16. Vehbi Koç Ödülü’nün Sahibi Prof. Dr. Zeynep Ahunbay

mimarizm.com / 24 Şubat 2017
Vehbi Koç Vakfı tarafından, insanların yaşam kalitesinin artırılmasına katkıda bulunan kişi ve kurumları teşvik etmek amacıyla her yıl kültür, eğitim ve sağlık alanlarından birine verilen Vehbi Koç Ödülü, bu yıl kültürel ve tarihi miras alanında ekol oluşturan katkıları ile Prof. Dr. Zeynep Ahunbay’a verildi.

Türkiye’nin ilk özel vakfı olarak 48 yıl önce kurulan Vehbi Koç Vakfı’nın her yıl sırasıyla kültür, eğitim ve sağlık alanında verdiği Vehbi Koç Ödülü’nün bu yılki sahibi, Koç Ailesi üyelerinin ve konukların katıldığı törende açıklandı. Vehbi Koç Vakfı Yönetim Kurulu; Prof. Dr. Mehmet Özdoğan’ın başkanlığını yaptığı Seçici Kurul’un önerdiği 3 aday arasından, 16. Vehbi Koç Ödülü’ne, kültürel ve tarihi miras alanındaki çalışmaları ile Prof. Dr. Zeynep Ahunbay’ı lâyık gördü. Arkeolojik alanlardan Osmanlı yapılarına çok geniş bir yelpazede kültür varlıklarının korunması konusunda yaklaşım geliştiren ve bunu restorasyon uygulamalarıyla da örnekleyen Prof. Dr. Zeynep Ahunbay, bu çok yönlü birikimi ve deneyimi ile Türkiye sınırlarının dışındaki Osmanlı yapılarından, mimari koruma biliminin kuramsal tartışmalarına kadar çeşitli konularda Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO) ve Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi (ICOMOS) gibi uluslararası kurumların görüşüne başvurduğu, dünyanın önde gelen koruma uzmanları arasında gösteriliyor. Prof. Dr. Zeynep Ahunbay, 16. Vehbi Koç Ödülü’nü Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer M. Koç’un elinden aldı.

Ömer M. Koç: “Ülkemiz dünyada kültürel miras dendiğinde ilk akla gelen ülkeler arasında gösteriliyor.”

Koç Holding Yönetim Kurulu Başkanı Ömer M. Koç, İş Sanat Kültür Merkezi’nde gerçekleşen ödül törenindeki konuşmasında, Türkiye’nin tüm dünyada kültürel miras dendiğinde ilk akla gelen ülkeler arasında gösterildiğini ve Anadolu’nun hem doğusunda hem de batısında kadim medeniyetlere ev sahipliği yaptığının altını çizerek,  “Selçuklu ve Osmanlı İmparatorlukları da bu toprakları kendi eserleriyle bezemeye devam etmiş. Osmanlı’nın son dönemlerinde, bazen iktisadî, bazen kültürel sebeplerden dolayı bu mirasa tümüyle sahip çıkmakta zorlanmışız. Cumhuriyetin ilk yıllarında bu alanda da önemli gelişmeler sağlanmış, arkeologlar yetiştirilmeye başlanmış, geçmiş medeniyetlerin mirasını korumanın devletin ve vatandaşın bir vazifesi olduğu hususu her vesileyle vurgulanmış” dedi. 

Ömer M. Koç: “Prof. Dr. Zeynep Ahunbay, alanında tüm dünyada tanınan isimsiz kahramanlarımızdan birisi.”

Ömer M. Koç konuşmasına şöyle devam etti: “Ne mutlu ki vakfımız ve ailemiz gibi başka kişi ve kurumlar da kültürel mirası koruma ve gelecek nesillere aktarma yolunda önemli faaliyetler gerçekleştiriyor. Yüzlerce akademisyen geçmişin izini büyük bir titizlikle sürüyor ve ayni titizlikle belgeliyor. Buna rağmen saygısızca yapılmış restorasyonlar, kültürel ve tarihi mirasın derinliğine ve bütünlüğüne karşı yıkıcı müdahaleler gibi can sıkıcı haberler de duymuyor değiliz. Kendi adına konuşma imkânı olmayan bir abideyi, bir tarihi eseri, çok önemli bir koleksiyonu, bazen bir akademisyen, bazen bir bürokrat, bazen bir vatandaş cansiparane korumaya çalışıyor. Ne yazık ki bu isimsiz kahramanlar her zaman muvaffak olamıyorlar. Bugün Vehbi Koç Ödülü’nü alacak kişi bu isimsiz kahramanlardan birisi.  Kendisine haksızlık yaptığımı düşünmeyin. Alanında tüm dünyada tanınan hocamızın adını pek çoğumuz daha önce duymamış olabiliriz.”

“Araştırma ve uygulama konularında ilkelere ödünsüz bağlılığıyla bilinen bir bilim insanıdır.”

Ömer M. Koç, konuşmasını Seçici Kurul’un Prof. Dr. Zeynep Ahunbay için yazdığı gerekçeden bir bölümü okuyarak sonlandırdı: “Kendisinin Türkiye’deki eğitim ve kariyer yaşamını uluslararası boyuta taşımasında hem Türkiye koşullarının Cumhuriyet Aydınlanması ile ona sunduğu deneyimin payı vardır, hem de bütün meslektaşlarının teslim ettiği ‘dur durak bilmeyen çalışkanlığı’ etkendir. Araştırma ve uygulama konularında ilkelere ödünsüz bağlılığıyla bilinen bir bilim insanıdır. Evrensel ilkeleri ülkesinde geçerli kılabilmek için mesleki alanda geliştirdiği bu doğrudan ve ödünsüz tavrı ile kuşkusuz yorulmuş ve yıpranmıştır. Ancak aynı ilkeleri, yetiştirdiği çok sayıdaki öğrencisine aktararak yaşatabilmeyi başarmış, başka bir ifade ile çoğalabilmiştir. Kendisinin örnek kariyeri, kültür mirası bilim alanında ekol oluşturan katkıları ve meslek etiğinde bükülmeyen duruşu ile Vehbi Koç Ödülü ile onurlandırılması, kişisel ölçeğin çok üzerinde, tüm mesleki alanlarda ülkenin çok ihtiyacı olan akılcı ve kararlı tavırları da özendirecektir.”

Prof. Dr. Zeynep Ahunbay: “Kültür mirası insanlığın mirasıdır.”

16. Vehbi Koç Ödülü’nü alan Prof. Dr. Zeynep Ahunbay hakkında törende kısa bir film de yayınlandı. Prof. Dr. Ahunbay filmde yer alan röportajında, “Vehbi Koç gibi tüm dünyanın tanıdığı çok çalışkan, verimli bir insanın adına düzenlenmiş bir ödülün bana lâyık görülmesinden onur duydum” derken şöyle devam etti: “Kültür mirası dendiğinde insanlığın mirasından söz ediyoruz. Bu insanlık mirası; Hindistan’da, Peru’da veya Kuzey Kutbu’nda olabilir. Hepsi insanlıktan bir izdir. Kültür mirası için bir çalışma yapmak bir onur. Mesleğimi severek yaptım. Gerçi çok zorluklar da yaşandı. Kayıplar olması da çok üzücü. Birçok anıt savaşta yıkılıyor. Onları ayağa kaldırdığınız zaman da aynı olmuyor. Çatışmalar şu anda da tüm dünyada devam ediyor. Halep Kalesi’nin kapısının yıkıldığını görmek beni çok sarsmıştı. Onun gibi birçok başka önemli anıt birdenbire bir terör örgütü tarafından parçalanabiliyor. Hiçbir insani duygu yok. Kültür mirasını hem insanlara hem de doğaya karşı korumak zorundayız.”

Ödül Gerekçesi ve Prof. Dr. Zeynep Ahunbay Hakkında:

Prof. Dr. Mehmet Özdoğan başkanlığındaki, Prof. Dr. Engin Akyürek, Prof. Dr. Sema Doğan, Prof. Dr. Aslı Özyar, Prof. Dr. Turgut Saner’den oluşan Seçici Kurul tarafından hazırlanan ödül gerekçesi özetle şöyle:

Prof. Dr. Zeynep Ahunbay, arkeolojik alanlardan Osmanlı yapılarına çok geniş bir yelpazede kültür varlıklarının korunması konusunda yaklaşım geliştiren ve bunu restorasyon uygulamalarıyla da örnekleyen bir bilim insanıdır. Dünyanın önde gelen koruma uzmanlarındandır. Türkiye’de mimarlık mirasının korunmasının sağlam bir bilim disiplini olarak gelişmesinde önder kimliği olan Ahunbay, yetiştirdiği çok sayıda öğrencisiyle de bu alanda kurumsallaşmanın yerleşmesine büyük katkı sağlamıştır.

Günümüzde kültür mirası üzerindeki baskı giderek artarken Zeynep Ahunbay gibi korumaya gönül vermiş uzman bilim insanlarının varlığı daha da önem kazanmaktadır. Baskı büyüktür, korunması gerekenler çoktur ve bu çabanın samimi savunucuları azdır. Ahunbay, kültür mirasının bilimsel esaslar doğrultusunda korunması konusunda tutum, görüş ve uygulamalarıyla yalnızca ülkemizde değil, dünyada saygın bir konum edinmiştir. O, mimari ve arkeolojik koruma alanındaki yılmaz mücadelesini kibar ve sakin kişiliğiyle sürdürmektedir.

Zeynep Ahunbay, Arnavutköy Amerikan Kız Koleji’nde orta ve lise eğitimini almıştır. İstanbul Teknik Üniversitesi’nden yüksek mühendis mimar olarak mezun olan Ahunbay’ın bilimsel kimliği, İTÜ’de mimarlık tarihi ve restorasyon bilim alanlarının birlikte olduğu dönemde biçimlenmiş, böylelikle kariyeri mimarlık tarihi ve koruma/restorasyon uzmanı olarak gelişmiştir. İstanbul’daki Sultan Ahmet Külliyesi’ni konu alan doktora çalışması (1975) bunun erken ve en açıklayıcı örneğidir. Ardından İngiltere – York Üniversitesi’ndeki uzmanlık eğitiminde Side Antik kenti üzerine çalışmış ve bu birikimini Side Apollon Tapınağı’nın restorasyonuna yansıtmıştır.

İstanbul, Edirne, Bursa, Gaziantep, Safranbolu, Tarsus, Samsat, Hasankeyf gibi birçok yerde koruma ve restorasyon çalışmaları yönetmiştir. Ahunbay, İstanbul’da gerçekleştirdiği çok sayıda başarılı restorasyon uygulamasıyla da tanınmaktadır. Özellikle Ayasofya, Zeyrek Kilise Camii (Pantokrator Manastırı Kilisesi), Kara Surlarının Yedikule kesimi gibi projeleri, kentin Bizans dönemi mimari mirasının korunmasına yönelik başarılı uygulamalar olarak uluslararası ölçekte beğeni kazanmıştır. Öte yandan doktora, doçentlik ve profesörlük tezlerini oluşturan Osmanlı dönemi yapılarına ve özellikle Mimar Sinan eserlerine odaklanan akademik ilgisini restorasyon alanında da değerlendirmiş, başta Vakıflar Genel Müdürlüğü olmak üzere çok sayıda kurumun bilimsel danışmanlığını üstlenmiş ve yanlış uygulamaların önüne geçmiştir. 

Ahunbay’ın kuramsal yaklaşımı ve mimari koruma çalışmaları, kent ölçeğinden, yapı ve detay ölçeğine, Antik Çağ ve Bizans kültür dönemlerinden Osmanlı döneminin çeşitli evrelerine kadar uzanmaktadır. Ahunbay’ın uluslararası düzeydeki tanınırlığı Türkiye sınırları dışında Halep, Kudüs, Kosova, Yemen gibi Osmanlı yerleşimlerine de yansımış, görkemli Osmanlı anıtlarının korunması ve restorasyonu konusunda danışmanlık yapmanın yanı sıra bazı uygulama çalışmalarını da üstlenmiştir. Bu bağlamda özellikle Bosna-Hersek Savaşı’nı sonlandıran Dayton Antlaşması gereği kurulan Uluslararası Bosna-Hersek Kültür Mirasının Korunması Komisyonu’na seçilmiş olması önemlidir. Görev yaptığı 8 yıl boyunca aralarında Mostar Köprüsü de olmak üzere ülkenin tüm kültür varlıklarının koruma-restorasyon kararlarının üretilmesinde etkin rol oynamıştır.

Zeynep Ahunbay, 1999-2005 yılları arasında iki dönem üst üste ICOMOS (Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi) Türkiye Başkanlığını yürütmüş, UNESCO Dünya Mirası listesine önerilen alanlar için ICOMOS tarafından kurulan “yerinde inceleme heyetlerinde” sıklıkla yer almış ve görüşüne başvurulmuştur. TMMOB Mimarlar Odası’nın mimarlık mirasının korunmasına ilişkin çalışmalarına güçlü akademik destek veren Ahunbay, Europa Nostra Türkiye Birimi ile ülkenin çeşitli yerlerindeki yerel sivil toplum kuruluşlarının kültür varlıklarının korunmasına yönelik çalışma ve eylemliliklerine de destek vermektedir. Türkiye’de akademik çevrelerde mimari koruma alanı çoklukla bir inşa eylemi olarak görülüp bilimsel yayın üretmeye gereken önem verilmezken Ahunbay, pek çok makalenin yanı sıra kitaplar da yayınlamıştır. Türkiye’de mimari koruma eğitiminde temel ders kitabı olarak kullanılan Tarihi Çevre Koruma ve Restorasyon (1996), Dünya Mirasında Türkiye (2006) adlı kitabın İstanbul bölümü, Cultural Heritage of Turkey (2009) gibi eserleri bunlara örnektir.

Ahunbay, Türkiye’deki eğitim ve kariyer yaşamını uluslararası boyuta taşımıştır. Bunda, hem Türkiye koşullarının Cumhuriyet Aydınlanması ile ona sunduğu deneyimin payı vardır, hem de bütün meslektaşlarının teslim ettiği ‘durak bilmeyen çalışkanlığı’ etkendir. Zeynep Ahunbay, araştırma ve uygulama konularında ilkelere ödünsüz bağlılığıyla bilinen bir bilim insanıdır. Evrensel ilkeleri ülkesinde geçerli kılabilmek için mesleki alanda geliştirdiği bu doğrudan ve ödünsüz tavrı ile kuşkusuz yorulmuş ve yıpranmıştır. Ancak aynı ilkeleri, yetiştirdiği çok sayıdaki öğrencisine aktararak yaşatabilmeyi başarmış, başka bir ifade ile “çoğalabilmiştir”. Örnek kariyeri, kültür mirası bilim alanında ekol oluşturan katkıları ve meslek etiğinde bükülmeyen duruşu ile Zeynep Ahunbay’ın Vehbi Koç Ödülü ile onurlandırılması, kişisel ölçeğin çok üzerinde, tüm mesleki alanlarda ülkenin çok ihtiyacı olan akılcı ve kararlı tavırları da özendirecektir.

Vehbi Koç Vakfı’na ilişkin tüm gelişmeleri bu adresten takip edebilirsiniz. 


İlişkili Haberler
Etiketler
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :