Çuhadaroğlu’nun 23 Temmuz Perşembe günü çevrimiçi gerçekleştirdiği “Tasarım Dünyasının Yeni Cepheleri: C-Kesiti” başlıklı konferans; Emre Şavural (FREA), Burak Pekoğlu (BINAA), Zuhal Kol (OPENACT) ve Murat Tabanlıoğlu’nun (Tabanlıoğlu Mimarlık) katılımıyla canlı olarak yayınlandı.
Şehircilikten mimariye, ekonomiden politikaya, sağlıktan, tarıma, ticaretten teknolojiye birçok endüstri için büyük değişikliklerin olduğu bu dönemde içinde yaşadığımız şehirleri, yapıları daha sağlıklı, dayanıklı, estetik, yaratıcı, sürdürülebilir tasarlamak adına düşünüyor ve üretiyoruz. Küresel krizlerin tasarımcılara ilham veren yeni birer cephe olarak ele alındığı, Çuhadaroğlu Grup desteği ve Yapı Medya İletişim organizasyonu ile 23 Temmuz 2020 Perşembe günü gerçekleştirilen Tasarım Dünyasının Yeni Cepheleri: C-Kesiti çevrimiçi konferansta, bugünden geleceğe bakan kapsamlı bir C-Kesiti (Corona) oluşturulması hedeflendi. Dinamik bir program olarak kurgulanan etkinlik, Türkiye ve dünyanın farklı bölgelerinde mimari üretimleri ve söylemleri ile öne çıkan FREA, BINAAve OPENACT gibi genç mimarlık pratikleri ve Türk mimarlığının en önemli global temsilcilerinden Murat Tabanlıoğlu’nun katılımıyla gerçekleştirildi.
"Kent silüetleri, yapılar ve toplum, etkileşimde oldukları bütün kavramlarla birlikte hızla dönüşürken mimari tasarım nasıl şekilleniyor? Mimarlar, tasarım sürecine dahil olan yeni cepheyi nasıl tanımlıyor?” soruları ile yola çıkılan konferansın ilk bölümü genç mimarlık ofislerinin 10'ar dakikalık sunumlarıyla başladı.
Genç mimarların, tasarım pratiklerinde yeni cephelerini ve gelecek öngörülerini anlattıkları sunumlarda FREA kurucu ortaklarından Emre Şavural, pandemi öncesinde deneyimledikleri kolektif üretim ortamlarını bu süreçle birlikte nasıl güncellediklerini ve olasılıklara dair deneyimlerini "Üretim Cephesinde Kolektif Varyasyonlar" başlığıyla paylaştı.
Şavural, Creative Abrasion kavramından bahsederek, “İki tane birbirinden farklı objenin, maddenin birbiriyle etkileşime geçtiğinde ortaya çıkardığı enerjinin kıymetine, bundan ortaya çıkabilecek potansiyele inanan bir bakış açısı... Bizim de kendi süreçlerimizdeki niyetimiz bununla çok örtüşüyor. Biz bu kavramı keşfettiğimizden beri bu kavrama sarılıp çoğu şeyi bunun üzerinden meşrulaştırıyoruz” dedi.
FREA hakkında da bilgi veren Şavural, “Bizim amacımız daha çok paydaşın dahil olduğu bir sistemin var olup olamayacağını sorgulamaktı. 2020’nin başına kadar bu arayışımız devam ediyordu. Pandemi meselesinden sonra bu düşünce başka noktalara evrildi. Ofis, artık dolu bir yerden daha çok kabuk bir alana dönüştü. Üretim meselesi ‘yan yana olmadan da yapılabilir mi?’ sorusu daha önce sormadığımız bir soruydu. Çünkü yapılamayacağına inandığımız bir şeydi ama bunu bir şekilde denemek zorunda kaldık ve bir şekilde yürüyebildiğini gördük” şeklinde konuştu.
Araştırma, tasarım ve uygulama esasları arasında kuvvetli bir etkileşimin nitelediği sıra dışı bir disiplinler arası ortak çalışma modeli oluşturmayı hedefleyen BINAA kurucusu Burak Pekoğlu, ise “Detayda İnovatif Arayış” başlıklı konuşmasında mimaride yenilikçi detaylar üzerine konuştu.
İçinde bulunduğumuz pandemi döneminde son 5 yılda yaptıklarını daha iyi irdeleme şansı bulduklarını belirten Pekoğlu, “Yaptığımız işler içerisinde bir Ar-Ge, bir ürün geliştirme kaygısı var. Biz tasarım ve araştırma kültürünü nasıl bir arada yaşatırız bunu yürütmeye çalışıyoruz” diyerek, farklı projelerinden örneklerle konuya yaklaşımlarını anlattı.
Kamusal alan, altyapı ve ekolojik girdilerin kesişimindeki tasarım ilişkilerine odaklanan Openact kurucu ortağı Zuhal Kol ise"Kamusal Alan ve Açık Tasarım: Sosyo-Ekolojik Uyarlanabilirlik" başlığıyla pandemi dönemindeki deneyimlerini ve gelecek öngörülerini sundu.
“İçinden geçtiğimiz süreç günlük yaşantımızı, çalışma biçimlerimizi iletişim yöntemlerimizi çok hızlı bir şekilde değiştirmiş ve dönüştürmüş durumda” diyen Kol, mimarlığın da odaklandığı konuları, sorduğu soruları ve çalışma alanlarını gözden geçirmesine, sorgulamasına yol açtığını söyledi.
İçinde bulunduğumuz durumda, dünyanın her yerinde belirsizlik, geçicilik, tanımlayamadığımız devingen durumlar, ölçekler arası olmak, uyarlanabilmek, yumuşaklık, üretkenlik, değişim, farklı reaksiyon verebilme yetenekleri gibi konuların ve bu terminolojinin mimarlık alanında her geçen gün çok daha fazla karşımıza çıktığını ifade ederek, “Bu da binlerce yıldır beşeri yapısal alanı kalıcı, kesin çizgiler çizerek tanımlamaya çalışan bir disiplin olan mimarlığı, tamamıyla muğlak çizgilere, belirsiz olan durumlara karşı reaksiyon verecek şekilde mekansal çözümler geliştirmeye itiyor. Dolayısıyla disiplini aslında tekrar tanımlayan hale geliyor” dedi.
Konferans, 1954'ten beri hizmetlerine aralıksız devam eden sektörün öncülerinden Çuhadaroğlu’ndan Kurumsal İletişim Yöneticisi Sinem Yılmaz, Pazarlama Yöneticisi Ali Tuna Şenatlı ve Proje Geliştirme Yöneticisi İsmail Genç'in, firmanın marka yolculuğu, yeni markaları ve gelecek rotasına dair sunumuyla devam etti.
Çuhadaroğlu Kurumsal İletişim Yöneticisi Sinem Yılmaz, pandemi sürecinin iletişime etkilerini anlatırken, Pazarlama Yöneticisi Ali Tuna Şenatlı da Çuhadaroğlu’nun interal, interax, interwall ve intersecure markalarıyla sektöre sunduğu yeni ürünleri ve şirket içi dijitalleşme ile başlayan interdigi markasını anlattı. Proje Geliştirme Yöneticisi İsmail Genç ise Çuhadaroğlu şirketleri ve faaliyetleriyle ilgili bilgi verdi.
Konferansın sonraki bölümünde, tasarımcıların bu dönemin verileri ile tasarım sürecini etkileyen yeni durumları kendi özgün mimari disiplinleri bağlamında yeni bir “cephe” olarak değerlendirdiği sunumlar, Yapı Medya İletişim Etkinlik ve İletişim Yöneticisi Nurullah Kaya’nın moderatörlüğünde gerçekleşen panelde tartışmaya açıldı. Panelde Emre Şavural, Burak Pekoğlu ve Zuhal Kol, Nurullah Kaya’nın sorularını yanıtladı. Tasarımcılar uyarlanabilir, esnek mekanlar ve çalışma sistemlerinin mimarlık disiplininin ortak cephesi olabileceğine, gelecekte mimarlık yapma biçimlerine dair öngörülerine ve pandemi-cephe tasarımı ilişkisine dair görüşlerini de paylaştı.
Konferans, Türkiye ve dünya mimarlık dünyasında önemli başarılara imza atmış ve Türkiye modern mimarlık dünyasını genç yaşlardan beri deneyimleyen ve dönüştüren önemli mimarlardan Tabanlıoğlu Mimarlık kurucu ortağı Murat Tabanlıoğlu’nun yere bağlı deneyimlerini tasarım pratiğindeki yeni cepheler üzerinden aktardığı “Yer’in Yüzü” başlıklı sunumuyla sona erdi. Konferansa Bodrum’dan katılan Tabanlıoğlu, son 15 sene içerisinde yaptığı projelerden, binaların yüzleri diye nitelendirilebilecek cepheleri ve çeşitli bölgelerdeki projeleri anlattı. Yurtiçinden, yurtdışından önemli projeleriyle ilgili bilgiler veren Tabanlıoğlu, son olarak anlattığı AKM projesinin ana kısımlarının yıl sonunda biteceğini, teknik işlerin biraz daha uzun süreceğini, bu nedenle ana açılışın gelecek seneye kalabileceğini açıkladı.
Çuhadaroğlu desteğiyle Yapı Medya İletişim organizasyonu ile gerçekleşen etkinliğin kaydı ilerleyen günlerde mimarizm.com’un YouTube kanalından izlenebilir.