İTÜ Mimarlık son sınıf öğrencisi Özgü Öksüz, Ankara'ya yaptığı bir ziyaret sırasında uğradığı Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi için, "Türkiye'de gördüğüm sanat galerileri arasında en sade ve etkili çözümlenmiş olanlarından" diyor.
Ankara'ya ilk gelişim olduğundan, Çağdaş Sanatlar Merkezi'ne hava fotoğraflarından ve ayriyeten aldığım tarif üzerine vardım: Kızılay Meydanı'ndan Çankaya tarafına doğru yürüdüğünüzde, civarda tanınabilirliği olan Rixos Otel'in biraz ilerisinde konumlanıyor bina.
İlk görüşte çevresindeki vurgulu girişlere, iddialı ve gökyüzü çizgisinde tanınabilirliği olan binalara kıyasla daha sade, simetrik kalıyor; dış cephe geometrisiyle de bir miktar Art Deco tarzını andırıyor.
Binaya girdiğiniz anda, çizebileceğiniz herhangi bir rotayı aniden yaratmanız, ihtiyaç programına göre gerekli mekanların lokasyonunu şüphe bırakmadan algılamanız işten bile değil. Girişte ziyaretçiye sunulan bu hızlı algılama, bina boyunca yükseldikçe mekanların katlara uygun yerleşimi ile taçlandırılıyor. Bina, dikkat çekicilikten uzak olmasına rağmen, ihtiyaca yanıt veren tasarım ve hacimler-arası oranı ile ziyaretçiyi rahatlatan ve tüketimi kolay bir tasarım ortaya koyuyor.
Giriş katındaki resepsiyon, lineer bir geometriyle hemen karşınızda bulunuyor. Cafe ve oditoryum ise resepsiyonun birer tarafında çözülmüş; oditoryumun hemen çıkışındaki bekleme mekanı, birkaç basamaklı yayvan bir amfiyi çağrıştırıyor. WC, teknik oda vb. birimler ise girişin karşısında, nispeten gizlenmiş bir konumda.
Merdiven de oldukça vurgulu… Bir çift kollu dönüşten sonra tüm katlardaki tek kollu dönüşü, alanın ortasında yer alması ve masif, opak tırabzanıyla gözden kaçması imkansız. Merdivenin yapının ortasında yarattığı bu büyük kesik –alan ve yükseklik oranının da iyi ayarlanmış olmasıyla- giriş katından tüm galeriyi algılayabilme şansı sunuyor. Simetrik yapının orta kısmından giren güneş ışığı, projeksiyonu merdivene denk gelen çatı ışıklıkları ile galerinin aydınlanma ihtiyacını karşılıyor.
Zaten iyi bir tasarım, iyi bir doğal aydınlatmadan ayrı asla düşünülemez.
Galeri, katlar boyunca herhangi bir iç duvarla sınırlandırılmamış dörtgen hacimlerden oluşuyor. Bu da merdiven boyunca yukarı ilerlerken veya kat boyunca gezerken, galerinin bütünsel algısını kolaylaştırıyor. Bahsi geçen bu dörtgensel hacimler, taşıyıcıların arasında kalan nişlerle sınırlandırılıyor. Bu hacimlerin bazıları en üst katta çatı ışığı da alıyor.
Yapay aydınlatma ise yine bu odacıklara uygun geometride, dörtgen bir ek taşıyıcıya bağlı aydınlatma elemanlarından oluşuyor. Bu dörtgensel odacıklar, içgüdüsel olarak farklı eser/sanatçılara ait çalışmaların sergilendiği birimlermiş gibi görünüyor insan gözüne… Üstelik tüm bu odacıklar, merdivenin ortada yer almasından ötürü iç cephe yüzeylerinden payını almış. Haliyle galeri hacimleri, hem yüzeysel çalışmaların (tablo vb.) duvara asılabileceği hem de daha üç boyutlu yerleştirmelerin çevresinin rahatça gezilebileceği nitelikte…
Öte yandan sergi mekanında kullanılan beyaz, şampanya ve bej tonları, mekanı olduğundan geniş gösteriyor ve mekana net bir ifade kazandırıyor. Linolyum zemin kaplaması rahat, temiz, ses yalıtımı iyi ve toplu kullanıma elverişli bir ortam sunuyor.
Sözün kısası, "Çankaya Belediyesi Çağdaş Sanatlar Merkezi", Türkiye'de gördüğüm sanat galerileri arasında en sade ve etkili çözümlenmiş olanlarından. Mimarların onaylayacağı, sanatçıları eserlerinin hoş bir mekanda sergilenmesiyle memnun edecek, ziyaretçilerin algılamalarını güçlendirecek bir bina.