YEM'de gerçekleşecek "2D1 Ticari Yapılar" buluşmasına konuşmacı olarak katılan mimar Gökhan Aksoy ile, bu alanda yaşanan mesleki gelişmeleri ve sorunları masaya yatırdık. Kapalı kutular olarak tasarlanan ticari yapıların, işveren ve kullanıcının değişen talepleri doğrultusunda dönüştüğüne dikkat çeken Aksoy, artık daha keyifli mekanlar ve arayüzler tasarlama imkanı bulduğunu belirtti.
üstte: Via Green, Gökhan Aksoy Mimarlık, 2012
Alışveriş gereksinimi için ziyaret ettiğimiz ticari yapılar artık çokça vakit geçirdiğimiz kamusal alanlar olarak işlev görüyor. Kullanıcıların bu yöndeki talepleri neler? Tasarlanan mekanlar buna ne kadar yanıt veriyor? Gerçekleştirdiğiniz projelerden hareketle bu konudaki gözlemlerinizi paylaşabilir misiniz?
Kent içerisinde belirli akslar üzerinde farklı bölgelere konumlandırılan tekil mağaza ölçeğindeki ticari yapılar, kentin kamusallığını arttırmak anlamında oldukça önemli bir işleve sahip. Bu yapıların karma kullanımlı kompleks yapılar içerisinde kurgulanmasında mimara düşen görev, söz konusu kamusallığı yapı ölçeğinde arttıracak çözümler üretmesi diyebiliriz. Bu bağlamda mimar her bir adımda kamusallığı ve mekanın bütününün verimli bir biçimde kullanılmasını sağlayacak tasarımlar yaratmalı ve her bir aşamada bunu arttıracak keyifli ve esnek mekanlar tasarlamalıdır.
Bu anlamda ticari mekanların tasarımı sadece kutu mekanların yan yana gelmesinden öte, kullanıcı ve müşterinin isteklerini gözetecek ve onların farklı alanlardaki kamusallığını arttıracak şekilde karma kullanımlı ortak ara mekanların kullanımı üzerinden gerçekleştirilmeli.
Gökhan Aksoy
Tekil mağaza ölçeğindeki ticari yapılar günümüzde karma kullanımlı, kompleks yapı tipolojilerine dönüştü. Bu tipoloji için proje üretirken nasıl bir yöntem izlediğinizi, işverenle nasıl bir işbirliğine gittiğinizi öğrenebilir miyiz?
Gerçekte günümüzde tekil mağaza tipolojilerinin karma kullanımlı kompleks yapılara (şehir içindeki kapalı kutulara) dönüşmesi kadar; karma kullanımlı kapalı kompleks yapılar da, dış mekan ilişkisi olan yarı açık yarı kapalı mekanlara sahip yapılara dönüştü. Dolayısıyla bahsetmiş olduğunuz karma kullanım artık sadece fonksiyon bakımından değil, mekânsal kurgu bakımından da karma hale geldi. Bu durum mimarları kentle ilişki kurmaya yönlendiriyor. Geçmişte avm gibi yapılar tasarladığımda, işverenin binanın içe dönük, dışa kapalı yapılması talebi doğrultusunda cephe gibi yapı kabuğunun en önemli öğelerinden birinin arayüz olarak anlamını yitirmesi sonucunda mimari olarak kısıtlanmış hissediyordum. Şimdilerde bu anlamdaki taleplerin değişmesi ile mimari anlamda daha keyifli mekanlar ve arayüzler tasarlama imkanı buluyorum.
Karma kullanımlı Kaşmir projesinden genel görünüm, Gökhan Aksoy Mimarlık
Kaşmir AVM, Gökhan Aksoy Mimarlık
"Kapalılığın kendini kısıtlayan yapısı, gereksinimler doğrultusunda dönüştü"
Ticari yapı tipolojisinin önemli bir bölümünü oluşturan plazalar ve avm'lerin kentle kurduğu ilişkiyi nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu yüksek yoğunluklu yapıların kente entegrasyonunda mimara nasıl bir rol düşüyor?
Yurtdışından gelen 'mall' kavramının kapalı yapısının entegrasyonu günümüzde daha çok kullanıcı odaklı olmaya başladı. Bu noktada mimar kamusallığı arttıracak çözümler aramaya başladı. Bu anlamda kapalı mekanların tasarımının yanında, özellikle zemin katların dışarıya açılması ile avm'ler yarattıkları yeni akslarla sokağa ve kente açılmayı hedeflediler. Kapalılığın kendi kendini kısıtlayan yapısı, kullanıcıların gereksinimleri doğrultusunda dönüştü. Örneğin; sigara kullanımı, avm’nin kapanma saatinden sonra da kullanım, kullanıcılar için açık mekan, yarı-kapalı mekan ihtiyaçlarının sağlanması vs.
Paragon Tower, Gökhan Aksoy Mimarlık
AKO Plaza, Gökhan Aksoy Mimarlık, 2014
Bu bağlamda günümüzdeki ihtiyaçlar ticari mekanların tasarımında mimarlık mesleğinin gerektirdiği potansiyele yükseldi. Önceki tipolojilere göre kapalı bir kutu olarak tasarlanan yapılar günümüzde kente yönelmeye, bu bağlamda da kentle ilişkilenmeye çalışmakta. Bu anlamda mimar da kendi parseli içerisinde yaptığı kurguları kente taşımaya çalışıyor. Kesinlikle yeterli olmadığını kabul etmekle birlikte bu gibi çalışmaların kente kattığı şeyler olduğunu ve bu durumun olumlu yöne gittiği düşünüyorum. Bu gibi yapıların yüzde yüz kente entegrasyonu olamamasının önemli sebeplerinden biri de parselizasyon mantığıdır.
"Tasarlanmamış görselliğinin çirkinleştirici etkisinden kaçınılabilir"
Son dönemde ticari yapı tasarımında öne çıkan eğilimler neler? Hangi malzemeler revaçta, hangileri teknik ve estetik açıdan avantajlı?
Günümüzde tüm ticari yapıların kente açılan yüzlerinde bir tasarlanmamışlık örneği olarak duran hazır üretim kış bahçeleri görülüyor. Bu gibi mekanların kurgusu oldukça önem kazandı. Kullanıcıya bırakılan her bir durum, mimari tasarımı farklı bir biçime dönüştürmeye ve tasarımın bütünlüğünü bozmaya başladı. Bu bağlamda artık kutu kutu mekanları tasarlamak kadar, bu mekanların yaklaşım güzergahları ile -yapıya yaklaşım- arasında kalan alanların tasarlanması da önemli kazandı. Bu alanların ileride kullanıcı tarafından nasıl dönüştürüleceğini öngörmek de tasarımın bir parçası haline geldi. Zira bahsi geçen mekanların ticari kullanım amaçları ve dolayısıyla mekânsal ihtiyaçları ile büyüklükleri, mimarların yanı sıra satış ve işletmeyi yapan ekipler tarafından da bilinememekte.
HSM Ticaret Merkezi, Gökhan Aksoy Mimarlık, 2016
KRG, Gökhan Aksoy Mimarlık ve AS Architects işbirliğinde, 2016
Tasarım aşamasında bütün işverenler mümkün olan en şeffaf cephe kurgularını tercih etse de, bina hayata geçirildiğinde aslında bu şeffaflık reklam panoları ve markaların kendi malzeme tercihleri ile ciddi bir şekilde zedeleniyor. Bu çelişkili durum baştan öngörülüp, süreç düzgün yönetilebilirse, özellikle kentlerin görsel anlamda en büyük sıkıntılarından biri olan reklam panolarının tasarlanmamış görselliğinin çirkinleştirici etkisinden kaçınılabilir. Çeşitli renklerin, biçimlerin ve konseptlerin yan yana gelecek olması tasarım aşamasında önemli bir kriter. Bu noktada mimar, söz konusu çeşitliliğe yanıt verecek esnek mekanlar üretmeye çalışmalı. Bu bağlamda, ticari kullanıcıların kurumsal kimliklerinin çeşitliliği sonucunda oluşan tasarlanmamış durum, tasarımın başlangıcından itibaren önemsenmeli ve yapı kabuğu bu gibi eklemelerden etkilenmeyecek biçimde ve binanın cephe karakterini geri planda bırakmayacak şekilde tasarlanmalı.
*
"2D1 Ticari Yapılar" etkinliği, 8 Eylül 2016 Perşembe günü Yapı-Endüstri Merkezi’nde gerçekleşecek. Toplantıda, son dönem ticari yapı projeleriyle ilgili gündem konuları, yapı üretimini destekleyen işveren ve tüketici beklentileri, mimarın kullanıcıya ve çevreye karşı artan sorumluluğu, malzeme ve yapı teknolojisindeki gelişmelerin tasarımlara nasıl yansıdığı değerlendirilecek. Ayrıntılı bilgi için tıklayın.
Konferansın diğer konuşmacılarından Cushman & Wakefield Türkiye Yatırım ve Sermaye Piyasaları Departmanı Yöneticisi Didem Erendil ile yaptığımız söyleşi: Ticari Gayrimenkulde Ofisler Yükselişini Sürdürecek