Şehir Plancıları Odası Ankara Şubesi yaşanan sel felaketi sonra basın açıklaması yayımladı.
"Şehir Plancıları Odası olarak, iklim krizi ile sayıları giderek artan ve maalesef can kayıplarıyla sonuçlanan felaketlere dönüşen seller hakkında defalarca uyarıda bulunduk. Ülkemiz bir taraftan kuraklaşırken diğer taraftan düzensiz yağışların yarattığı can kayıplarıyla başbaşa kalmış durumda. İklim krizi gerçekliği ve yaşam alanlarımızın planlama ve altyapı çalışmaları ile yeniden ele alınması zorunluluğu önümüzde apaçık durmaktadır. Son üç yılda yaşadığımız pandemi, seller, orman yangınları ve depremlerin felakete dönüşen sonuçları bizlere, artık aynı kentleşme pratiklerini sürdüremeyeceğimizi her seferinde acı bir şekilde hatırlatmaktadır.
Hala süren depremlerin yıkıcı etkileri ve korkusu ile başbaşa kalan Afet Bölgesi`nde, dün sabah başlayan yağışlar Şanlıurfa, Adıyaman ve çevre illerde felakete dönüşmüş ve maalesef can kayıpları yaşanmıştır. Can kayıplarından biri Adıyaman`da bir konteynerin suya kapılması sonucu meydana gelmiş, bununla birlikte pek çok çadırkent sular altında kalmıştır. Depremin hemen ertesinde çadır ve konteyner alanları için paylaştığımız "Geçici Barınma Alanları Rehberi"nde yer alan basit teknik hususlara biraz bile riayet edilmemiş onlarca alan bulunmaktadır. Bu rehberler gibi pek çok temel planlama ilkesi ve yaklaşımı doğa olaylarının afetlere dönüşmemesi için geliştirilmiş olmasına karşın ısrarcı bir biçimde aksi uygulamaya devam edilmekte, eş güdüm ve denetimden uzak durulmaktadır.
Merkezi ve yerel yönetimler bilimsel planlama yaklaşımına, yani meslek alanımıza kati bir şekilde uzak durmakta, tüm kentleşme pratiklerimiz doğal çevreyi yok eden ve yalnızca beton üreten rant odaklı imar planları ile belirlenmektedir. Şu an deprem gerçeği ile yüzleştikten sonra iklim krizinin yıkıcı etkileri de kendisini göstermiştir. Yaşanan sel felaketi, anlık krizlerle ve sadece barınma ihtiyacını temel alan bir kentleşme yaklaşımının daha büyük afetlere kapı araladığını bugün itibariyle bir kez daha gözler önüne sermiştir. Mevcut anlayış çerçevesinde tarım arazileri ve farklı riskleri barındıran zeminler üzerinde beton bloklar yükselterek ne kentlerin afetlere dirençli yapılara dönüştürülmesi sağlanabilir ne de ekonomik, ekolojik ve sosyolojik krizlerin önüne geçilebilir. Önümüzdeki günlerde özellikle afet bölgelerinde başlayacak ve diğer tüm illeri etkileyecek gıda krizi, kuraklık ve seller ile birlikte kitlesel göçün engellenmesi mümkün olamayacak bu da ekonomik ve toplumsal yeni problem alanlarını beraberinde getirecektir. Bu nedenle kentlerin bilimsel, bütüncül ve kapsamlı bir biçimde ele alınarak planlanması dirençliliği artırmak açısından hayati önem taşımaktadır.
Kentlerimizde yaşanan afetlerin kaynağını bilen; ne yapılması gerektiğine dair araçlara ve bilgiye sahip olan, ancak tüm karar alma süreçlerinden dışlanan şehir plancıları olarak betondan ve asfalttan ibaret olan kentlerimizdeki can kayıplarını öfke ile takip ediyoruz.
Hayatını kaybeden yurttaşlarımız için derin üzüntü duyduğumuzu belirtir, yakınlarına başsağlığı ve sabır dileriz.
Yağmur sularının beton ve asfalt üzerinde kilometrelerce yol aldığı ve yere düşen tek bir damlanın dahi toprakla buluşamadığı kentlerimizde, insanı, doğayı ve emeği odağına alan planlama anlayışı tek ve en önemli ihtiyacımızdır!
TMMOB Şehir Plancıları Odası Ankara Şubesi"