Ara Güler Arşiv ve Araştırma Merkezi (AGAVAM) ve Ara Güler Müzesi, duayen fotoğrafçının doğum günü olan 16 Ağustos’ta bomontiada’da kapılarını ziyaretçilere açtı.
Doğuş Grubu’nun 2016 yılında Ara Güler’le yaptığı işbirliği sonucu kurulan Ara Güler Müzesi, usta sanatçının arşivinden derlenen “Islık Çalan Adam” sergisi ile Ara Güler’in doğum günü olan 16 Ağustos’ta ziyarete açıldı.
İstanbul bomontiada’da sanatseverlerle buluşan müze, Türkiye’de uluslararası niteliğe sahip ilk fotoğraf müzesi olma özelliğini taşıyor. Müzenin projesi ise PAB Mimarlık'a ait.
Ara Güler’in 70 yıllık arşivi dünyaya açılıyor
Doğuş Grubu Sanat Danışmanı Çağla Saraç liderliğinde iki yıldır çalışmalarını sürdüren arşiv ekibi, Ara Güler’in yüzbinlerce eserinin tasnif, envanter, koruma, sayısallaştırma ve indeksleme işlemlerini yürütüyor. Arşiv koleksiyonlarının önümüzdeki dönemde bir portal üzerinden fotoğraf meraklıları ve araştırmacılara açık hale getirilmesi hedefleniyor.
Güler'e 90. doğum günü hediyesi
Müzenin açılışında konuşan Doğuş Grubu CEO’su Hüsnü Akhan, Ara Güler’le dünyada benzeri olmayan bir işbirliğine imza atıklarına işaret etti. Akhan, “Çok kıymetli bir kaynak olan Ara Güler arşivinin bütün olarak korunması ve gelecek nesillere aktarılmasını, bu süreçte fotoğraf sanatının bu arşiv üzerinden çeşitli yöntemlerle desteklenmesini hedefliyoruz. 2016 yılında Ara Güler ile yapılan işbirliği sonrasında kurulan Ara Güler Doğuş Sanat ve Müzecilik A.Ş. çatısı altında yapılandırılan Ara Güler Arşiv ve Araştırma Merkezi (AGAVAM) ile Ara Güler Müzesi’ni bugün üstadın 90. doğum gününde açmaktan büyük mutluluk duyuyoruz. Profesyonel düzeyde yönetilen ve kâr amacı gütmeyen bu iki sanat kurumu birbirini operasyon ve içerik anlamında besleyecek, koordineli çalışacak” dedi.
Müze dışında da sergilemeler olacak
Doğuş Grubu olarak kültür ve sanat faaliyetlerini diğer hizmet yatırımları kadar önemsediklerinin altını çizen Akhan, Ara Güler ile yapılan işbirliğinin de, Doğuş Grubu’nun en önemli kültür sanat yatırımları arasında yer aldığını ifade etti. Akhan, şöyle devam etti: "Dünyada bu projeye çok benzer bir uygulama bulunmuyor. Bu işbirliği bizim Ara Güler’e ve sanatına duyduğumuz saygının da bir göstergesi. Bugün, kendisinin doğum günü. Müzenin de doğuşunun böyle anlamlı bir günde olması bizim için önemli. Biz onun fotoğrafçılığını biliyoruz ama o, fotoğrafçılığın çok ötesinde bir sanatçı. Hikaye, tiyatro, sinema ve fotoğraf… Elbette o, bu vasıflarından çok daha büyük bir üstat, bir ekol. (...) Tasniflenen yapıtlardan seçkiler bugün burada ilk örneğini göreceğiniz gibi Ara Güler Müzesi’nde sergilenecek. Ayrıca müze dışında da sergilemeler yapacağız. Diğer kültür kurumları ve müzeler ile işbirliği yapmayı, sergilerimizi yurtiçi ve yurtdışı dolaşıma almayı planlıyoruz."
Müzeye giriş ücretsiz
Müzeye girişin ücretsiz olduğunu özellikle vurgulayan Hüsnü Akhan "Söyleşiler, film gösterimleri, paneller gibi etkinliklerimiz de olacak. Ara Güler arşivinin sorumluluğunu devraldık ve bu arşivi en sağlıklı şartlarda korumaya, en doğru yöntemlerle paylaşmaya ve topluma en faydalı şekilde yorum ve kullanıma açmak niyetindeyiz. Sağ olsun üstadımız da her adımımızda bizimle işbirliği içerisinde ve destek oluyor. Kendisi Ara Güler Doğuş Sanat ve Müzecilik A.Ş.’nin Yönetim Kurulu Başkanı olarak çalışmalarımız hakkında düzenli olarak bilgilendiriliyor. Toplanıp ortak kararlar alıyoruz ve süreci birlikte yönetiyoruz. Ara Bey, arşiv ekibiyle bomontiada’da bir araya gelerek sorularımızı cevaplıyor ve eksik bilgileri tamamlıyor. Fotografik malzemenin ve diğer koleksiyon eserlerinin içeriğini, hikâyesini kendisinden dinlemek ve kaydediyor olmak çok kıymetli."
Açılış sergisi: Islık Çalan Adam
Ara Güler Arşiv ve Araştırma Merkezi’nden derlenen “Islık Çalan Adam” sergisi, tarihsel bağlamı ışığında biyografik öğeleri takip etmesiyle birlikte izleyiciyi, Ara Güler'in görsel hikayeciliğini farklı alanlardaki üretimleri üzerinden yeniden okumaya davet ediyor.
Sergi aynı zamanda, 20. yüzyılın ikinci yarısında özellikle İstanbul ve Türkiye coğrafyasından fotoğraflarıyla uluslararası medyada görünürlük kazanan sanatçının İstanbul kent tarihine, bu coğrafyaya ait bireysel ve toplumsal hafızayı şekillendiren dönemlere ait kayıtların nasıl anlamlandırıldığına yoğunlaşarak; üreten, yazan, kaydeden ve aktaran bir hikaye anlatıcısı olarak Ara Güler'in dünyasını bir arada okumak gerektiğinin önemini vurguluyor.