Derin Design ortağı, tasarımcısı ve sanat direktörü Derin Sarıyer ile yeni piyasaya sunulan Derin Design 2016 koleksiyonu ve tasarımda inovatif yaklaşımlar üzerine konuştuk.
Derin Design 2016 koleksiyonunun ana çıkış noktası neydi?
Mobilya tasarımı bizim dünyayla bağlantıya geçiş biçimimiz. Sadece belirli bir fonksiyon ihtiyacına cevap vermek için değil, yaşadığımız dönemi anlatmak ve anlamlandırmak için çalışıyoruz. Günlük yaşamda, evde, ofiste, otel, hastane ve restoranlarda çevremizi saran mobilyaların bize şimdiyi anımsatması, bilinçaltımıza çağdaşlık sinyalleri göndermesi gerektiğine inanıyoruz. Ürünlerimizin DNA’sının insanlığın geldiği aşamayı içerdiğini söylüyoruz. Bu DNA’lar içgüdülerimizden doğuyor. Derin Design 2016’da da ortaya konan her tasarımın kendine özgü bir ifade biçimi var; bu parçaların her biri koleksiyonumuzun diğer ürünleriyle aynı ruhu paylaşıyor ve bir bütünün parçalarını oluşturuyor. Zamanın akışıyla, değişen yaşama biçimleriyle birlikte tasarımlarımız da bir evrim süreci içine giriyor ancak ilk günkü genetiğini de içinde saklamaya devam ediyor. Bir tasarımımızla karşılaşıldığında Derin Design markasının akla gelebilme nedenlerinin başında bu devamlılık yer alıyor.
CABIN WORKSTATION-Pentagon Design
Tasarımlarında birçok farklı malzemeyi bir arada kullanıyorsun. Bu malzemeler hangileri? En çok hangi malzemeyle çalışmak sana zevk veriyor?
Bir tasarım üzerinde çalışırken o tasarımın özellikle temel malzemesinin ne olacağı ve üretim yöntemini ürünün gereklilikleri belirliyor. Teknik açıdan formun ihtiyacına malzemenin kendisi karar veriyor. Son dönemde eskisine oranla ahşabı daha fazla kullanıyoruz. Ahşabın yaydığı sakinlikten uzak kalmıştık. Olabilecek en yalın biçimlerde ele alıyoruz ahşabı. Gereksiz detaylardan uzak, net çizgilerle ve minimal yaklaşımlarla uygulamalarımızı hayata geçiriyoruz. Ayrıca yeni teknolojilerle üretilmiş kumaşlar, gelcoat boyalı fiberglas, metal, cam ve lake uygulamaları da tercih ettiğimiz malzemeler arasında.
Tasarımlarına entegre etmek istediğin yeni bir metod ya da malzeme var mı?
Artık herkesin bildiği gibi 3D yazıcılar insanlığın hayatının merkezine doğru ilerliyor. Tıp gereçlerinden mobilya tasarımına kadar birçok önemli alanda deneysellikten pratik kullanıma doğru bir geçiş yapılıyor. Bugüne kadar küçük ürün prototip yapımında etkili sonuçlar veren bu yöntem artık son ürün uygulamalarında da ciddi bir alternatife dönüşüyor. Tasarımlarımızın taslak aşamalarının küçük örneklemelerinde bizim de kullandığımız 3D yazıcılarını yakın gelecekte ana üretim tekniklerimiz arasına sokabileceğimizi öngörebiliyorum. Bir yandan da teknolojinin ulaştığı gelişim ivmesiyle önümüzdeki dönemleri öngörebilmek giderek daha da zorlaşıyor.
Koleksiyonun tasarım sürecinde sana en çok ilham veren neydi?
Tasarım, aklı görünür kılmaktır. Rasyonalite bizim için önemli bir kavram. Zeminsiz güzellik arayışının sonu kitsch’tir. Doğada var olan mantığı mizacımızla iç içe geçirip, bu homojenliği ürün tasarımına dönüştürüyoruz. Zamanla flört eden işler, düşünceler ve hissiyatlar bize ilham veriyor. Zamanı gelmiş fikirden daha güçlüsü yoktur. 2016 koleksiyonumuzun altyapısında gerçeklik yatıyor. Trendlerin peşinde gitmeyen, onu oluşturan elektrik akımlarının içinde var olan ve hakiki ihtiyaçlara göre tasarlanmış bir koleksiyon yaratmak için çalıştık. Hiçbir şey gerçeklikten daha sihirli, daha güzel ve daha şaşkınlık verici değildir. Bir de dünyaya her zaman ilk anın şaşkınlığını koruyarak, önyargısız bir çocuğun gözleriyle bakmaya gayret ediyoruz. 2016 koleksiyonumuzda da bu bakışın naif izlerini görmek mümkün.
EGAL-Aziz Sarıyer
GRADE-Aziz Sarıyer
Bu koleksiyonu diğerlerinden farklı kılan özellikler neler?
2016 Derin Design koleksiyonundaki ürünlerin birçoğu, önceki koleksiyonlarımızdakilerden farklı olarak, birçok iç mimari ofisin projelerine verdiğimiz mobilya tasarım ve üretim çözüm ortaklığında ortaya çıktı. Bir nevi organik ar-ge süreci içerinde yaratıldılar. Spesifik bir ihtiyaca çözüm arayışı sırasında tasarlandılar. Kataloğumuza girmeden önce de son modifikasyonlardan geçerek nihai hallerine büründüler. Önceki koleksiyonlarımızda çok daha az denk gelmiş bir durum bu.
MOD-Derin Sarıyer
GRADE-Aziz Sarıyer
Şu anda tasarım dünyası hangi yöne doğru ilerliyor sence?
2010’lu yıllarda sürekli kriz halindeki bir dünyada kendini bir türlü ilerici bir raya oturtamayan tasarım dünyasıyla karşı karşıyayız. Bu da çok doğal. İnsanlar bunun gibi tedirgin dönemlerde kendilerine güven veren tanıdık kodlar ararlar. Geçmiş çizgilerin tahmin edilebilirliğinin konformizmine kapılmaları insanın doğasıdır. Bu nedenle teknoloji geleceğin değil, geçmişin yeniden üretiminin hizmetine sokuldu. Ofisler ve açık sirkülasyon alanları özel yaşam alanlarına kıyasla yeniliğe daha açıklar ve gerçek anlamda tasarımın yerini bulmasına olanak tanıyorlar. Bizim de 'contract' olarak nitelediğimiz çalışma ortamlarına odaklanmamızın temel nedeni budur.
SER-Aziz Sarıyer
SHELL-Aziz Sarıyer
Bir projeksiyon yapmak gerekirse önümüzdeki yıllarda tasarımın yaşamımızdaki önemi ve yeri hakkında neler diyebiliriz?
‘Ürün’ tanımı sadece fiziksel objelere dair bir dal olarak görülüyordu. Fakat 80’lerden itibaren yazılım, web ve diğer dijital alternatifler için de kullanılmaya başlandı. Günümüzde ise kullanıcıların hayatına değer katan her şey için ‘ürün’ tanımı kullanılıyor. Bunun temel nedeni genç jenerasyonların servisi ürüne tercih ediyor olmaları. Ürün kelimesindeki bu esnemenin altında bugünün dünyasında değer gören unsurun salt ürün değil, ürünün sunduğu deneyim olması yatıyor. Yakın gelecekte ürün tasarımında empatinin, duygulara seslenmenin giderek daha da önemli bir hale gelmesi kaçınılmaz.