"Büyük Paris" Anlatıldı, İstanbul Tartışıldı

mimarizm.com / 13 Mart 2012

Uzmanlar sordu, Grumbach yanıtladı

Konferansın ardından "İstanbul'daki Kentsel Projelere Karşılaştırmalı Bakış" başlıklı panele geçildi. İşte panelistlerin Grumbach'a yönelttikleri sorular ve mimarın verdiği yanıtlar:

Nora Şeni: Paris örneği üzerinden kurumsallaşmış proje prosedürlerinden bahsettiniz. Ülkenizdeki yönetişim modelini biraz daha açabilir misiniz?



A. Grumbach:
Fransa'da gerçekleştirilen büyük projeler (ulaşım olsun, kentsel dönüşüm olsun), mutlaka kamunun tartışmasına sunulur. Kamusal Tartışmalar Komisyonu çatısı altında gerçekleşen bu tartışmalar, 200-300 temsilcinin bir araya geldiği 50 farklı toplantıdan oluşur ve toplam 1 yıl sürer. Sonra da proje, onaylanmak üzere ilgili komisyona havale edilir.

Güzin Kaya: Fransa'da planlar 1995 yılına kadar devlet tarafından yapılıyor. Daha sonra yetki yerel idareye geçiyor.  Plan yerine şema yaklaşımının benimsendiği 2008 tarihli "Büyük Paris" projesinde ise yetki tekrar devlete geçiyor. Sizce bu proje, sürdürülebilirliği üst planda ele alması bakımından plan mıdır, proje midir? Metropolilten ölçekte plan-proje ilişkisini, hiyerarşisini nasıl görüyorsunuz?



A. Grumbach:
Bölge (territoire) kavramı günümüzde çok değişti. İnternet kullanımıyla birlikte istetiğiniz plana ve hava fotoğrafına anında, ücretsiz erişebiliyorsunuz. Bu da size farklı araçlarla çalışma şansı tanıyor. "Büyük Paris" yarışması için geliştirdiğimiz projede Paris için hayal ettiğimiz viyonu ortaya koyduk. Bizim işimiz, mekanın hangi koşullar altında, nasıl düzenleneceğini tayin etmek. Plan ise dinamik bir olgu. Biz, probleme nasıl noktasal bir çözüm getirebileceğimize odaklandık.  

Murat Güvenç: İstanbul'un nüfusu 1950 yılında 1 milyon iken bugün 14 milyona ulaşmış durumda, yani tam 14 kat büyümüşüz. İstanbul, kentsel içe patlamaların çok yoğun olduğu; çok yavaş desantralize olan, tüketilmesi gereken mekanı tüketemeyen bir kent. Şu anda elimizdeki planlar çalışmıyor ve bu metropolü etkin bir şekilde işletemiyoruz. Sunumunuzda, metropol ölçeğinden büyük bölgelerin tasarlandığı bir ölçeğe geçişi gördük. Yeni bir planlama etiği ve vizyonu getiriyor. Sizce eski planda neleri değiştirmeliyiz? Yeni Paris şemasının 21. yüzyılın ilk 50 yılında gerçekleşeceğini öngörürsek, yeni aglomerasyonda ne gibi işlevler olacak?

A. Grumbach: Az önce de belirttiğim gibi çeper (periferi) üzerine odaklanmalı ve bu alanlarda çalımalıyız. Fransa'nın planlama alanındaki başlıca kurumlarından ANRU (Ulusal Kentsel Rehabilitasyon Ajansı), kentsel sistem içinde yer alan milyonlarca konutu yenileyerek yerinde dönüştürdü. Halihazırda sanayileşmiş olan kentsel çeperin bu bağlamda müthiş bir potansiyel sunduğunu düşünüyorum.

Korhan Gümüş: Müzakere alanının daralmasıyla birlikte planlama da teknokratik bir hal alıyor. Kenti bir araç gibi planlamaya başlıyoruz. Fikir üretiminin gelişimi, katılımcılığın gelişimi için çok önemli. Merkezi idarenin "Büyük Paris" örneğindeki müdahalesi, yani yaratıcı sermayeyi devreye geçirmiş olması çok önemli bir karar. Türkiye'de ise yaratıcı sermaye ancak yatırımcılar aracılığıyla devreye girebiliyor. Fransa'da, yaratıcıların devreye girmesi konusunu biraz daha açabilir misiniz?



A. Grumbach:
Fransa'da yatırımcı denildiğinde ya devletten ya da topluluklardan bahsedilir. Kamusal bir alan söz konusu olduğunda kamu otoritesi mutlaka işin içindedir. Bugün plancının görevi, kamusal mekana (bu bir ulaşım altyapısı da olabilir) şekil vermektir. Bir proje hayata geçirilirken öncelikle onun "kamusal yaşam" anlamında bir getirisi olup olmadığına bakılmalıdır. Dünyada iyi miamrlar olduğu gibi kötü mimarlar da var. İyi ki de öyle, çünkü kenti kent yapan da bu. Ben kentsel alanı "sonsuz bir bitmemişlik" olarak niteliyorum. Mimarlar konuya sadece tasarımcı olarak bakmamalı.

Hüseyin Kaptan: Fransız kentleri ile iyi niyetimiz dışında hiç benzemiyoruz. Paris berrak bir limansa, istanbul tam bir tsunami. Bakanlarımız tarafından son telaffuz edilen İstanbul nüfus projeksiyonu 30 milyon. Kentin şu anki yapılaşmasının %70-80'i illegal yapılardan oluşuyor. Proje sadece sözle bile yapılabilir; bir stratejidir. Bizim esas meselemiz ise "ortak aklın" bulunması...

Panel, salondan gelen soruların yanıtlanması ile sona erdi.


İlişkili Haberler
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :