Aydınlatma Tasarımı Hiç Böylesine Çok Kültürlü ve Geniş Perspektifli Anlatılmamıştı!
mimarizm.com
/ 27 Ekim 2010
İstanbul, aydınlatma tasarımı konulu uluslararası bir konferansa ev sahipliği yaptı. Bu sene ilki düzenlenen ALD İstanbul (Architectural Lighting Day İstanbul) 2010, mimarlık, içmimarlık, elektrik mühendisliği gibi farklı disiplinlerden mimari aydınlatma profesyonellerini, yapı sektöründeki ışık ve aydınlatma ile ilgili sürecin sağlıklı yürütülebilmesi için bir araya getirdi. Etkinlik aynı zamanda, alanın önemli uzmanlarını Türkiye'ye getirerek yeni trend ve teknolojilerin de takip edilmesine katkı sağladı.
Altın sponsorlar Emfa Lighting Solutions, Philips, Reggiani, Siteco; gümüş sponsorlar LSP Lighting Systems Projects ve Osram'ın desteği ile organize edilen, Professional Lighting Designers' Association ve Aydınlatma Gereçleri İmalatçıları Derneği'nin (AGID) de desteklediği bu "ışığa adanmış gün", uluslararası alanda başarılı çalışmaları ile dikkat çeken on üç mimar ve aydınlatma tasarımcısına ev sahipliği yaptı. Etkinlik, farklı tasarımsal yaklaşımları ve farklı ölçekteki aydınlatma projelerini örnekleyen, iç ve dış mekanda aydınlatma tasarımını tarihsel, toplumsal ve kültürel boyutları ile tartışan sunumlar eşliğinde katılımcılara, söz konusu üretim alanını çok perspektifli olarak algılama ve irdeleme olanağı sundu.
ALD İstanbul açılışında bir konuşma yapan PLD Türkiye Editörü ve PLDA Türkiye Temsilcisi Emre Güneş, "Aydınlatma tasarımı önemlidir" cümlesini beyinlere kazımak için yola çıktıklarını belirttiği konuşmasında şunları ifade etti: "Beş buçuk senelik yolculuğun geldiği bugün, bir milat. ALD İstanbul, aydınlatma tasarımının insan hayatına, mimari projeye, sağlığımıza, psikolojimize ve yaşam kalitemize kattıklarını göstermek ve yeni işbirliği imkanlarını tartışmak için bir platform. Işığa gönül vermiş, aydınlatma tasarımı mesleğine inanan insanlar olarak ALD İstanbul'a katıldığınız için teşekkür ederim. Umarım bugün bir arada olan bizler, her iki senede bir daha kalabalıklaşarak, yeni bir dönemin ve yeni bir mesleğin öncüleri olacağız."
ALD İstanbul'un ilk sunumu, whY Architecture's kurucu ortağı Kulapat Yantrasast'ın anahtar konuşması oldu. Yeni fikirlerin daima "Neden?" (Why?) sorusu ile başladığını dile getiren Yantrasast gıda, iklim, mimari ve coğrafya ile başlayarak, Tayland'dan Japonya ve ABD'ye kadar uzanan pratiğin tasarım yöntemlerini aktardı. Gerçek kimlik ve kalıcı tasarım kalitesinin ortaya çıkmasını sağlayan sınırların ve kısıtlamaların, değerli birer ilham kaynağı ve tasarım stratejisi olduğunu dile getiren Yantrasast özel konutlar, sanatsal tarzda yapılmış kafeteryalar ve çerçöplerden inşa edilmiş Los Angeles nehrinin üzerinden geçen yaya köprüsünden müzelere kadar birçok projenin arkasındaki tasarım stratejileri hakkında bilgi verdi.
Günün ilk panelistlerinden Amerika merkezli Flux Stüdyo kurucusu Glenn Shrumm'un sunumu "Karanlıkta Keyif" başlığını taşıyordu. Njunichiro Tanizaki'nin 1933 tarihli ve "Gölgelere Övgü" başlıklı yazısında, mimari alanlardan tam anlamıyla keyif almak için gölgelere daha fazla ilgi gösterilmesi gerektiğinden dem vurduğunu hatırlatan Shrumm, binalarda oturanların çoğunun az ışık alan alanları yetersiz veya kuşku uyandıran yerler olarak gördüğüne değindi. Schrumm, bina sahiplerinin ve çevrenin karşı karşıya olduğu giderek artan aydınlatma giderleri düşünüldüğünde ise, karanlıktan keyif almaya yönelik büyüyen bir ihtiyacın var olduğunu söyledi.
Ljusarkitektur AB sahibi Kai Piippo ise, gelişmiş LED teknolojileri ve en son kontrol sistemleri ile aydınlatma tasarımında düşünmek ve kendimizi ifade etmek için kullanabileceğimiz yepyeni yollar olduğunu söyledi. Tam kamusal alanlarda nitelikli aydınlatmaya olan ihtiyacın artmasına paralel olarak, kalıcı ve enerji verimli uygulamalara olan taleplerin de ortaya çıktığını belirten Piippo, teknolojik olanakların geliştiğini ve tasarım sürecinde kalitenin önemini vurguladı.
İngiltere'den Light Bureau sahibi Paul Traynor, ALD İstanbul konuşmasında aydınlatmanın kültürün ve toplumsal kimliğin bir parçası olduğunu aktardı. Aydınlatmanın çeşitli festivaller ve kamusal alan düzenlemeleri için taşıdığı öneme dikkat çeken Traynor, projelerinden örnekler eşliğinde aydınlatmanın "toplum etkisi"ni detaylandırdı.
Aydınlatma tasarımına işlev ve ihtiyaç odaklı bir bakış atan, Avustralya merkezli Stensen Varming'den Emrah Baki Ulaş, disiplinin psikolojik ve fizyolojik boyutlarına değindi. Aydınlatma tasarımının Maslow esinli "ihtiyaç piramidi"ni çıkaran Ulaş görünürlük, güvenlik, kimlik ve yönlenme gibi kavramlar sıraladı.
ALD İstanbul 2010'un ikinci anahtar konuşmacısı, SGAP kurucusu Simone Giostra, konferansın "bilim kurgu kısmı" olarak nitelendirdiği sunumunda cephe strüktürleri, katman-kabuk ilişkisi ve aydınlatma sistemleri birlikteliğinde gelişen teknolojik ve yenilikçi mimarlık üretimlerine yer verdi. "Medya/İçerik/Performans" başlıklı sunumunda Steven Holl ile birlikte geliştirdikleri ve mikroskobik boşluklu bir cephe ile çevrilen gökdelen tasarımını, Pekin'de konumlanmak üzere tasarlanan ve gündüzleri enerji üretirken geceleri ticari videolar görüntüleyen cephe tasarımı detayları ile paylaşan Giostra, mimari tasarımı daima LED teknolojileri ile birlikte düşündüklerini gösterdi.
İngiltere'den Mindseye Lighting Direktörü Douglas James'in, gözün biyolojik özelliklerini detaylandırarak başladığı "Işığı Anlamak" başlıklı sunumu ise, aydınlatma tasarımına fizyolojik nitelikler ve ihtiyaçlar bağlamında yeni bir açılım getirdi. James, ışığın göz tarafından algılanmasında önemli bir etmen gibi gözüken doğrusallığın, mekanların kontürlerine ve geometrik sınırlarına dikkat çeken aydınlatma projelerine ne şekilde ilham verebileceğini gösterdi.
Tayvan merkezli CWI Lighting Design'dan Tai-Wei Lin ise konuşmasında, "LED insanları" ve "aydınlatma tasarımcıları" ayrımına giderek başladı. Işığı kullanma şeklimizi değiştirme noktasında olduğumuzu belirten Lin, yeni teknolojilere geçiş yapma sürecinde aydınlatma tasarımı ile geleneksel estetiğin ilişkilendirilmesinin önemine ve kültür/çevre, insan/sağlık kavramlarına dikkat çekti.
İç aydınlatma konusuna yoğunlaşan sunumlardan bir diğeri, İngiliz Speirs and Major Associates ortağı Keith Bradshaw'a aitti. İç mekan aydınlatmasının, bir yerin dış görüntüsünü tanımladığı birçok ortam olduğuna değinen Bradshaw, şeffaf malzeme ve suni ışık konusunda yapılan çevresel kısıtlamaların, içerideki ışığın dışarıdaki genel kompozisyonu açısından da değerlendirilmesi anlamına geldiğini belirtti. Bradshaw, iç mekan işlevi ile dış görüntüyü desteklerken tüm ihtiyaçlara hizmet eden bir ışığı tasarlamanın zorluklarından söz etti.
Deneyimli aydınlatma tasarımcısı, 1986 yılında kurulan İtalya merkezli Consuline kurucusu Francesco Iannonne, mimari aydınlatmanın algı ve dönüşüm üzerine kurulu olduğunu ifade ettiği konuşmasında, farklı coğrafyalar için sembolik sistemlere odaklanmanın verimliliğine dikkat çekti. Iannonne, kültürel mirasın aydınlatma tasarımı ile desteklenmesinin turistik değeri artırıcı bir faktör oluşturduğuna değinerek kentsel ölçekteki aydınlatma planlamalarını detaylandırdı.
Bir cami aydınlatması örneğinden başlayarak, Japonya'da konumlanan Armani mağazası tasarımına uzanan İtalyan Traverso – Vighy Studio kurucusu Giovanni Traverso ise, iç mekan tasarımı ile aydınlatma tasarımının paralel ilerleyen süreçler olduğunu hatırlattı. Traverso tasarımlarını "iç mekan tarafından belirlenen", "dışarı doğru hareket eden", şeffaf" ve "dışarıda kalan" işler olarak betimledi.
ALD İstanbul 2010'un son konuşmacıları, Amerikan Light Collective kurucuları Sharon Stammers ve Martin Lupton oldu. Işığın "Ne Şahanedir?" 2010 ortak listesini çıkaran ikili, yaşam şeklimizde giderek daha merkezi bir rol aldığını ve çağdaş yaşamın her alanına girdiğini belirttikleri "ışık" olgusunun ilham kaynaklığı ettiği ya da yalnızca faydalandığı film, sanat, teknoloji, moda ve birçok farklı medya birleşiminden "en başarılı" örnekleri paylaştı. Tasarımcılar keyifli geri sayımlarında Ipad uygulamalarından yeni Tron filmine, Tetsuo Kondo'nun Transsolar işbirliğindeki Venedik Bienali yerleştirmesinden Ned Kahn'ın Singapur'da uyguladığı "akan cephe"sine ve ışıkla yazı tekniğinin uygulandığı reklamlara uzanan çeşitlilikte işi sıraladılar.
ALD İstanbul 2010, kültür farklarından yola çıkarak ışığın kullanımını ve algısını konu alan, farklı kıtalardan aydınlatma tasarımcılarının tecrübelerini 20 saniye 20 slayt ile katılımcılarla paylaştığı "Aydınlatma Tasarımı ve Kültür" konulu Pecha Kucha Gecesi ile devam etti. Kokteyl eşliğinde gerçekleşen bu interaktif gece, Türk aydınlatma tasarımcıları tarafından "oyun alanı" konsepti ile tasarlanan Şairler Sofası Parkı'ndaki dış aydınlatma enstalasyonu ziyareti ile sona erdi.
İlişkili Haberler
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Bu İçeriğe Yorum Yazın