Tunus'un Aynası Bardo Müzesi

Ömer KOKAL / 20 Mart 2015
Tunus'un başkenti Tunis'te bulunan Bardo Müzesi, onlarca salona yayılan irili ufaklı yüzlerce muhteşem mozaiğiyle "Dünyanın en büyük mozaik müzesi" ünvanını fazlasıyla hak ediyor.

Kimliği belirsiz silahlı kişilerce 18 Mart 2015 Çarşamba günü  kanlı bir saldırıya sahne olan Bardo Milli Müzesi, dünyanın en büyük mozaik müzesi olarak biliniyor. Yazarımız Ömer Kokal, bu üzücü olayın ardından, Kentin Tozu için özel bir yazı kaleme aldı...


Roma devrine ait büyüleyici mozaikleriyle ünlü Antakya Müzesi'ni ilk kez ziyaret ettiğimde görevliler bu müzenin dünyanın ikinci büyük mozaik müzesi olduğundan söz etmişler, en büyük müzenin ise Tunus'ta olduğunu eklemişlerdi.

Tunus'un başkenti Tunis'te bulunan Bardo Müzesi, onlarca salona yayılan irili ufaklı yüzlerce muhteşem mozaiğiyle bu ünvanı fazlasıyla hak ediyor.



Öncelikle, en az içinde sergilenen mozaikler kadar ilginç olan Bardo Müzesi binasından bahsetmek gerekir. Tunus'ta 1574 yılında başlayıp, 18. yüzyıl başlarına kadar süren Osmanlı İmparatorluğu hakimiyetinin ardından yönetime gelen Hüseyinoğulları Hanedanı'na ait saray bugün Bardo Müzesi'ne ev sahipliği yapıyor.

Orjinali 13. yüzyıla tarihlenen saray 18. yüzyılda Arap-İslam tarzıyla yenilenmiş. Sarayın devasa salonları, süslemeli odaları ve kubbeli galerileri son derece etkileyici. Ayrıca her biri incelikle süslenmiş rengarenk tavanları saraya sanatsal değer katıyor.



*

Müzede bulunan mozaiklerin neredeyse tamamı, efsanevi komutan Hannibal'in kenti olarak bilinen Kartaca'dan çıkarılmış. Bu kenti, Roma'ya kafa tutan ve üç kez savaşıp üçüncü savaşta yenilen Hannibal'den alan Roma, kısa sürede kentin refah seviyesini üst düzeye çıkarmış. Afrika'da kurulan bu Roma kolonisi, Afrika'nın zenginliklerini başkent Roma'ya taşırken kendi de bu zenginlikten payına düşeni fazlasıyla almış.



Her ne kadar müzenin öne çıkan eserleri mozaikler olsa da burada sergilenen ve farklı dönemlere ait eserler mozaiklerden hiç geri kalmıyor. Bardo Müzesi dendiğinde ilk akla gelen muhteşem mozaik koleksiyonuna ait eserler ise neredeyse müzenin tüm salonlarını yayılıyor.

Bu mozaikler ve sarayın salonları o kadar fazla ki tam bitti dediğiniz anda karşınıza yeni bir salon ve devasa bir mozaik çıkıveriyor. Antik kentlerden çıkarılıp bir araya getirilen paha biçilmez mozikler Tunus Roması'nın servetinin ve imarının şahidi olarak karşımızda duruyor. Mozaiklerin konularını tanrılar, tanrıçalar, mitler, günlük yaşamdan ve coşkulu şölenlerden sahneler oluşturuyor.



*

Bugün Tunus'un üçüncü büyük kenti olan Sousse'dan çıkarılan ve bu kentin adıyla anılan salonda, Deniz Tanrısı Neptün'ü şaşalı bir zafer alayında gösteren dev boyutlu mozaikle, Venüs'ü banyo yaparken betimleyen mozaik sergileniyor.



El Jem adı verilen salonu ise Bacchus'un zafer alayı, dokuz sanat perisi ve Romalı büyük şair Virgil'in portresi olan mozaikler süslüyor. Canavarların avlanmaları, yaşam kaynayan denizler ve bereketli hasatları gösteren sahneler antik dönemin adı bilinmeyen sanatçılarının ustalıklarının ürünü.

*

Müzenin olduğu kadar Tunus'un da simgesi olan bir mozaikten daha detaylı bahsetmek gerekir. Söz konusu mozaikte, İzmirli ozan Homeros'un ünlü destanı Odysseus'ta uzun deniz yolculuğunu anlattığı kahramanı Ulysses'in, yaptıkları müzikle gemicilerin yollarını şaşırtıp kayalıklara çarpmasına neden olan kadın vücutlu, kuş ayaklı ve kanatlı Sirenler ile karşılaşması resmedilmiş. Bu mozaiğin bizim için ilginç yanı ise bu sahnenin geçtiği Siren Kayalıkları'nın Foça'da olması. 

Ulysses'in on yıl süren zorlu yolculuğunun anlatıldığı destanın bir bölümünde ise Tunus, "lotus yiyenler ülkesi" olarak tanımlanıyor. Gemisiyle bu kıyılara gelen Ulysses, yorgun ve susuz olan mürettabatından bazılarını su bulmak için kıyıya çıkarır. Mürettebat karada konuksever yerlilerle karşılaşır. Ancak, yerlilerin sunduğu birtakım lezzetli, tatlı yemişlerin insana yurdunu, aile sevgisini unutturma gibi bir özelliği vardır. Ulysses, adamlarını bu kıyılardan çeke çeke zorla uzaklaştırır. 

*
         
Roma'nın Hıristiyanlık Dönemi'ne ait mozaiklerde ise İncil'den sahneler betimlenmiş. Bu döneme ait eserlerin bulunduğu salonda kilise ve şapellerden getirilen mozaikler sergileniyor.



Müzede 16. yüzyıldan, 19. yüzyıla kadar Tunus'ta etkili olan İslam'ın kültür ve sanatını yansıtan eserler de bulunuyor. İncelikle dokunmuş ipek kumaşları, ortaçağ İslam stilindeki vazoları, gözalıcı mücevherleri, binbir emekle yazılmış kutsal metinleri, arabesk sanatın en iyi ağaç ve metal işçiliklerini bu salonda görebiliyorsunuz.

*



Maviyle beyazın şekillendirdiği sakin mimari, sıcakkanlı ve yardımsever insanlar, farklı etkilerle harmanlanmış mutfak kültürü, altın kumsallarla kucaklaşan turkuaz deniz, labirent sokaklardan oluşan gizemli çarşılar, palmiye ormanlarının bittiği yerde başlayan çöl, insanları Tunus'a çeken onlarca sebepten bazıları. Aslında sadece Bardo Müzesi bile Tunus'a gitmek için yeterli bir sebep.



Tüm büyük müzelerde olduğu gibi Bardo Müzesi de geçmişle ilgili birçok soruya cevap verecek düzeyde. Tunus'a yapılacak bir yolculuğun başlangıç noktası kesinlikle Bardo Müzesi olmalıdır. Seyahatinize Tunus tarihi hakkında pek çok şey öğrenmiş olarak başlar, böylece günümüz Tunus'unu anlamanız kolaylaşır.



Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :