Beyrut'ta (Bina) Savaş(ları) Sürüyor!
Filiz YAVUZ
/ 02 Nisan 2010
Adı savaşsız anılamayan Ortadoğu'da, savaşa en aşina ülkelerden biri olan Lübnan, 1975-1990 yılları arasında sahne olduğu iç savaşın yaralarını tam da sarmayı başarmışken, 2006 yılının Temmuz ayında İsrail'in bu küçük ülkeye karşı düzenlediği saldırıları ile bir kez daha sarsıldı. Böylece eşsiz güzellikteki Beyrut'un mimarisi neredeyse ölümün eşiğine gelmiş oldu. Silahlarla başlayan bu süreci, son dönemde arazi geliştiren şirketler nihayete erdirdi ve savaşların moloz yığınına çevirdiği Osmanlı ve Fransızlardan kalma tarihi binaların yerinde gökdelenler yükselmeye başladı.
The Guardian yazarı Deen Sharp, Dubai'ye öykünen zengin iş adamları sayesinde yapılı çevrenin hızla değiştiği Beyrut'un merkezinde türeyen gökdelenlerin, kentin değerli mimarisini katlettiğini yazdı.
"Ortadoğu'nun Parisi" diye anılan Beyrut'un artık "Akdeniz ülkelerinin Dubaisi" olarak anıldığını belirten Sharp, hatta özellikle son yaşanan ekonomik krizden sonra Dubai'ye Lübnan'ı taklit etmenin kalabileceğini de ekliyor. Deen Sharp şu ifadeleri kullanıyor:
"Yapılı çevrenin karakterindeki bu değişiklik başta gayrimenkul geliştiricileri ve Lübnan'ın iş dünyası tarafından pompalandı. Buna mimarlar ve sivil toplum kuruluşlarının üyeleri dirense de şu anda tartışmayı kazanan taraf gayrimenkulcüler gibi görünüyor."
Beyrut'un doğusunda, dört katlı Fransız mandasından kalan binalarının yerine "Beyrut Semalar" isimli 50 katlı bir gökdelenin inşa edildiğini belirten Sharp, kentte bunun gibi pek çok örneğin mevcut olduğunu söyleyerek bu süreci protesto eden Lübnan mimar Bernard Khoury'yi hatırlatıyor ve Khoury'nin "Biz Dubai değiliz, bizim bir ruhumuz var" dediğini aktarıyor. Fakat bu durum, maalesef çok uzun sürmeyebilir…
Lübnan mimarlık ortamı huzursuz
Lübnan'daki mimari mirasın nasıl korunabileceği konusunda bir örnek olarak, 1994 yılında başbakan Rafik Hariri tarafından kurulan iç savaş boyunca tamamen tahrip olan Beyrut'un merkezini hızlıca yeniden yapılandırmak üzerine kurulan oluşturulan Solidere Projesi verilebilir, fakat içinde savaş nedeniyle moloz yığınına dönen Osmanlı ve Fransız binalarının onarımlarının da dahil olduğu 472 dönümlük bir alanı kaplayan bu proje, sadece kent merkezine ve Osmanlı ve Fransız yapılarına odaklandığı için mimarlar tarafından eleştiriliyor. Lübnan'daki mimarlık camiası tam bir ikilem içinde. Mimarlar bir yandan bu projeden, bu proje kapsamında devlet eliyle yeniden yapılandırılmanın kalitesinden rahatsızlık duyarken, diğer yandan da Sharp'ın deyimiyle "politik açıdan güçlü bir devlet olsa da mimari açıdan zayıf" olan Lübnan'ın başkentinde, tarihi binaların yerine gökdelenlerin dikilmesini istemiyor!
Haber, The Guardian'dan derlenmiştir.
İlişkili Haberler
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Bu İçeriğe Yorum Yazın