"Karaköy Yolcu Salonu Aslı Gibi Yapılacak"

mimarizm.com / 21 Şubat 2017
Karaköy Yolcu Salonu'nın yıkımına ilişkin olarak Galataport yetkililerince yapılan açıklamada; restorasyon projesi kapsamında yapının mimari karakterine uygun olarak, özgün detay, boyut, doluluk boşluk oranları ile aslı gibi yapılarak şehre kazandırılacağı belirtildi.

fotoğraf: Murat Germen

Galataport projesi kapsamında restore edileceği açıklanan Karaköy Yolcu Salonu, deniz cephesinde yaşanan çökmenin ardından, 17 Şubat 2017 günü proje yöneticileri tarafından yıkılmıştı.

Galataport yetkililerinin, kamuoyunda geniş yankı uyandıran yıkımın ardından yaptığı basın açıklaması şöyle:

"Bölgesel ve makroekonomik açıdan Türkiye ekonomisine önemli ölçüde katkı sağlayacak olan, içeriğinde barındırdığı pek çok farklı faaliyet alanı ve yatırım ile sadece Türkiye ekonomisine değil ülke turizmine de önemli katkılar sunacak olan Galataport Projesi kapsamında yürüttüğümüz yapım ve restorasyon çalışmaları son hızla devam etmektedir.

Galataport Projesi kapsamında, Karaköy Yolcu Salonu ile ilgili restorasyon çalışmaları, ilgili tüm resmi kurum ve mercilerden gerekli izinlerin tamamlanması ile başlamıştır. Bu çerçevede yapının yerinde güçlendirilerek korunabilecek bölümleri ile koruma çalışmaları için dahi yeterince güçlü olmayan bölümleri belirlenmiş ve çalışmalar bu iki bölüm dikkate alınarak planlanmıştır.

Restorasyon projesi kapsamında yaptırılan taşıyıcı sisteme yönelik araştırmalar sonucu, yapı ‘Can Güvenliği’ kriterini sağlamadığı için korunabilen kısımlar ile riskli bölümler arasındaki bağ koparılmış, iki bölüm birbirinden kontrollü bir şekilde kesilerek ayrıştırılmıştır. Korunacak bölümde gerekli güvenlik önlemleri alınmış; can güvenliğini tehdit eden bölümler ise kontrollü olarak yıkılmıştır.

Kent kimliğinin önemli bir ögesi olan Karaköy Yolcu Salonu, restorasyon projesi kapsamında mimari karakterine uygun olarak; özgün detay, boyut, doluluk boşluk oranları ile birebir aslı gibi yapılarak şehre kazandırılacaktır.

Türkiye’ye değer katacak bu projeyle ilgili çalışmalarımızı büyük bir inanç ve kararlılıkla, tamamen yasal çerçeve ve teamüller çerçevesinde; tarihe, çevreye, insana ve şehre saygı ilkesini gözeterek sürdürdüğümüzü kamuoyuna saygıyla bildiririz.

Proje aşamasında yapılan farklı analiz, laboratuvar ve saha ölçüm sonuçları aşağıdaki şekildedir:

• Yapının temelleri suya doygun kum tabakası ve dolgu üzerine oturmaktadır. Bu sebeple depremde sıvılaşma olması halinde yapının kısmi olarak gömülmesi ya da yan yatma riski bulunmaktadır. Bunun ilk belirtileri 1999 depreminde görülmüş; sol blok ile orta bloğun derz boyunca açıldığı tespit edilmiştir. Bu sonuç, zeminin çok zayıf olmasından kaynaklı yapı temelinde dönme olduğunu göstermektedir.

• Beton dayanımı sonuçlarına göre, deprem bölgelerinde yeni inşa edilecek yapılarda beton basınç dayanımının minimum 20 Mpa (C20) olması gerekirken, bu yapıdaki beton basınç dayanımı 12 MPa olarak hesaplanmıştır.  

• Yapıda bölgesel açma ve ferro-scan cihazları ile yapılan donatı tespitlerinde nervürlü olması gereken donatının düz olduğu, miktarlarının yeni yapılar için öngörülen donatı oranlarının çok altında olduğu, enine donatının sıklaştırılmadığı ve donatı detaylarının yeni yapılar için öngörülen detaylardan farklı olduğu görülmüştür.

• Yine donatılarda, yapının deniz kenarında olmasından, beton kalitesinin düşüklüğünden ve uzun süreli bakımsızlıktan kaynaklı ileri derecede korozyon olduğu tespit edilmiştir. Donatıda meydana gelen korozyondan dolayı betonda yer yer kopmalar ve donatıya paralel yönde çatlaklar oluşmuştur. Korozyon aktivitesinin hızla devam ediyor olması yapının her geçen gün mevcut dayanımını kaybettiği anlama gelmektedir.

• Yapının bulunduğu ortamda çevresel etkiler dikkate alındığında, beton sınıfının C35/37 olması gerekmektedir. Yapının inşa yılı da göz önüne alındığında beton, kullanım ömrünü tamamlamıştır.
• Deniz cephesindeki kolonlar ve içeride çeşmenin iki kenarındaki kolon çok narin olup, zamana bağlı dayanım kaybı veya depremde ilk hasarın oluşacağı ve kısmi göçmenin olacağı bölgeler olarak tespit edilmiştir.

• Deprem yükleri altında hesaplanan kat yer değiştirmelerinin izin verilen limitlerin oldukça üzerinde olduğu görülmüştür. Başka bir deyişle, yapının yatay rijitliği yetersiz görünmektedir.

• Yapının deprem karşısında güvenlikli bir performans sergilemesi beklenmemektedir. Elde edilen değerler ile mevcut kapasiteler arasında çoğu alanda iki kat gibi yetersizlik bulunmaktadır. Bu yetersizlikler, bölgesel eleman bazında değil, yapının genelindedir.


İlişkili Haberler
Etiketler
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :