Bir Temsilin İnşası, Bitmeyen Şantiye; Cennet - 2

Sevgi TÜRKKAN / 05 Eylül 2008
Sevgi Türkkan, cennet hayalinin zaman ve dönemler boyu bir kavram ve bir temsiliyet aracı olarak nasıl inşa edildiğini irdelediği yazı dizisinin ikinci bölümünde; cennetlik insan, cennetten kovulmak, yeryüzünde cennet ve cennet mahallesi olgularına yaklaşmayı deniyor.

Cennetlik insan

İslam dinine göre cennete layık bir insan olabilmek için aranan vasıflar vardır. Bunlar; inançlı bir müslüman olmak (diğer dinlerde ise hangi din ise o dinden olmak), kafir (inanç esaslarından bir veya daha fazlasını inkar eden), müşrik (alah'ın birliğine inanmayan), münafık (müslüman gibi görünüp İslam'a inanmayan) olmamak, günahsız olmak, günahı varsa sevabı ondan da fazla olup tövbe etmiş olmak gibi sıralanabilir. Günahkar insanların günahları affedilmezse, bir süre cehennemde günahlarının cezasını çekecekleri ve daha sonra da cennete girecekleri de bilinen inanışlardandır.

Cennete alınıp alınmamak insanların öldükten sonra vardıkları cennet kapısındaki sorgulama sonucuna göre belirlenir. Bu sorgulamayla yeryüzündeki hayatını mükafatlandırılacak kadar iyi geçirdiysen ve belirli görevlerini yerine getirdiysen cennette sonsuza dek ikamet etmeye hak kazanabilirsin.

Günümüzde ve çeşitli dönemlerde bu mükafatı hak etmek için gereken vasıflara başkalarını da eklemek mümkün; radikal olmamak, eşcinsel olmamak, gavur olamamak, zenci olmamak, şu-bu milletten olmamak, saf olmak gibi (‘cennetlik adamsın' genellikle yapılan bir iyilikten sonra kişinin saflığını vurgulamak için söylenir)..Veya görevler çeşitlendirilebilir; açılmak-kapanmak, fair-play kaygısı olmadan birine yardım etmek, ‘doğru' yolda çaba gösterip bir şey uğruna ‘yarışmak', birilerinin namusunu kurtarmak, birilerinin meşhur etmek,başkasının ödevini yapmak, kılık kıyafet yönetmeliklerine her daim uymak din adına şurayı burayı bombalamak, boyun eğmek-eğdirmek, faizsiz kazanç sağlamak, …"Rabbinizden olan bir marifetle ve cennete kavuşmak için ‘çaba gösterip yarışın ki' o cennet genişliği gök ile yerin genişliği olup Allah'a Resulü'ne iman edenler için hazırlanmıştır." (Hadid Suresi,21 www.odin.net/2007/cennet-cehennem/cennetyurdu/ )

Cennetten kovulmak

Adem ile Havva'nın bir zamanlar yaşamakta oldukları cennet mekanında yasak elmayı yemeleri sonucunda cezalandırılıp cennetten kovulmaları ve dünyaya düşmelerinin hikayesidir. Ataları cennet gibi bir yerden kovulup yeryüzünde yaşamakla cezalandırılan insanoğlu, bu ezikliğini tarihin başından beri üzerinden atmakla uğraşmaktadır. Boynu bükük çalışır didinir, iyi şeyler yapar, faydalı bir insan olur, bolca sevap işler ki günü geldiğinde hak ettiği, özünde "ait olduğu" yere tekrar erişebilmek için kendini affettirebilsin.

Bugün insanlık adına topluca gelinen noktadan, nostaljik bir özlemle teknolojiyi, gelişimi reddediş ve "saf öz"üne dönmeyi arzulamak gibi bir yaklaşım böyle bir metaforun izlerini fazlasıyla taşımaktadır.

Yeryüzünde cennet

Ataları zamanında cennetten kovulmuş insan evladının bu ezikliğiyle başa çıkabilmesinin başka bir yoludur yeryüzünde cennet arayışı. "Madem biz cennette yaşayamıyoruz, buraya içinde yaşayabileceğimiz bir bir cennet inşa edelim!" fikriyle yola çıkılan, bir nevi varoluşlucuk ile fırsatçılık arasında derecelenen, oldukça iddialı bir projedir "yeryüzündeki cennet"..

"Ütopya" kavramı ile de doğrudan ilişkilendirilebilecek bu büyük ve iddialı projeler, cennetin soyut, rüyamsı, zamansız ve mükemmel sonsuzluğundan, yeryüzünün değişken, dengesiz, sınırlı ve somut düzlemine "düştüğü" zaman genellikle çarpmanın etkisiyle sakat kalmaya meyilli oluyor.

Cenneti değişmem saçının teline?

Sevgilisinin saçının teli ile cennet arasında tercih yapamamanın verdiği buhran sonucu düştüğü polemiği yazdığı şarkı sözlerine dökerek kitlelerle paylaşan ünlü sanatçı Ferhat Göçer, yarattığı gündem ve sebep olduğu toplumsal çalkantılarla acaba bizlere bir mesaj mı vermek istiyordu?

Cennet Mahallesi

İstanbul'un kenar semtlerinden biridir. Dans, müzik, aşkların bol olduğu bir yerdir burası. En güzel kızlar, en afili delikanlılar, en hoş sohbet duygulu insanlar burada yaşar.
Bu mahallenin gülü güzeller güzeli dansöz Sultan ile yanık sesli kemancı Ferhat birbirlerine deliler gibi aşıktır ama iki taraf aileleri arasında 4 göbek önceden başlayan düşmanlık bu iki sevgilinin aşkına mani olmaktadır.
Sultan'ın anası bohçacı Penbe ile Ferhat'ın babası zurnacı Yunus'ta yıllar önce birbirlerine büyük sevda ile bağlanmışlar ama bu düşmanlık onlarında mutluluğunu bozmuştur.
Falcı nine, saz tamircisi dededen başlayıp 6 yaşındaki Ayşe ile 8 yaşındaki Ali'ye kadar süren bu düşmanlık bakalım sonra erecek mi?

Gerçek dünyanın İstanbul'undaki birçok cennet mahallelerinden bir tanesi, Küçükçekmece'de yer alanının adı gerçekten "Cennet Mahallesi". E5 üzerinde Avcılar istikametine giderken Küçükçekmece'ye sapınca içine dalınan, eğer minibüsle gidiyorsanız şöför beye; "cennette inecek var!" demenizi gerektiren bir mahalledir. İlk zamanlarında solcuların "cennet"i olarak tabir edilmiş yerleşim şimdilerde tinerci gençliği, cinayet ve soygunları, tavla oynan meşhur kahveleriyle (hatta tavla adında sokak var) bilinmekte. Küçükçekmece'nin en eski semtlerinden olup içinde eskiden "Cennet süpermarket" diye anılan, şimdi ise BİM adıyla hizmet veren anıtsal bir süpermarketiyle de anılır. Cennet mahallesine doğru kullanılan her minibüs veya takside hala bolca "cennete gitme" ile ilgili esprinin yapılmaya devam ettiği söylenir.

Cennet Klubü (Club Paradiso)

Çevredeki cephelerden pek de farklılaşmayan tuğla duvarlarından ilk bakışta anlaşılmasa da içeri girildiğinde anlaşılıyor ki burası bir kilise binası.. Önce alçak tavanlı ve dar bir giriş bölümü var, o girişin üzerinde dev bir org bulunurmuş eskiden. İlerliyorsunuz. Yukarınızdaki asma kat bitip ortadaki büyük boşluğa dahil olmanın eşiğindeyken, karşınıza gelen cepheyi kaplayan dev vitray tüm ihtişamıyla beliriveriyor. Gecenin karanlık ve boğuk doğasına tezat, pasparlak ve capcanlı, bildiğimiz dünyanın bildiğimiz bir gecesine ait değil bu ışık.. Vitrayın dış yüzeyini çepeçevre sarmalayan spotlar ve o spotların yaydığı aydınlık "diğer taraf"tan bu tarafa vuruyor, iki tarafı birbirinden ayıran camlarındaki renkleri de taşıyarak içeriye süzülüyor...

İçerisi bembeyaz giyinmiş çeşit çeşit insanla dolu, tek ortak özellikleri hepsinin genç olmaları. Zıplayan, kaynayan, dans eden insanlar..yüzlerdeki hakim ifade gevşek bir sırıtma ve uçuş hali.. yüksek sesli ve haz veren müzik kulakları dolduruyor, kasları gevşetiyor ve kontrolsüz bedensel coşmalara sebep oluyor. Beyaz insanlar güruh halinde sallanıyorlar, birbirlerine ve boşluğa gülücükler saçarken, bedensel dışavurumlarının hazzın en yüksek, içkilerin sınırsız olduğu o zamansız anı hep beraber kutluyorlar..

Cennet-Cinnet

"Öldükten sonra bizi bekleyen türlü türlü zevklerle bezenmiş sonsuz hayatın geçeceği yer. fakat dikkat ediniz, "sonsuz hayat"... huriler, şaraplar ve hurmalar... çok güzel, hiç bir itirazım yok, fakat sonsuza kadar?.. yani ölüyosun, cennete gidiyosun, bi ömür de orda geçiriyosun, aa ölmedin... hadi bi ömür daha geçiriyosun, aa yine ölmedin... beş yüzyıl geçti, süper... huriler, şaraplar... ooh... binbeşyüz yıl daha geçti... iki milyon yıl daha geçti... ve hala önünde bir sonsuzluk var... hurilerle ve hurmalarla... ikiyüzellimilyar yıl geçti... huri, hurma, huri, hurma, huri, hurma... abicim, sekizyüzyetmişbeşkatrilyon çarpı on üzeri altıyüzseksenüç trilyon yıl geçti... ve daha yolun başındasın... çünkü önünde sonsuz yıl daha var... hurilerle ve hurmalarla... allah allah?..."

(www.sozluk.sourtimes.org/Default.asp? bindokuzyüzseksendört,18.05.2002 03:38)

Güzel huriler, içecek ve sınırsız hurma… peki ya ötekiler?

"İki konutun bahçelerinde de çeşitli meyva, hurma ve nar ağaçları vardır. O konutlarda iyi huylu, gözleri erkeğinden başkasını görmeyen güzel kadınlar vardır... O kadınlar ceylan gözlüdürler ve çadırlarının dışına hiç çıkmazlar... Daha önce onlara ne cin ne insan kökenli hiçbir erkeğin eli değmemiştir… Bu konutlarda ağırlananlar yeşil yastıklara ve güzel işlemeli minderlere yaslanırlar… Kerem sahibi, ulu Rabbinin adı ne yücedir!" (Rahman suresi 68-70-72-74-76-78.ayetler www.tehvidyolcusu.com )

Bu cennetin kadınlara, eşcinsellere, azınlıklara, metal müzik sevenlere veya hurma sevmeyenlere hitap eden bir versiyonu yok mudur acaba? Ayrıca evli olanlar cennette onlara sunulan hurilerle karşılaştıklarında eşlerini aldatmış mı sayılacaklar? Nasıl bir tavır içinde olmalılar? Sonra, " Cennet anaların ayakları altındadır." atasözüyle onurlandırılan ve yüreklendirilen anneleri cennette nasıl bir düzen beklemektedir? Bir de milyonlarca iyi kalpli inanan, bazı nitelikleri uymadığı için cennetten faydalanamayacaklarsa bu durumda kendi alternatif cennetlerini mi kurmaya yüreklendirilmeliler? Bu da iyilik ve mutluluğu arayan dinin görevlerinden biri olamaz mı?


Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :