Y. İçmimar, Tasarımcı Nursema Öztürk, tasarım odaklı düşünme yöntemlerinin gündelik hayatımızda nerede olduğunu, kendi markalarını hayata geçirirken yaşadığı örneklerle aktarıyor.
Dünya bugüne gelene kadar, farkına varmadan bu yöntemi kullanmış ve kullandığını da 21. yüzyıla kadar da bilmemiş.. En basiti tekerleğin icadı gibi...
Tasarım odaklı düşünme için belki birçok kişi yalnızca endüstriyel tasarım, grafik tasarımı gibi meslek alanlarını aklına getirse de, tüm sektör ve girişimlerde kullanılan ve kullanılabilen, yenilikçi ve yaratıcı fikirler ile hareket eden, düşünce ile farklı bakış açısı katmayı seven tasarım odaklı düşünme yöntemleridir. Büyük şirketler de bu yöntemi başarı için kullanırlar...
Hepimiz mutlaka, bir eşyanın bir odadan çıkarılması ile ilgili bir problem yaşamıştır. Bir yanda nakliyeciler bir kanepeyi odadan çıkarmak için başka yöntemler kullanmaya çalışırken, ev sahibi ise; yandan yukarı kaldır, biraz açılı tut vb... söylemlerde bulunmuştur. Belki kenarda şaşkınlıkla seyreden evin küçük çocuğu olayları, kişilerin tepkilerini izleyerek dışarıdan gözlem yapmaktadır. Kendine çok güvenen ve bir fikri olan evin yetişkin genci ise kapının iç köşelerinin açısını ölçmeye çalışmaktadır.
İşte bu durumda kişilerin "design thinking" yaratıcı düşünme teknikleri kullandıklarından habersiz, sadece kanepenin dışarıya çıkarılması odağında olduklarını söylemek mümkündür. Ancak bunu bir metodoloji olarak kullandıklarının farkında bile değillerdir. Sıklıkla ev taşıyan ve taşınan kişiler bu konularda deneyim kazanmışlar ve işlerini kolaylaştırma yöntemleri bulmuşlardır aslında. Yani bir deneyim süreci yönetmişlerdir, bugünkü deyim ile...
Tasarım odaklı düşünmede hep bir kamyon örneği vardır ve bilenler bilir, köprüye sıkışmış bir kamyonu kurtarmak için, her türlü mühendislik teknikleri düşünülse de sıradan bir vatandaş kamyonun lastiklerinin havasının indirilmesi fikrini verir. Aslında fark etmeden yaratıcı bir düşünme yöntemi kullanan ve bu çözümü bulan bu kişinin daha farklı ne olabilir düşüncesi ile yola çıkmasıdır.
Bizim en komik bulduğumuz zihni sinir projeleri aslında tam da tasarım odaklı düşünme yöntemidir. Bu benim de bilmeden çocukluğumdan beri kullandığım bir yöntemdir. Ancak bu yöntemin bir metodoliji olduğunu bilmeden, sadece farklı düşünmenin keyifli taraflarını gören kişilerden olmuşum ve bugüne geldiğimizde bunu daha iyi kavradım ve anlıyorum. Konunun daha iyi anlaşılabilmesi için yaşadığımız bir örnek vermek istiyorum: Tasarım Parkı ismi ile kurduğumuz sanat ve tasarım odaklı merkezimizde ihtiyacımızı belirlediğimiz çok farklı fonksiyonlara hitap etmesi istenen, aynı zamanda “Değiş Tonton” animasyon filimindeki değişimi çok sevdiğimizden, mekanımızı tasarlarken hem sanat sergileri hem de tasarım aktiviteleri düşüncesi ihtiyacı ile bir tasarım yaptık. Yöntem olarak kulladığımız metedoloji; mekanı iyice algılamak, biraz çizmek, biraz düşüncelerimizi zemine ölçülerle yerleştirmek, biraz üç boyutlu proje ile algılamak, tekrar düşünmek, tekrar mekana bakıp hayal etmek, imalatı yapılacak ürünlerin boyutlarına karar vermek ve ölçülerine karar verirken kapıya bakmak, yüksekliğini düşünmek ve mekanda diğer line’lar olan pencere üst çizgilerini yakalamak ve boyutları aynı metodoloji ile tasarlamak şeklinde gelişir normalde ve bunu uygularız. Tabi bunları yaparken, malzeme seçimleri, üretim teknikleri vb. bir sürü yan etkeni de düşünmek gerekir. Bu tekniklerin bir çoğu, mesleki ve yaşanılan tecrübelerden gelse de en önemli bakış açısı ile çok boyutlu düşünmenin bir yelpaze gibi fikirleri açıp, iki boyuttan üç boyuta ve sanal dediğimiz hayal dünyasına taşıyabilme becerilerini geliştirmeye açık olmaktan geçtiğini çoğu tasarımcı bilir ve uygular. Biz de ihtiyacımızı belirledik ve bir sergi panosu yaptırmak istedik. Burada ihtiyaç bir sergi panosuydu. Sergi panosunda resimlerin asılabilir olması için sert bir malzeme ile arka fon yapması istenir normalde ve mevcut duvarlar kullanılır. Ancak duvarınız yoksa ve her taraf cam ise bir problem ile karşılaşılır ve belirlenmiş ihtiyacınıza çözüm ararsınız.
Mekanımızda genelde her şeyin hareketli olmasını, değişebilir olmasını istiyoruz. Aynı zamanda bir kadının eşyaları da rahatlıkla kaldırıp yerlerini değiştirebilmesini istiyoruz. Tabi bununla beraber iki yönlü ve fonksiyonel olaral kullanılması da önemli. Resimleri aydınlatmak için üzerlerinde hareketli spot olması, elektriğe bağlanabilmesi ve yeterli mesafelere ulaşabilecek uzunlukta kablo ve fişi olması vb. gibi. Eğer iki taraflı pano yüzeyi olacak ise iki tarafında ray spot olması. Panoların yükseklikleri mekanda düzgün bir hizada olması için bir yüksekliği takip etmesi, renk ve malzemelere karar verilmesi vb. birçok faktörü aynı zamanda içermesi bizim ihtiyaç analizi dediğimiz özelliklerdir. Panomuzun boyutlarını 240x200 olarak tasarlarken, asacağımız resim boyutlarını da hesaplamamız gerekiyor. Sonuç olarak tüm bu İhtiyaçların analizi yapılarak ürünler üretilip geldiğinde mekanımızın kapısında geçmedi. Nakliyeciler 240 cm olan panoyu içeri sokamadılar, panolar hafif malzeme ile tuval olarak imal edildi ve taşınmada sorun olmamasına rağmen içeri geçmedi. Bizim de boyutları tasarlarken hesap ettiğimiz bir yöntem vardı ve o an telaştan aklımıza gelmedi. Ardından öneriler gelmeye başladı hemen; doğramayı sökelim, panoyu ikiye keselim vb... Bu şekilde olmaz, bu ne biçim ölçü diyenler... Halbuki eni 2 metre olarak tasarlandığından panoyu çevirmemiz yeterliydi. Beyaz pano olduğu için tüm boyutu aynı algısı yaratmıştı ve ilk önce zihinlere gelen de bu buradan geçmez düşüncesi olduğundan pes etmek istemişti taşıyanlar. En sevdiğim ve hayat felsefem "demokraside çareler tükenmez" deyimi...
Tasarım Odaklı Düşünme aşamaları hangi evrelerden oluşmalıdır?
Rasyonel, var olmuş ve gerçekçi bir temele oturan, ihtiyaçlar ile kullanılacak araçlar bu aşamalarda olması gerekenlerdir. Birçok firma, kurum veya markanın kullandığı düşünme araçları birbirinden farklı olabilir ancak temelinde aynı olan bu düşünce sistemi/ metodolijisi ile genel hatları ile 5 aşamadan oluşur.
- İlk aşama: Empati kurmak. İlgili konunun muhatapları ve kullanıcıları merkeze alarak konuyu onların bakış açısından görmek.
- İkinci aşama: İhtiyaç duyulan konu içinde olan tüm nedenler, ihtiyaçlar ve sorunlar çerçevesinde incelenerek İhtiyaç haritası çıkartılır.
- Üçüncü aşama: Tasarlama süreci ile çözüm üretme aşamasına geçilir. Yenilikçi ve işlevsel çözümler için fikir alışverişi yapılır, farklı varyasyonlar ile tartışılır.
- Dördüncü aşama: Bir önceki aşamada öne sürülen farklı fikirler, ortak ihtiyaçlar çerçevesinde bir araya getirilerek prototip/ ön ürün olarak değerlendirilir. Konunun çözüm önerileri mantıklı, düzenli ve sistematik bir alana oturtulmuş olur.
- Beşinci aşama olan son aşamada ise seçilen çözümler önce hayal edilir sonra test edilir ve ortaya çıkan sonuçlar değerlendirilir.
Tasarım / yaratıcı düşünme sunduğu teknikleri ile kullanıcıyı anlayan, alışılagelmiş, kalıplaşmış bilgiye meydan okuyan, yeniden yaratım sürecine giren, tek doğrusu olmadan tekrar tekrar yaratılmasına sıcak bakan, sabit bir düşünce veya fikre takılmayan, daha farklı ne olabilir ile düşünen, açık bir bakış açısı ile 360 derece düşünme yöntemi geliştiren ve olumsuz düşünmeden yol alabilen bir yöntemdir.
Tasarım Odaklı Düşünme, hangi alanlarda uygulanır?
Tasarım odaklı düşünme sadece tasarlamak ve yeni bir ürün yaratmak üzerine değil, hayatın her alanında uygulanabilir. Yemek yapmak, bir şeyi bir şeyle uyumlu kılmak, kişisel gelişimde çözümler üretmek, bir fikri hayata geçirme konusunda çıkış yolları, üretim pazarlama yöntemleri bulmak, reklamcılık vb... Aslında biz buna girişimcilik de diyebiliriz. Nasıl tasarımda mekan çözümlerinde bir fikir ile bakış açısını genişlettiğimizde çözümler bulabiliyorsak büyük şirketler de girişimciliklerini bu yöntemlerle geliştirip, geniş kapsamlı projeler ile hayatın her anında ve alanında uygulanabilir yöntemler olduğunu kabul ediyorlar.
Yaratıcı sektörler, şirketler ve kurumlar, bu yöntemleri kullanıp pratik yapabilimek için, tasarım odaklı düşünme sisteminini uygulamak için çeşitli "workshop"lar düzenleyebilir ya da hedef kitle olarak da kullanıcılardan fikir alabilir, bakış açılarını başka fikirlere de yer vererek kendilerini geliştirebilirler. "Fikir fikirden her zaman üstündür". Burada dikkat edilmesi ve odaklanılması gereken kişiler değil tamamen fikrin kendisidir.
Tasarım odaklı düşünmede çevresel faktörler, alışkanlıklar ve kalıpların dışına çıkmak gerekir. Bu düşünce sistemi yalnızca şirketlerin İnsan Kaynakları ya da Ar-Ge departmanlarında değil, tüm departmanların çalışma biçimiyle bütünleşmelidir. Tasarım odaklı düşünmeyi benimsemek isteyen her gerçek ve tüzel kişinin farklı öykülerden ve kişilerden ilham almayı, onların fikirlerini değerli bulmayı öğrenmesi gerekir.
Bu arada tasarım felsefem ile ürünüme yansıyan en büyük özellik olmasını istediğim çok fonksiyonellik ile bir formun sonsuz varyasyonlar ile çoğalıp bir tasarım haline gelbilmesiydi. Bu amaç ile tasarladığım U-Box mobilya ve ahşap blok oyunlar ile tasarım odaklı düşünme yöntemine çok uyduğunu söyleyebilirim.
Sonuç olarak hayatımızın her alanında yer alan bu yöntemi bu güne kadar çok fark etmesek te kullandığımızı da bilmeden uyguluyorduk. Aslında toplumun ve dünyanın gelişimi bu yöntem ile oldu, keşifler icatlar oldu ve teknolojik olarak hala gelişmekte ve dünyamız var olmaya devam etmektedir. Hatta bazen bu yöntemler usule uygun ve etik kullanılmayınca çarpık kentleşme ile mücadele etme aksiyonuna girmek durumunda kalmaktayız. Her güzel fikrin arkasında olmak için araştırmaya, bilgiye ve fikre değer veren bir toplum olmaya gönüllü olmamız en başta gelen durumdur.
Yaratıcılığımızla, çözüm odaklı fikirlerimizle, hoşgörü ve kabul içinde olalım... Eski köye yeni adet getirelim...