Erdil Yaşaroğlu’nun ilk kişisel heykel sergisi ‘Oyun’, 3 Kasım tarihine kadar Yapı Kredi bomontiada’da ziyaret edilebilir.
Denizkızı
Erdil Yaşaroğlu’nun heykellerinden oluşan ilk kişisel sergisi ‘Oyun’, 3 Eylül–3 Kasım 2019 tarihleri arasında Yapı Kredi bomontiada’da düzenleniyor. Mekanın açık ve kapalı alanlarına yerleşen heykellerinde Yaşaroğlu'nun karikatür çizerken geliştirdiği form, estetik, espri ve hayata bakışı, üç boyutlu eserlerde yepyeni bir dil olarak karşımıza çıkıyor.
Karikatürist kimliğiyle tanınan ve bu alanda sayısız yayına imza atmış olan sanatçı için heykel yeni bir alan değil. Lisans eğitimini Mimar Sinan Üniversitesi, Güzel sanatlar Fakültesi Heykel bölümünde tamamlayan Yaşaroğlu, eğitim sonrası yıllarda da izleyici karşısına çıkartmadan heykel üretimine devam etti. Son yıllarda ise sanatçının geçmişte aldığı eğitim ve karikatür alanındaki tecrübesinin bir arada görüldüğü heykellere odaklanarak bu sergiyi ortaya çıkarttı.
Sıkı Dostlar
Heykeller, sanatçının karikatür çalışmalarından farklı olarak dertlerini bir ‘espri’ üzerinden anlatmıyor, formları, kütleleri ve renkleri ile Yapı Kredi bomontiada’nın genel ziyaretçi kitlesine evsahipliği yapıyorlar.
Oyun kavramının, çocukluk anılarından öte yaşadığımız gri dünya ile bir tür baş etme yolu olarak gören sanatçı, sergi kapsamında tüm izleyicileri bu oyuna davet ediyor. Sergi kapsamında, ormanın karanlık köşelerinden, şehrin neşeli çatılarına; çocukların eğlencesinden, hayvanların ilginç dünyalarına kadar her şey bu Oyun’a katılıyor.
Hayalci
Sergide, Yaşaroğlu’nun neşeli ve renkli heykellerinin yanı sıra, desenleri, kağıt işleri ve karikatür üretimindeki yaratıcı süreçlerini ekrana taşıyan filmler yer alacak. Sergiye paralel olarak, sanatçının katılımıyla düzenlenecek konuşma ve atölyeler Yapı Kredi bomontiada’da gerçekleştirilecek.
AICA kurucu üyesi Evrim Altuğ tarafından kaleme alınan sergi metninde “Ama, her oyun gibi, kuralları ciddi bir oyun bu: Her nevî dogmatik ritüel, totaliter rejimler ve hatta biz insanların bencilliğinden ötürü, kendi kendine hapsedilen, asık suratlı, taşlaşmış, göz korkutucu, mülkleştirilmiş nice ölgün biçime, heykelin ta kendisine, özgürleştirici biçim ve renkler armağan etmenin derdinde...” ifadelerine yer veriliyor.