iç tarafta kalır. Burada ahşap evler var, alt katlarında yaşam alanları, üstte çatı arası katında da ipek böceği üretimi yapıyorlar. Her yerde dut ağaçları var. Bu konutların rölövelerini çıkarttık, tescilledik... Tabii bütün kasaba halkı bize kızdı. Çünkü bu çalışmayla birlikte orası koruma altına alındı. Bizden önce tabii yıkılanlar, kayıplar olmuştu ama gerçekten çok güzel evlerdi. O evleri bugünün yaşam düzeninde nasıl dönüştürebileceğimize dair bir çalışma hazırlamıştık. Gittiğimiz sene, kasabanın tepe bir noktasında barok mimariyle yapılmış ahşap bir fabrika vardı; ipekböceği dokuma fabrikası. O kadar güzeldi ki; master öğrencileri bana destek oluyorlardı, belgeledik. Bir hafta ya da 15 gün sonra bir fırtına oldu, yıldırım düştüğü söylendi, yandı fabrika. Bilemiyorum, gerçekten doğal sebepler de olabilir ama bir şey kalmadı geriye.
Akademisyenliği hiç düşünmedim. Babam da mimar, akademisyen olmamı istediler ama ben istemedim. Böyle değerli bir çalışmayla doktoramı tamamlamış oldum.
Okurken hocalarımın yanında çalışmaya da başlamıştım. Prof. Atilla Yücel'in ofisinde yaklaşık 4 sene çalıştım, kendisiyle de çok dirsek temasımız oldu. Zaten ilk başta tasarım ofisinde bulunuyordum. Sonrasında ticari hayata geçtiğimde de bana hep projeler getirdi.
Yine okulda Prof. Nezih Eldem'in öğrencisi oldum, yaklaşık 3 dönem. (Mezuniyet projemde Prof Nezih Eldem de yaptım). Onun asistanı mimar Argun Dündar vasıtasıyla fitout yapan MFU inşaat adlı bir firmada çalışmaya başladım. Swissotel ve Çırağan Otel projelerinin iç mimari kontrollük işlerini yaptık. Yine aynı firma ile Antalya Manavgat'ta Hilton Resort olması planlanan Otelin İç mimari kontrollük çalışmasını yapmak üzere Anyalya ya gittim. Çok gençtim aslında, bunlar 20'li yaşlarımda yaşadığım tecrübeler. Oraya gittim, Otel işletmesi Hilton Resort olarak devam edemedi, Seven Seas Resort ve Kumarhanesi olarak tamamlandı.
94 yılında Pamir Mimarlık'ı kurana kadar böyle bir süreç geçti. Şirket kurma fikri ise biraz da eşimin teşvikiyle hayata geçti. Beni destekledi ve böylelikle kendi işime başladım.
Lisans, yüksek lisans, doktora eğitimlerinizi İTÜ’de yaptınız. Bu tercihin özel bir nedeni var mıydı?
Özel bir sebebi yoktu. Dediğim gibi babam mimar, Güzel Sanatlar mezunu. Annem de photo litograf. Ben de Güzel Sanatlara çok meylediyordum. Akademiye de gitmiştim daha önce, deniz kıyısında ortam çok güzeldi. Üniversite tercihi yaparken sıralama yapıyorsunuz, 3 tane tercihim vardı. En başa puanlaması yüksek diye İTÜ'yü yazdım, sonra Güzel Sanatlar, sonra Yıldız'ı yazmıştım. İTÜ oldu, Taşkışla'da okudum. Aslında hayal ettiğim okul o değildi ama sonrasında çok değerli hocalarımız oldu. Çok severek okudum, başka okula geçmeyi de hiç düşünmedim. Bütün eğitimimi orada tamamladım.
3 kuşak mimar bir ailedensiniz. Babanızın mimar olması sizin meslek tercihinizi etkiledi mi? Siz kızınızı etkilemek istediniz mi?
İki kızım var, büyük kızım Münih Teknik Üniversitesi’nde mimarlık okudu, iki sene Berlin’de çalıştı, şimdi tekrar Münih Teknik Üniversitesi’ne döndü, yüksek lisans yapıyor.
Babam üniversite tercihlerini yaparken bana, “Mimarlık bir kültür işi ve hayat boyu öğrenilecek bir iş. Mezun olur olmaz hedeflerine ulaşamazsın” demişti. Başka tercihlerimin de olabileceğini söyleyerek bana yol göstermeye çalıştı ama ben çok kararlı bir şekilde mimarlığı seçtim.
Kızımı ise hiç etkilemedim. Hatta Türkiye’de kadın mimar olmanın zorluğunu da anlattım ama onun hedefi yurt dışıydı. “Yurt dışında yapacaksan belki ufkun daha açık olur” dedim. Ama yurt dışında da hiç kolay değilmiş onu da gördük. Çünkü orada buradaki sosyal çevreniz de yok.