Türk Serbest Mimarlar Derneği tarafından düzenlenen Türkiye Projeleri etkinlik serisinin ikincisi Vanucci Mutfak&Banyo sponsorluğunda ‘Spor Yapıları’ temasıyla 19 Kasım tarihinde Trabzon’da gerçekleştirildi.
İlki Ankara’da ‘Eğitim Yapıları’ temasıyla düzenlenen Türkiye Projeleri konferanslarının ikincisi ise Spor Yapıları’nı konu aldı.Trabzon’da bulunan ve mimarisi Azaksu Mimarlık’a ait Hayri Gür Spor Salonu, Mehmet Akif Ersoy Yüzme Havuzu, Söğütlü Atletizm Stadyumu ve Akyazı Stadyumu’na odaklanan panelde spor yapılarının kentle ve kullanıcıyla olan ilişkisi farklı perspektiflerden ele alındı. Panel, Prof. Dr. Ayhan Usta’nın moderatörlüğünde Azaksu Mimarlık’tan Adnan Aksu, Karadeniz Teknik Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nden Prof.Dr. Ali Asasoğlu, Emlak Planlama İnşaat Proje Yönetimi ve Ticaret A.Ş. Etüd Proje Müdürü Bora Soykut ve Toplu Konut İdaresi (TOKİ) Başkanlığı Projeler Daire Başkanı Levent Sungur’un katılımıyla gerçekleşti.
Panelden önce Hayri Gür Kapalı Spor Salonu ve Mehmet Akif Ersoy Yüzme Havuzu, Ayhan Usta ve TSMD Yönetim Kurulu Başkanı Aytek İtez ve yapıların mimari Adnan Aksu ile birlikte gezilerek incelendi. Akyazı Stadyumunda ise Levent Sungur, proje geneline ve şantiyenin ilerleyişine dair bilgilendirmelerde bulundu.
Hayri Gür Kapalı Spor Salonu
Saha ve şantiye gezilerinden sonra Spor Yapıları paneli, Karadeniz Teknik Üniversitesi Osman Turan Kültür ve Kongre Merkezi’nde TSMD Yönetim Kurulu Başkanı Aytek İtez’in açılış konuşmasıyla başladı. TSMD’nin kuruluş amacının nitelikli kentsel çevre ve mimari için farkındalığı, talebi ve bunun için gerekli altyapıyı üretmek olduğunu söyleyen İtez, Seranit Gruba, KATÜ’ye ve panelistlere katkılarından dolayı teşekkür ederek konuşmasını tamamladı. Aytek İtez’den sonra sözü alan Seranit Grup Proje ve İş Geliştirmeden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Banu Uçak, etkinliğin Ankara’da gerçekleşen ilk ayağından da bahsederek "Türkiye Projeleri konferanslarının kamu yararı güden yapıların niteliğinin artmasına faydalı olacağını umuyoruz" dedi.
Hayri Gür Kapalı Spor Salonu
Panelin moderatörlüğünü üstlenen Ayhan Usta, mimarlık kültürünün yaygınlaşması, nitelikli yapıların elde edilmesi için eleştirel ortamın oluşmasına imkan veren değerli çalışmaları sebebiyle TSMD’ye, "özellikle son on yılda sektörün diğer paydaşlarının da bu konuda desteğini görmek sevindirici" diyerek de Seranit’e teşekkür etti. Mimarlık tarihinde spor yapılarının kent kültürü içerisindeki önemli yerinden bahsederek Ayhan Usta, Trabzon’un da profesyonel ve amatör spor kulüpleri ile önemli bir spor kültürüne sahip olduğunu ifade ederek sözü ilk konuşmacı Adnan Aksu’ya bıraktı.
Mehmet Akif Ersoy Yüzme Havuzu
Adnan Aksu konuşmasına 2011 Avrupa Gençlik Oyunları için inşa edilen Hayri Gür Kapalı Spor Salonu, Mehmet Akif Ersoy Yüzme Havuzu ve Söğütlü Atletizm Stadyumu’nun tribün tasarımından bahsederek başladı. Üç spor yapısının da aynı anda, kısa bir sürede ve tek bir mimarlık ofisi tarafından üretilmesinin kent için oldukça kritik bir dönüşüm olduğundan bahseden Aksu, Trabzon’un kaotik bir yapısının olduğunu, kent dokusunun okunamaz hale geldiğini bu sebeple yapıların özellikle malzeme ve strüktürleriyle kentten ayrışarak, hatta bir ayna görevi görerek, çevrelerindeki karmaşayı yansıtmalarını istediklerini belirtti. Dış kabuğunda yer alan yarıklar sebebiyle çatısından gün ışığı alımına izin veren Kapalı Spor Salonu, çatısı açılabilen ve seyirci koltukları denize yönlenen Yüzme Havuzu, yapının içinde ve dışında spor yapılabilmesini olanaklı kılan Atletizm Stadyumu ve farklı kotlardaki spor dışı aktiviteleriyle de halkın sürekli kullanımına açılması planlanan Akyazı Stadyumu’nun tasarımına dair bir sunuş gerçekleştiren Aksu, tüm tasarımlardaki en önemli noktanın yapının kentle kurduğu ilişkiler ağı olduğuna dikkat çekti. Umberto Eco’nun ‘açık yapıt’ kavramına değinerek, kullanıcının farklı etkileşimleriyle yaşayan, dönüşen yapılar üretmenin etkin ve katılımcı bireylerin oluşmasın katkıda bulunduğunu, ‘oyun’a, ‘sürpriz’e izin vermeyen tasarımların kullanıcıyı edilgenleştirdiğini ifade etti. Konuşmasının devamında kent ortamına özgü geleneksel yaşantının sürdürülebilir olması için sorgulanması ve dönüşmesi gerektiğini ifade eden Aksu "Çünkü gelenek, kültürle bağlantılı ve kültür durağan değil" dedi. "Dünya hiçbir zaman bu kadar adaletsiz olmadı" diyen Aksu, mimar olarak yarattığımız çevrelerle, ürünlerle, metinlerle bu adaletsizliği üreten kültürlerin değişmesi, dönüşmesi için çalışmalıyız diyerek sözlerini tamamladı.
Mehmet Akif Ersoy Yüzme Havuzu
Prof. Dr. Ali Asasoğlu sunumunda genel anlamıyla spor yapılarının tasarımında dikkat edilmesi gereken kritik noktalara değindi. Spor yapılarının tarihte kent içerisindeki konumlanışlarından, antik kentlerdeki kolezyum, hipodrom ve gimnazyum gibi yapı tipolojilerinden bahsederek bu yapıların simgesel bir ürün niteliği taşıdıklarını ifade etti. Yapıların büyüklükleri gereği, kentle olan bağlantılarının iyi tasarlanması, kent siluetlerine olan etkilerinin değerlendirilmesi, oluşturdukları mikroklima etkisinin araştırılması gerektiğini söyleyen Aksu, bu yapılarda ileri teknoloji kullanımının, kullanışlılık, fonksiyon esnekliğinin özellikle de enerji kullanımının kritik olduğunu vurguladı. Kıyı dolgu alanlarının risk barındıran alanlar olduğunu ve üzerine çok ağır yapılar yapılmaması gerektiğini ifade eden konuşmacı, ihtiyaç halinde yapılması gerektiği durumlarda ise yapının her süreçte sıklıkla denetlenmesi gerektiğinin altını çizdi.
Akyazı Stadyumu
Panelin devamında sözü alan Levent Sungur, Kamu İdareleri ve Spor Yapıları başlıklı bir sunum gerçekleştirdi. Spor yapıları inşa edilirken nelere dikkat edildiğine dair açıklamalarda bulunan Sungur, Kamu İhale Kanunu’ndan, spor yapıları için uygulanabilen istisnai durumlardan, danışmanlık hizmetleri için gerçekleştirilen ihale süreçlerinin nasıl işlediğinden ve spor yapıları inşasında kullanılan mevzuatlardan (Sporda şiddet ve düzensizliğin önlenmesine dair kanun, imar yönetmeliği, yangın yönetmeliği, otopark yönetmeliği, teknik mevzuat) bahsetti. Konuşmasının devamında ise kendi deneyimlerine dayaranak bu süreçlerde karşılaştıkları zorluklar nedeniyle mevzuatlarda gördükleri eksiklikleri anlattı. Bu eksiklikler doğrultusunda mevzuatta olması gerekenleri ise şu başlıklar altında topladı: Ulusal Federasyon kriterleri, Uluslararası federasyon ve şampiyona kriter ve önerileri, teknik mevzuat geliştirmeleri (rüzgar tüneli testleri, kaçış senaryosu uygulamaları, planlama ilkeleri, otopark ve yapı malzemeleri standardizasyonu), işletmeye yönelik tasarım ilkeleri(kulüpler,organizasyon, e-bilet, yayıncılık), aydınlatma ve enerji, güç kullanım standartları, yeşil ve enerji dostu yapım kriterleri. Her bir maddeyi ayrıntılı bir şekilde açıklayan Sungur konuşmasını spor yapılarını bir de taraftar gözünden değerlendirmek gerekli diyerek La Bombonera’nın kapısında yer alan bir sözle tamamladı:
"Boca es mi religion, Maradona es mi dios, La Bombonera es mi iglesia" (Dinim Boca, Tanrım Maradona, Mabedim La Bombonera)
Akyazı Stadyumu
Son olarak Bora Soykut, Akyazı Stadyum projesinin ayrıntılarını katılımcılarla paylaştı. Kentlerin artık çeperlerine sığmadığını ve yeni yapılaşmalar için kent içerisinde yapılacak çalışmaların hem maliyeti yüksek hem de kamusallaştırmalar nedeniyle çok zor süreçlerle ilerlediğini ifade eden Soykut, dolgu alanlarında gerçekleştirilen projelere dair Fransa’dan Monaco örneğini verdi. Konuşmacı, Akyazı Stadyum projesinin vaziyet planı, kat planları, kesitleri, görsel çalışmaları ve şantiye fotoğrafları üzerinden projenin araziye yerleşimini, fonksiyon ve sirkülasyon şemasını, strüktür ve kabuk özelliklerini, ekolojik konseptini, enerji kullanımını açıklayan bir sunuş gerçekleştirdi.
Akyazı Stadyumu
‘Akyazı projesinin kente getireceği değerin, vereceği zarardan oldukça fazla olduğuna inanıyoruz’
Panel konuşmacıları, sunuşlarının ardından katılımcılardan gelen soruları cevapladı. Katılımcıların soruları özellikle Akyazı Stadyumu’na odaklandı. Stadyumun dolgu alanı üzerinde yapılıyor olması ve proje aşamasında kentlilerin sürece dahil olamaması en çok tartışılan noktalar oldu. "TOKİ’nin konut dışında yapı inşa etme izni var mı? Siz planlama ilkeleri açısından düşünüldüğünde bu stadyumun kente bir değer katacağını düşünüyor musunuz?" soruları üzerine Levent Sungur, "TOKİ, bakanlıklar tarafından görev verildiği ve Başbakanlık tarafından onaylandığı takdirde farklı yapı tipolojilerinin üretiminde kanunen görev alabilir" dedi. Ayrıca kent planlaması hakkında konunun uzmanları kadar yetkin olmadığını belirtip yine de bu projenin rekreasyon alanı olarak hizmet vererek Trabzon kent merkezi ile Akçaabat’ı birbirine bağlama konusunda bölgeye katkıda bulunacağını düşündüğünü ifade etti. KTÜ öğrencilerinden gelen "Böyle tartışmalı ve yanlış bir proje içerisinde yer aldığınız için kendinizi hiç eleştiriyor musunuz?" sorusu üzerine Levent Sungur, ‘Burası çok güzel doldurulur hadi dolduralım diyerek projeye başlamadık. Alana dair, kıyı şeridinin doldurulmasının buradaki ekolojik sisteme etkileri hakkında çok sayıda araştırma yapıldı.’ dedi. Trabzon Mimarlar Odası’nın projeye dair bir dava açtığını, ancak mahkemede bilirkişilerin raporlarıyla projenin kente getireceği artıların, eksilerinden çok olduğuna kanaat getirilerek projeye devam edilme kararının alındığını söyledi. Sungur, ‘Kimse bir projeye eksileri için başlamaz. Bir proje yalnızca artılar üstüne kurulu da olamaz, böyle bir düşünce eksilerin olmadığı bir dünya tahayyülü gerektirir. Bir projenin sadece eksileri olduğunu söylemek de gerçek dışıdır. Biz bu projenin kente getireceği değerin, vereceği zarardan oldukça fazla olduğuna inanıyoruz’ diye ekledi.
Akyazı Stadyumu
‘Mimarlar virüs gibidir!’
KTÜ Mimarlık Fakültesi Dekanı Prof.Dr. Yalçın Yaşar ise "Bu projenin yerine karar verilmeden önce Trabzonlularla, Trabzonlu mimarlarla oturulup konuşulsaydı, kararlar birlikte alınarak süreç yürütülseydi daha iyi olmaz mıydı?" sorusunu yöneltti. Bunun üzerine Adnan Aksu, ‘Keşke süreçler böyle yürüyebilse. Ancak şu an için bu süreçleri katılımcı bir şekilde yürütebilecek ortamımız ve araçlarımız yok. Asıl kritik olan da zaten bu ortamı sağlayabilmek’ diyerek ekledi: ‘ Mimarlar virüs gibidir, tek başlarına bir şey ifade etmezler. Ancak bir çevreye girdiklerinde onu değiştirir, dönüştürür ve ondan farklı bir şey üretirler. Özellikle öğrencilerimize söylüyorum, virüs gibi olun! Bu sistemi, kültürü birlikte değiştirelim.’
Akyazı Stadyumu