2010 İçin Başka Kentlerde de Hazırlık Var!
mimarizm.com
/ 18 Ağustos 2008
Yapının bir diğer iddiası, Avrupa'da kendi işlevine sahip binalar arasında en ‘çevre dostu tabiata sahip' fasilite olması yönünde. Oldukça iyi bir BREEAM (yeşil binalar için bir İngiliz standardı) ortalaması tutturmak üzere detaylandırılan yapı, ısı pompaları, doğal havalandırma, ısı telafi sistemleri aracılığı ile enerji tüketimini ve karbon emisyonunu asgari düzeyde tutuyor. ACC Liverpool geleneksel yöntemler ile inşa edilmiş benzer işlevdeki bir yapının ürettiği karbondioksit emisyonlarının yalnızca yüzde ellisini üretecek; yüzde 20 oranında daha az elektrik kullanacak. İşletim sırasında ise yenilenebilir ‘yeşil' enerji kullanacak olan yapının enerji ihtiyacının bir kısmı 20 metrelik düşük ses düzeyli rüzgar türbinleri tarafından karşılanacak. Diğer tüm enerji giderleri ya rüzgar ya da hidroelektrik santrallerinden temin edilecek.
Yapıda ‘yeşil' statüsünü hak etmek adına aldığı önlemler elbette bunlarla sınırlı değil: Çatıda toplanan yağmur suyu kirli tesisat suyu olarak kullanılırken, diğer atık dönüşüm teşebbüslerinin de baştan sona incelikle ele alındığı vurgulanıyor.
Başından itibaren kent merkezinin kullanıcılarını limana çağırmak ve yönlendirmek olarak betimlenen hedefi, Wilkinson Eyre'in ACC Liverpool binasının peyzajı yapılmış bir meydan ve teraslar sayesinde büyük çaplı açık hava aktivitelerine de ev sahipliği yapacak şekilde tasarlanmasına yol açmış. İki otel ve bin 600 araçlık otoparkla tamamlanan şema, konaklama, ofis, küçük ticari işletmeler ile açık-kapalı kamusal işlevlere sahip karmaşık işleve sahip bir çevreye entegre oluyor.
ACC Liverpool Arena ve Kongre Merkezi yerleşmesi, Gustafson Porter tarafından tasarlanmış, kıyıyı iç kesimlere bağlayan bir dizi heyecan verici kamusal mekanla zenginleşiyor.
İlişkili Haberler
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Bu İçeriğe Yorum Yazın