İstanbul Araştırmaları Enstitüsü’nün hakemli ve açık erişim dergisi YILLIK: Annual of Istanbul Studies’in ikinci sayısı çıktı.
birbirinden kıyasıya nefret eden, umursamaz, hassas, nasırlı, kırılgan hayatların şehridir.
Tarihte de böyledir bu. Şehre yapılanların şiddeti ise yüzyıllar geçtikçe artar. Bugün bu
karmaşanın içinde bir uyum yakalamak, yükselen gökdelenlerin arasında nefes almak,
tarihsel doku, sembolik binalar birer birer yıkılır ya da işlevleri dönüştürülürken şehirle
barışık olmak gittikçe zorlaşmaktadır.
İstanbul Araştırmaları Enstitüsü’nün hakemli ve açık erişim dergisi YILLIK’ın 2. sayısında 5 hakemli makale, 2 özel Meclis dosyası ve 1 bağımsız Meclis yazısı, 7 kitap ve 3 sergi incelemesi bulunuyor:
"YILLIK 2'nin Meclis bölümündeki iki tematik dosyadan birinin ("Şehri Hayal Etmek") editörlerinin söyledikleri, 2020'nin son döneminde kulağa çok daha doğru geliyor. Çünkü sadece şehrin gökdelenlerinin altında değil, aynı zamanda maskelerimiz altından da nefes almak çok daha zor bir hale geldi ve birbirimizin yakınında nefes almak, kendi sağlımızı olduğu kadar halk sağlığını da riske atıyor. Çiğdem Kafescioğlu'nun ilk sayımızın açılışını, Mustafa Âli'den aktardığı “Bu şehir bir yağmur deryasıdır; “hışm-ı şeh günleri”nde hüsran, korku ve ölüm, veba günlerinde zehir ve kan deryasıdır; azledilenler, fakirlik içinde gözyaşı dökenler için hüzün ve keder deryası[dır]” sözleriyle yapmasının üzerinden sadece birkaç ay geçtikten sonra İstanbul, COVID-19 salgının Türkiye’deki merkezi haline geldi. Salgından kaç kişinin etkilendiği henüz kesin olmasa da hüsran, korku, fakirlik, ölüm, hüzün ve keder hikâyeleri etrafımızı sarmış durumda. Salgın, günümüz şehrine içkin mekânsal ve çevresel eşitsizlikleri derinleştirdi ve kristalize etti.
Kristalize olan bir başka şey de, insanların ve insan olmayanların iç içe varoluşları ve insan olmayan (f)aktörlerin kentsel yaşam üzerindeki etkisi. Küresel salgınların yükselişinin ardındaki başlıca neden insanların yaban hayata olan bitmek tükenmez müdahaleleriyken, İstanbul gibi metropollerde kentsel yeşil alanların yok oluşu ise bu salgınların olumsuz etkisini daha da körükleyen önemli bir etken olarak karşımıza çıkıyor. Bu olanağa sahip olan birçoğumuzun evden çalıştığı bu yılda, sanal yakınlığımızı korumak adına geniş bant, kablosuz ve uydu sistemlerinin fiziksel altyapıları aracılığıyla kurulan ağlara bağımlılığımız şimdiye kadar hiç olmadığı kadar arttı. İstanbul'da yaşamak, çalışmak, sevmek ve ölmek artık tüm bu ağların— insan ve insan olmayan, virüs ve kablosuz—kesişim noktasında bir araya geliyor; tıpkı YILLIK'ın, birbirinden fiziksel olarak uzakta çalışan yazarların, editörlerin, redaktörlerin, dizgicilerin, asistanların ve matbaacıların katkılarıyla çıkarılan 2020 sayısında olduğu gibi.
Pandeminin İstanbul üzerindeki etkisine dair kapsamlı analizler yapmak için henüz erken olabilir, ama YILLIK'ın ikinci sayısı, Fezanur Karaağaçlıoğlu ve Akif Ercihan Yerlioğlu'nun tıp tarihini ele alan makaleleriyle anlamlı bir mercek sunuyor. İlk makale on dokuzuncu yüzyıl Galata-Pera'daki vebaya ilişkin bir çalışmayı okuyucuyla buluştururken, ikinci makale, “’Ne yazdığımı fehm idüp bu fakiri yâd eyleye’: On Sekizinci Yüzyıl Osmanlı Tıp Yazmalarında Metin Dışı Unsurlar" ise Erken Kariyer Makale Ödülümüzün kazananı.
YILLIK İstanbul'un mevcut dönüşümünü kayıt altına alırken tarihsel bakış açılarından faydalanıyor, tıpkı Hasan Sercan Sağlam'ın Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın geçtiğimiz aylarda tartışmalı bir şekilde işletmesini devraldığı ve restore ettiği Galata Kulesi ile ilgili makalesinde olduğu gibi. Serra Akboy-İlk, erken cumhuriyet dönemine ait mimari söylem üzerine yazdığı makalesinde tarihyazımsal bir tartışma geliştirirken, Gábor Fodor İstanbul'da kurulan ilk yabancı araştırma kurumlarından birinin tarihini inceliyor.
Brigitte Pitarakis, Cabinet bölümünde, Suna ve İnan Kıraç Vakfı Koleksiyonu'nda yer alan ve on dokuzuncu yüzyıldan kalma Son Yargı ve İsa’nın İkinci Gelişi temalarını işleyen kâğıt bir ikona üzerinden Bizans ikonografisinin derinlemesine bir okumasını yapıyor.
Serra Akboy-İlk, Kara Ahmed Paşa Camii
Meclis'te, Olcay Akyıldız ve Zeynep Uysal'ın editörlüğünü yaptığı ilk tematik dosya, Pera Müzesi'nde 2014 yılında düzenlenen “Şehri Hayal Etmek” sempozyumuna dayanıyor ve Selim Sırrı Kuru, Hatice Aynur, Handan İnci'nin yazılarıyla, Murat Germen’in İstanbul'un son yıllardaki şiddetli dönüşümünü ve bunun yarattığı mekânsal eşitsizlikleri canlı bir şekilde gözler önüne serdiği fotoğraf denemesinden oluşuyor. Meclis'teki ikinci tematik dosya, 2020’de İstanbul’un tarihi mirasına ilişkin belki de en önemli olay olan Ayasofya’nın camiye dönüştürülmesi tartışmalarına tarihsel bir pencere açıyor. Brigitte Pitarakis, Arietta Papaconstantinou ve Koray Durak'ın yazılarının yer aldığı ve Pitarakis’in editörlüğünü üstlendiği bu bölüm, Ayasofya’nın geçmişteki farklı deneyimlenme biçimlerini masaya yatırıyor, zira Papaconstantinou'nun yazdığı gibi "tıpkı dekorasyonunu oluşturan taşlar gibi, ziyaretçileri de imparatorluğun dört bir yanından ve sınırlarının ötesinden geliyordu.” Bu yazılara, Marios Philippides'in şehrin geçmişindeki en önemli tarihlerden biri olan 29 Mayıs 1453’ün “tarihlendirilmesi” üzerine kaleme aldığı makale eşlik ediyor.
Gábor Fodor “Harp İstanbul’unda Macar Arkeolojisi: Konstantinopolis Macar Bilim Enstitüsü (1916-1918)”
YILLIK'ın 2020 sayısında, Bizans'ın modernizmde alımlanmasından Kuzey Amerika müze koleksiyonlarındaki İslam sanatı eserlerine kadar çeşitli konuları ele alan geniş bir yelpazedeki kitap ve sergilerin incelemeleri de yer alıyor. Son olarak, öğrenci asistanlarımızın derlediği İstanbul Kaynakçası, İstanbul hakkındaki güncel araştırmaları bir kez daha bir araya getiriyor.
Şimdi, önümüzde daha iyi bir yıl olması umuduyla, İstanbul'un geçmişini, bugününü ve geleceğini kayıt altına almak için çalışmaya devam ediyoruz."
Yıllık'ın 2. sayısı için tıklayın