Otomotiv sektörünün öncü global markalarından Mercedes-Benz ekibinin çalışma tarzıyla uyumlu bir mekan yaratılması amaçlanan kurguda yeşil ve ferah alanların tercih edilmiş olması dikkat çekiyor.
Ofis alanlarının en verimli şekilde kullanılması için her kurum ve departmana özgün çözümler öneren Koleksiyon, ‘Açık İş’ felsefesinden yola çıkarak geliştirdiği RE-work teması ile ofislere yeni yaklaşımlar getirmeyi sürdürüyor.
Markanın yer aldığı iş dünyasının önemli projeleri arasına; Boytorun Mimarlık imzası taşıyan MercedesBenz Türk, IT Hizmetleri Merkezi projesi de katıldı. Otomotiv sektörünün öncü global markalarından Mercedes-Benz ekibinin çalışma tarzıyla uyumlu bir mekan yaratılması amaçlanan kurguda yeşil ve ferah alanların tercih edilmiş olması dikkat çekiyor.
Koleksiyon, ruhları özgür bırakma misyonu izinde oluşturduğu RE-work konseptiyle çalışma alanlarının yeniden şekillenmesine katkı sağlıyor. Türkiye’de ve dünyada finans, eğitim, sağlık gibi farklı sektörlerden birçok önemli kurumun ofisi için tasarımlar sunan Koleksiyon’u tercih eden markalardan biri de Mercedes Benz oldu. Kurum, Hadımköy’deki otobüs fabrikasına ait alanda kurulu olan ve her gün yaklaşık 360 çalışanı ağırlayan 5900 m2’lik ofis binasını, doğada olma hissini ofisin odağına taşıyan bir yaklaşımla yeniledi.
8 ayda tamamlanan projede Mercedes-Benz Türk’ün dinamik ekibinin çalışma tarzıyla bütünleştirilmiş yeşil ve ferah bir mekan kurgulanması tasarımın en belirleyici kriteri olmuş. Boytorun Mimarlık tarafından yapılan projede, bodrum ve zemin katlarda karşılama ve teknik birimlere; ikinci ve üçüncü katlarda ise açık ofis, yönetici birimleri ve sosyal mekanlara yer veriliyor. Açık ofis çalışma alanlarında gün ışığının etkin kullanımını artırmak amacıyla binanın mevcut pencere boyutları da yeniden düzenlenmiş.
Doğanın içinde çalışma hissi yaratan özel tasarımlar
Doğayla bütünleşen ferah bir alan yaratmak amacıyla; başta malzeme ve mobilyalar olmak üzere tüm hacimde kullanılan renkler ve formlar bütünleştirilmiş. Yeşil ve ahşap kompozisyon özellikle ön plana çıkartılırken canlı bitkiler ve doğal malzemelerin kullanımıyla bu yaklaşım desteklenmiş. Böylece monoton ofis kurgusu kırılarak doğanın içinde çalışma hissiyatının oluşması hedeflenmiş.
Çalışma alanlarında bölgeleri tanımlayan ve ayıran yüksek sırtlı mobilyalar, kahve molalarının ve ufak toplantıların daha keyifli geçmesi amacıyla tercih edilmiş. Bu hedefe yönelik olarak Jan Wertel ve Gernot Oberfell’in Koleksiyon için birlikte tasarladığı Dilim oturma grubu, Faruk Malhan tasarımı Sihirlikare II ve Montis Tor sehpalar kullanılmış.
Çatı katında, açık ofis ve yönetim birimlerinin merkezinde bulunan elips toplantı odası ise konumu, şeffaf kurgusu ve özgün formuyla güçlü bir odak noktası oluşturuyor. Bu alanlarda ise ince görünümüyle dikkat çeken Studio Kairos tasarımı Calvino masa sistemleri konumlandırılmış. 2500 metrekarelik teras katında da; ahşap ve geçişli çakıl zemin kurgusuyla, dinlenme ve farklı grup aktivitelerine imkan veriliyor.
Bina genelindeki bu gibi ortak kullanım alanlarında ise formuyla dinamizm hissini güçlendirecek Opera kanepe ve Ova sehpa, renkleriyle hareket ve enerjiyi yükseltecek Miranda sandalyeler, Tamina kanepeler, Suri puflar ve Guamba masa sistemleri kullanılmış.
fotoğraflar: Gürkan Akay