Bir Temsilin İnşası, Bitmeyen Şantiye; Cennet - 3

"İki konutun bahçelerinde de çeşitli meyva, hurma ve nar ağaçları vardır. O konutlarda iyi huylu, gözleri erkeğinden başkasını görmeyen güzel kadınlar vardır... O kadınlar ceylan gözlüdürler ve çadırlarının dışına hiç çıkmazlar... Daha önce onlara ne cin ne insan kökenli hiçbir erkeğin eli değmemiştir… Bu konutlarda ağırlananlar yeşil yastıklara ve güzel işlemeli minderlere yaslanırlar… Kerem sahibi, ulu Rabbinin adı ne yücedir!" (Rahman suresi 68-70-72-74-76-78.ayetler www.tehvidyolcusu.com )

Bu cennetin kadınlara, eşcinsellere, azınlıklara, metal müzik sevenlere veya hurma sevmeyenlere hitap eden bir versiyonu yok mudur acaba? Ayrıca evli olanlar cennette onlara sunulan hurilerle karşılaştıklarında eşlerini aldatmış mı sayılacaklar? Nasıl bir tavır içinde olmalılar? Sonra, " Cennet anaların ayakları altındadır." atasözüyle onurlandırılan ve yüreklendirilen anneleri cennette nasıl bir düzen beklemektedir? Bir de milyonlarca iyi kalpli inanan, bazı nitelikleri uymadığı için cennetten faydalanamayacaklarsa bu durumda kendi alternatif cennetlerini mi kurmaya yüreklendirilmeliler? Bu da iyilik ve mutluluğu arayan dinin görevlerinden biri olamaz mı?

Dante'nin İlahi komedyasıyla birlikte şematik olarak da ifade edilmeye başlanan Cennet-Araf–Cehennem birlikteliği katmanların üst üste konumlanmasıyla tariflenmiştir. Dante'ye göre cennet ve cehennem ayrıca kendi içinde katmanlara hatta katlara ayrılır. Katların sayısı çeşitli kaynaklara göre farklılaşır; kimine göre 9 kimine göre 13 kat vardır, fakat katmanlı bir yapıda olduğunda uzlaşılır.

İslami betimlemelerde de cennetin gökyüzüne doğru yükselen 7 kattan oluştuğu ve bu katlarda yükseldikçe daha büyük mükafatlara ve Allah'a daha yakın olma ayrıcalığına erişildiği betimlenir. Bu yapısal hiyerarşi, aynı zamansa sosyal (cennetlikler topluluğunun içindeki) hiyerarşik modeli de tanımlar. Örneğin 7.kat şehitler ve peygamberler için ayrılmıştır. Yani bir nevi ermiş ruhlara özel bir VIP katı.

Allah ve meleklerin "konutu" olarak cennet

" Rabbinin huzuruna çıkacağı andan korkanlara cennette bir konut verilecektir. Bu cennet konutlarının bahçeleri sık dallı ağaçlarla kaplıdır. Bu konutların bahçelerindeki ağaçlarda meyvenin iki çeşidi vardır. Bu iki konutta sürekli kaynayan birer pınar akmaktadır. Her iki konutun bahçesindeki ağaçların meyveleri yere yakındır, kolayca devşirilebilirler. Bu iki cennet konutunda ali düzeyde iki cennet konutu daha vardır. Bu konutların rengi koyu yeşildir."

(Rahman suresi 46-48-50-52-54.ayetler www.tehvidyolcusu.com )

Vaat edilen barınak bir nevi konut, hatta konutlar grubudur ve kimi zaman da köşk veya saray olarak da anılır. Sonuçta sonsuza kadar barınılacak bir yerleşke olduğu düşünülürse oldukça iyi tasarlanmış olması gerektiğini düşünmeden edemiyor insan. Tam anlamıyla sürdürülebilir bir yerleşke, gerekirse sonsuza kadar bile sürdürülebilecek kadar sürdürülebilir bir yaklaşım olmalı.

Aslında konut demişken, merak ettiğim bir konu daha var ki, kamusal-özel alan sorunsalına nasıl bir yaklaşım var acaba cennete? Örneğin Tanrı'nın evinin ne kadarının özel alan, ne kadar kamusal alan olduğunun ortaya çıkarılmasını gayet önemli buluyorum, çünkü "tanrının evi" bütün bu tartışmalara ve bilinmezlere nihayet bir son verebilecek kadar özel bir örnek teşkil ediyor.

Gayrimenkul sektöründe satışlara doğrudan hizmet eden, bu yüzden de sıkça tercih edilen bir imgedir cennet. ‘Cennet' imgesinin gayrimenkul sektöründeki karşılığı, tam da genel gayrimenkul pazarlama stratejilerinin dokunduğu her noktaya birebir dokunmasıyla ayrı bir öneme sahiptir; dertsiz tasasız keyifli bir yaşam, en yüksek konfor standartları, en zengin mekansal güzellikler, bolluk ve bereket içinde sonsuz kazanç vaadi verir.

Aynı imge başka pazarlama stratejileri için de oldukça engin bir referans havuzu sunar; golf bahçesi, özel plaj tesisi, tatil köyü, otel, kuaför, golf klübü, gece klubü…hepsinde mutlaka tutunacak bir benzeşme bulmak ve bunun üzerinden bir pazarlama stratejisi geliştirmek mümkün ve dür. Verilen proje isimlerinden de bu referansları doğrudan okunabilir; Paradise Golf Villas, Otel Club Paradiso, Cennet Evleri, Paradiso Beach Club, Cennet Vadisi Arsaları, vs…

Bu başlığa da adını veren film İsrail'de iki gencin bombalı intihar girişimine doğru sürüklenen hayat hikayelerini konu ediniyor. Bu hikayelere başka coğrafyalarda da olsa benzer şekillerde çokça rastlamak mümkün. Buna yaşanan bir çok bombalı/uçaklı/.. intihar saldırısının arkasındaki ideolojinin dini motivasyonlarla desteklendiği, hatta bazen verilen mücadelenin doğrudan dini hedefler uğruna yapıldığı örnekler hem dünyadan hem de Türkiye'den çokça verilebilir.

"Onlar hem zulmeden, hem kurban olabiliyorsa, benim de hem kurban, hem de katil olmaktan başka seçeneğim yok"

(film afişinden alıntı)

Uğrunda mücadele edilen konu ne olursa olsun, böylesine bir görevi yaşadığı -öyle ya da böyle- hayattan vazgeçmek uğruna kabul eden bir kimsenin başka türlü hesapları olduğu öngörülebilir. Bu hesaplamanın olası sağlaması; ancak uğruna ölünecek kutsal bir emeli gerçekleştirmenin, cennete doğrudan gidişi garantiye alacak kadar hayırlı olacağı inancı olabilir. Bu inancın olası resmi ise şöyle belirir; başarıya ulaşan planın sonrasında, hedef alınmış alınmamış yüzlerce insan oracıkta ölmüş, ortalık kan revan içinde darmadağın bir savaş alanına dönmüşken saldırganın kutsal amacına ulaşmış, bembeyaz ruhu bir anda kanatlanarak huşu içinde, yavaşça (ama doğrudan) gökyüzüne (cennete) yükselir.. Başka bir deyişle, yeryüzüne cenneti geri getirmek adına girişilen bir saldırı sonucu ortaya çıkan cehennem görüntüleri arasından sıyrılarak kendine vaat edilen cennetine doğru süzülen bir ruh..

Cennetteki gündelik hayat, herkesin sonsuza dek genç ve dinamik kalacak olmasına rağmen çalışmayı kapsamayan, yaşlanmanın, para kazanmak zorunluluğunun, kısaca hiçbir stresin, riskin var olmadığı, dolayısıyla bütün kriz olasılıklarından arınmış bir yaşam biçimini tarif eder. Bunun yanı sıra cehennem günahkarların alevler içinde durmadan çalıştıkları ve çalıştıkları bir gündelik hayat tarifidir. Bu anlamda cehennemdeki günahkarların günümüz metropol insanına daha yakın olduğu da öne sürülebilir. Hatta bütün bu sıkıntıyı cennette geçirecekleri sonsuz mutluluk için katlananların sayısı azımsanmayacak kadar çoktur. Cehenneme bakacak olursak, orada da kriz olasılıkları kontrol altındadır. Fakat yine de bastırılmış isyan, miskin salıvermişlikten krize daha yakındır ve dolayısıyla daha çok potansiyel barındırdığı ve gelişime daha açık olduğu iddia edilebilir. Bu durumda cennet bir gün cehennemi bile aratabilir...