Amed Kent Atölyesi’nin 1-10 Temmuz 2019 tarihlerinde gerçekleştireceği yaz okulu programının çerçevesi “Yıkım-İnşa Döngüsünü Belgelemek: Barınma, Miras, Ekoloji” olarak belirlendi.
Ahmet Dogu İpek, Eskiz
TMMOB Mimarlar Odası Diyarbakır Şubesi ve Başka Bir Atölye birlikteliğinde Diyarbakır’da Mart ve Nisan aylarında iki hafta sonuna yayılmış atölyeler sonucunda gerçekleşecek Amed Kent Atölyesi Yaz Okulu, Diyarbakır kentine dair kişisel gündemleri olan tasarımcı, araştırmacı ve ilgili herkesin başvurabileceği bir kentsel araştırma atölyesi olarak kurgulandı. Atölye, iki ayrı hafta sonuna yayılmış toplamda dört gün sürdü.
Arka Plan: Araştırma Atölyeleri
Araştırma atölyelerinin ilki 23-24 Mart’a denk gelen hafta sonunda Ahmet Doğu İpek, Emre Özyetiş ve Pelin Kaydan’ın kolaylaştırıcılığında gerçekleşti. Hareket Halinde Yürürçizer atölyesi bu etkinliklerin ilkiydi. Diyarbakır, Mardin, Batman, Kocaeli ve İstanbul gibi çeşitli illerden gelen katılımcılar Diyarbakır’da yaşanan kentleşme pratiğini yakın zamandaki çatışmalı süreç ve yeniden inşa ile birlikte gündemlerine aldılar. Atölyede önerilen yöntem ile, kentin planlanması, inşası, yıkım ve yeniden inşa süreçlerini kent içinde hareket ederek deneyimleyen katılımcıların eş zamanlı olarak bu deneyimleri mekânsal ifadelerle temsil etmesi planlanmıştı.
Emre Özyetiş
Atölyenin ilk günü Ofis, İstasyon, Benusen ve Suriçi Mahalleleri’nde yapılması planlanan yürüyüş rotası hava muhalefetinin izin verdiği ölçüde gerçekleşti. Günün sonunda Ahmet Doğu İpek, Amed Kent Atölyesi’nin etkinliklerine de ev sahipliği yapan ve bağımsız bir sanat alanı olarak 2017’den beri Diyarbakır’da faaliyet gösteren Loading’de atölye katılımcılarıyla birlikte dışarıdan gelen dinleyicilere de açık bir sanatçı buluşması gerçekleştirdi. Ahmet Doğu İpek’in yaratıcı üretim sürecine dair paylaşımlarını yaptığı etkinlik, sanat, tasarım ve mimarlık bağlamlarının geçirgenliğini ve barındırdıkları imkânları tartışmaya açtı. Bununla birlikte yaratıcı üretim pratiklerinin endüstrileşme ve özelleşmeleriyle birlikte gelen ayrıcalıklı ve korunaklı alan ihtiyacına dair eleştirel tartışmalar da aynı etkinlikte yapıldı.
İkinci gün Yürürçizer Atölyesi hareket halinde sürdürüldü. Minibüs içinde hareket etmenin imkânı ile katılımcılar, Çölgüzeli ve Üçkuyular TOKİ yapılaşmalarının tariflediği Diyarbakır’ın kent eşiğinde, kentte gözlemlenebilen imar rejimlerine dair tartışmalar yaptılar. Minibüs ile gezilen rotaya eklemlenen büyük ölçekli toplu konut, hapishane, stadyum gibi komplekslerin, kentsel planlama ve tasarıma dair ne tür girdiler ve ipuçları verebileceğini katılımcılar hep birlikte tartıştı. İnşa ve yıkım süreçlerinin görünen coğrafya ile sınırlı olmadığı, hem fiziksel, hem de sosyal donatı, altyapı elemanlarının kentleşmenin bileşenleri olduğu tartışması ile birlikte çatışma, afet, olağanüstü hal gibi durumların kent hayatıyla kurduğu ilişki gündeme geldi. Günün sonunda atölye katılımcıları hafta sonu boyunca biriktirdikleri temsil ve belgeleri diğer katılımcılar ile paylaşarak iki gün boyunca biriken fikirlerin ne şekilde temsil edilerek mevcut harita ile ilişkilenebileceği üzerine düşündüler.
Yürürçizer Atölyesi
İkinci etkinlik 6-7 Nisan 2019 hafta sonunda gerçekleşti. 6 Nisan Cumartesi günü Diyarbakır Suriçi’nde bulunan Dört Ayaklı Minare’nin hemen yanındaki Diyarbakır Evi’nde buluşuldu. Bu buluşmada Diyarbakır, Mardin, Batman, Ankara, İstanbul ve Kocaeli gibi illerden gelen mimarlık, kentsel tasarım ve planlama, güzel sanatlar lisans öğrencileriyle birlikte akademisyen, mimar, öğretmen gibi mesleklerden gelen geniş bir katılımcı grubuyla birlikte “Belgeleme, Koruma, İnşa” konuları “Barınma, Miras, Ekoloji” kavramları ile ilişkilendirilerek hazırlanan sunumlar katılımcılarla paylaşıldı.
Günün sabah oturumu, Eray Çaylı’nın “Ekoloji ve Temsil / Temsilin Ekolojisi”başlıklı sunumu ile başladı. Eray Çaylı sunumunda ekoloji teması üzerine bir perspektif sunarak, bunu yöntemsel bir mesele olarak ortaya koydu. Antroposen, iklim değişikliği, çevresel felaket gibi meselelerin toplumsal ve politik muhtevasını temsil değeri olan bazı tarihi belgeler üzerinden de tartışmaya açtı. Bu sunumu takiben Gül Köksal “Ortak Değerleri Koruma ve Yeni Değer Üretimi” başlığı altında koruma pratiği ve değer üretimine dair kuramsal/kavramsal çerçevenin yanı sıra deneyimlerinden doğru aktarımda bulundu. Nesnelerin/şeylerin kullanım ve değişim değerine 20. yüzyıl itibarı dile getirilen tarihi değer, eskilik değeri gibi değerler arasındaki diyalektik ilişkiden, bu ilişkiler üzerine temellenen korumanın kuramsal dönüşüm seyri ve ilgili kurumlarından söz etti. Özellikle 2015 senesinde Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri Kültürel Peyzaj alanının tampon bölgesi olarak koruma altına alınan Suriçi’nde yaşanan yıkıma dair UNESCO gibi uluslararası kurumlar tarafından sergilen(e)meyen tutum üzerinden katılımcılarla koruma ve miras kavramları ve değer üretimi tartışması yapıldı. Emre Özyetiş ise, 2015 senesinden beri Suriçi’nde yaşanan çatışmalı süreç boyunca yerel, ulusal ve uluslararası kurumların oluşturduğu hasar tespit raporları üzerinden belgeleme ve temsil yöntemlerinin güncel veri işleme ve görselleştirme araçları üzerinden ne şekilde ifade edebileceğini sorunsallaştırdı. Belgeleme ve temsil etme için sahip olunan araçların imkânlarıyla birlikte ne tür kısıtlayıcı ve dayatmacı tarafları olabileceği üzerine fikir yürütüldü.
Eray Çaylı
Öğleden sonraki oturumda, Pınar Aykaç “Kültürel Miras Alanlarının Yorumlanmasında İnsan Odaklı Yaklaşımlar” başlıklı sunumunda kentin kokuları, sesleri ve kenti deneyimlerken hissedilenleri görselleştiren duyu haritaları ve psikocoğrafik haritalar; kültürel belleği oluşturan kent imgeleri ve insanlar için farklı anlamları görselleştiren zihin ve hafıza haritaları ile resmi haritalarda yer almayan bilgi ve verileri haritalamayı amaçlayan karşı-haritalama gibi güncel haritalandırma yöntemleri ve çeşitleri üzerine örnekleri aktararak, insan odaklı koruma pratiklerinde kullanılan araç ve yöntemlerin çeşitlenmesi gerektiğine dikkat çekti. Sonraki sunuşu Zelal Taştan “Suriçi’nin Sokakları ve Avluları” üzerine yaptı. Zelal Taştan sunumunda, Suriçi’ndeki kent dokusunun çatışmalı süreç boyunca geçirdiği değişim ve dönüşümü kaydettikleri kolektif çalışmaya dair yöntem ve deneyim paylaşımında bulundu. Günün sonunda atölye yürütücüleri ekseninde, araştıran ve araştırılan olma hali, araştırmacının konumu, nesnellik iddiası ve bilgi üretiminin araçsallığı gibi polemikler yaşandı. Bu tartışmalar gece boyunca da devam etti ve devamı geliştirilecek olan yaz okuluna bırakıldı.
Pınar Aykaç
Hafta sonunun ikinci gününde, 7 Nisan Pazar günü Loading’de tekrar buluşuldu. Bu sefer Diyarbakır’lı iki sanatçı Mehmet Atlı ve Ali Kemal Çınar, yaratıcı üretim pratiklerinin Diyarbakır kenti ile olan ilişkisini sorgulayan ve kendi yaratıcı üretimlerinden derledikleri örneklerle katılımcılara deneyimlerini aktaran iki sunum düzenledi. Aynı zamanda mimar ve akademisyen kimliği de olan Mehmet Atlı’nın 2015’te yayınlanan Hepsi Diyarbakır kitabı üzerinden, bir sanatçı, mimar, akademisyen olmanın ötesinde kentte doğup büyüyen biri olarak Diyarbakır’ı nasıl okuduğunu, kentin kişisel hikayesinde nerelerde ne şekilde var olduğunu anlattı. Sinemacı Ali Kemal Çınar Dolap, Bajar gibi kısa filmleri üzerinden sinemasında mekâna dair girdiği denemeleri paylaşarak sunumuna başladı. İlerleyen tartışmalarda, Ali Kemal Çınar da gerek Diyarbakır’ın, gerek film çekme pratiğinin kendisinin üretimlerini ne şekilde etkilediğini sorguladı. Katılımcılarla birlikte, Diyarbakır özelinde yaşanan siyasi ve askeri baskının yaratıcı üretim sürecini ne şekilde kısıtladığı, zorladığı ve bazen de çeşitlendirdiği Ali Kemal Çınar’ın filmleri üzerinden konuşuldu.
Mehmet Atlı ve Ali Kemal Çınar
Günün sonunda Diyarbakır’ın mevcut koşulları, mekânsal kurgu ve ilişki ağlarının tasarım araştırması ve yöntemi için neler ifade edebileceği tartışılırken, katılımcılar 1-10 Temmuz 2019 tarihleri arasında yine Diyarbakır’da düzenlenecek olan yaz okuluna dair değerlendirmelerde bulundular. Amed Kent Atölyesi’nin amaçlarında ifade edilen “araştırmacı” ve “araştırılan” hiyerarşisi dışında bir kentsel araştırma yönteminin kurgulanması, bilgi dolayımıyla kurulan iktidarın müdahalesinin önüne geçerek kullanıcıların eşit bir düzlemde kentsel tasarım, araştırmaya dahil olmaları ilkesinin hayata geçirilebilmesi için atölye bileşenlerinin sorumlulukları tartışıldı.
Yaz okuluna katılmak isteyenler ise 24 Mayıs 2019 tarihine kadar başvuruda bulunabilir.
Ayrıntılı bilgi için: https://amedkentatolyesi.org