Kentin Tozu yazarlarımızdan A. Birgül Yılmaz; bu ay okuyucularını Almanya, İsviçre ve Avusturya arasında bir gölün, Konstanz'ın kıyılarında yolculuğa çıkarıyor.
Fotoğraflar: A. Birgül Yılmaz
Bir ‘göl’den söz etmek istiyorum, etrafında üç farklı ülkenin yer aldığı, içinde sahneler kurulup, operaların sergilendiği bir gölden, Konstanz ya da Bodensee... Gölü çevreleyen ülkelerin ortak dili Almanca olunca, Bodensee diye devam edeceğim... Gölün yukarı ve aşağı kısmı bir boğaz ile birbirinden ayrılmakta. İki bölümü de Almanya, Avusturya ve İsviçre topraklarıyla çevrili, etrafında yaşayanlara sınır engeli yaşatmadan, rahatça ülkeden ülkeye gidebilme olanağı da sağlamakta bu göl.
Bodensee’nin hangi kıyısından başlayalım bilemedim. Her ülke, her kıyı, her yerleşim başka bir etkinliğe tanıklık etmekte. Doğu kıyısı ile başlayayım, Avusturya’nın Voralberg eyaletinin başkenti, Bregenz ile... Bregenz ile başlamamın nedenine gelince, her yıl burada düzenlenen ‘Bregenzer Festspiele’ adındaki bir festival. Festspielhaus’un önünde, 1946’dan beri gölün içine kurulan yüzer bir sahnede (Seebühne) bir opera sergilenmekte. Hava koşulları şansınıza, bazen yağmur altında, bazen de güzel bir havada seyrediliyor bu gösteri ama, her şeye değiyor... 7000 kişiye ev sahipliği yapabilen bu gösteri alanına seyirciler, Almanya ve İsviçre’den de feribotlar ile ulaşmakta ki, Bregenz, Avusturya’nın göl üzerinde yer alan ikinci büyük limanına da ev sahipliği yapmakta. Program iki yılda bir değişmekte, Temmuz ve Ağustos ayları boyunca sürmekte.

Bregenz, Festspielhaus

Bregenz, Seebühne, Turandot, Giacomo Puccini, 2015-2016
Bregenz bir festivaller kenti adeta, 1887’den beri Mart-Mayıs ayları arasında ‘Bregenzer Frühling’ adıyla düzenlenen dans festivali, 2014’ten beri Haziran ayında ‘Caz Festival’i, 2024’ten beri ise 22-25 Ağustos arası ‘Bregenzer Hafenfest’ adı altında bir tadım ve müzik festivali düzenlenmekte ki, bu festivalde gölde ışık gösterileri yapılmakta. Bregenz yalnızca festivaller ile anılmıyor elbette. Kentin eski kısmında pek çok tarihi yapı yer almakta, konutlar, kiliseler, manastırlar. Martin’s Turm, örneğin, 1601’de yapılmış bir tahıl deposu. Plajlar ve kaplıcalar da kentin önemli noktalarından.


Bregenz’den

(solda) Martin’s Turm (sağda) Bregenz, liman
Tarihi yapılarının yanı sıra ‘Kunsthaus Bregenz’, 1997’de açılan bir çağdaş sanatlar müzesi, mimarı Peter Zumthor’a 1998’de Mies-van-der-Rohe Mimarlık Ödülünü kazandırmış. Bregenz’in tarihi Roma dönemlerine kadar dayandığı için 2013’te açılmış olan ‘Voralbergmuseum’ da ise Roma eserleri sergilenmekte, mimarları Andreas Cukrowitz ve Anton Nachbauer.

(solda) Bregenz, Kunsthaus (sağda) Bregenz, Voralbergmuseum
Avusturya ve kayak, birbirinden ayrılmaz ikili, 419 metrelik Pfaenderbahn ile 1.022 metre yükseklikteki Pfaenderspitze’ye ulaşım sağlanmakta ki, kışın burada sizi bir kayak merkezi beklemekte.

Bregenz, Pfanderspitze
Göle bir de Almanya tarafından da bakalım mı? Birkaç yerleşime yer vermek istiyorum, Bavyera eyaletinin güneybatısında, merkezi ve tarihi kısmı bir adada yer alan bir şehir ile başlayalım, Lindau. Göl ve dağlarla çevrili bir ada ve bahçeler şehri olarak tanımlıyor Lindau’lular kentlerini. Adaya ulaşım bir köprü ve üzerinde yer alan araba yolundan sağlanmakta. 26.000 kişilik bir nüfusa sahip. Bavyera Aslanı Heykeli ve 33 metre yükseklikteki Deniz Feneri arasından limana girilmekte ki, burası Bodensee’nin en güzel limanlarından birisi olarak kabul edilmekte. Deniz feneri, Bodensee kadar, Avusturya ve İsviçre Alpleri’ne ait manzarasıyla turistlerin ilgi odağı olmakta.

Lindau, Liman

Lindau, Mangturm ve Aslan heykeline bakış
Sahildeki 12.yüzyıldan kalma ‘Mangturm’ adlı gözetleme kulesinin yüksekliği 20 metreyi bulmakta. Gotik tarzındaki eski belediye binası da, kentin görülmesi gereken pek çok tarihi yapısı arasında yer almakta. Avusturya ve İsviçre’ye yakınlığı nedeniyle, bu ülkelerden gelenlerin ilgi gösterdiği bir nokta olsa da, kentin önemli özelliği, 1950’lerden beri ilginç bir konuda ev sahipliği yapması. ‘Lindauer Nobelpreistraegertagungen’ adı altında bilimsel konferanslarla, Nobel kazanmış bilim insanlarını bir araya getirerek fikir alışverişinin sağlanması.

(solda) Lindau (sağda) Lindau, Cavassen Museum

Lindau, Altes Rathaus
Gölün kuzey tarafındaki ikinci büyük kenti olan Friedrichshafen‘a Türkiye’den direkt uçmak mümkün. Yine bir Alman kenti, bir üniversite kenti burası, ‘Zeppelin Univesitaet’. Neden zeplin derseniz, 19. Yüzyılın ikinci yarısında, Friedrichshafen kökenli Kont Ferdinand von Zeppelin’in çalışmaları... Kont, 1900’de L1 Adını verdiği ilk zeplin ile 128 metre yüksekliğe ulaşmayı başarmış, 1906’da L2 ile denemelere devam etmiş. Arada başarısız girişimler de olası, Almanya uzun süre zeplin denemelerinden vazgeçmemiş. Tabi ki kentte bir ‘Zeppelin Museum’da mevcut. Limandakiçelik kule ise yine ziyaretçilere güzel bir Bodensee ve Alp manzarası sunmakta.


Friedrichshafen
Kentin komşusu olan Meeresburg’a gelince. Baden-Wüttenberg’e bağlı, 444 metre yükseklikteki bu yerleşimde 6000 kişi yaşamakta. Buradaki ‘Zeppelin-Museum Meersburg, Friedrichshafen’de yer alan müze ile birbirini tamamlamakta. Meereburg’da bir müzeler kenti olarak tanımlanmakta. Kentin ortaçağdan kalan evlerinin cepheleri kadar, Stadmuseum, 2011’de renovasyonu tamamlanan ‘Yeni Saray’ içi kadar dışından sunduğu manzarası da görülesi yerlerinden. Meeresburg’taki ortaçağdan kalan sur kapılarını da atlamamak gerek.


Meeresburg
Gelelim üçüncü ülkemiz İsviçre’ye. Stein am Rhein, bir İsviçre kantonu olan Schaffhausen’e bağlı, küçük bir ortaçağ kenti. 5,75 kilometrekarelik bu kent, Ren nehrinin Bodensee ile birleştiği noktada yer almakta. 23 metre yüksekliği ve 150 metre genişliği ile Avrupa’nın en büyük şelalerinden biri olma niteliğini taşıyan Rheinfall kentin görülmeye değer noktalarından birisi olsa da, Stein am Rhein’ın eski kısmında yer alan evler cephelerindeki süslemeleriyle kente adeta masalımsı bir hava kazandırmakta. Bugün bir müze olarak da kullanılmakta olan 11. yüzyıldan kalma ‘Museum Kloster Sankt Georges’ de görülmesi gereken yerlerinden. Bir göl ve mimarinin birlikte ne kadar güzel olabileceğinin adeta bir kanıtı Stein am Rhein.


Stein am Rhein

Stein am Rhein, MuseumKloster Sankt Georges

Stein am Rhein, Rheinfall
Madem etrafında Almanca konuşulan ülkelerin yer aldığı bir gölden söz etmekteyiz, biraz da içerilere girip, İsviçre ve Avusturya’nın bir diğer komşusuna değinmeden bitirmek istemedim bu yazıyı, Lichtenstein… Bodensee’ye kıyısı olmasa da, arabayla bir saat, 45 dakika gibi bir sürede göle ulaşılmakta. 160,5 kilometrekare alanı ve 40.000 civarı nüfusu ile dünyanın en az nüfuslu ‘Almanca’ konuşan ülkesi, başkenti Vaduz. Başkent, kültürel ve finansal olarak da ülkenin merkezi. Bir prenslik olan Lichtenstein’ın küçüklüğüne aldanmayalım, modern ve geleneksel sanatlara ev sahipliği yapan müzeleri kadar, tarihi yapılarıyla da ön plana çıkmakta.

Lichtenstein

Lichtenstein, Landesmusem

Lichtenstein, Schloss Vaduz