British Council’ın üç yıldır farklı temalarla hayata geçirdiği, zaman ve mekandan bağımsız bir sanat deneyimi sunan ‘Duvarları Olmayan Müze’ dijital sanat platformunun üçüncüsü ‘Cadılarla Dans Etmek’ yeni bir sergi deneyimi yaşatıyor.
Sanatı dijital ortama taşıyarak yeni bir sergi deneyimi yaşatmayı hedefleyen British Council, üç yıldır farklı temalarla hayata geçirdiği ‘Duvarları Olmayan Müze’ dijital sanat platformunun üçüncü sergisi ‘Cadılarla Dans Etmek’i, 16 Ocak günü gerçekleştirdiği lansman ve konferans ile birlikte sanatseverlerle buluşturdu.
Jo Verrent ile ‘Dijitalde sanat ve erişilebilirlik’ hakkında yeni tartışmalar
Dijital ortamda benzersiz bir sanat deneyimi sunmayı hedefleyen serginin açılış etkinliğinde, moderatörlüğünü British Council Sanat Pazarlama Direktörü Ryan Nelson’ın üstleneceği ve küratörlüğün dijitale taşınması ve dijitalin yeni bir sanat alanı olarak kullanılması üzerine konuşuldu. Panelde, küratör Mine Kaplangı’ya ‘Duvarları Olmayan Müze’ platformunun ilk iki sergisinin küratörleri Elif Kamışlı ve Ulya Soley eşlik etti. Etkinliğin, British Council Türkiye Sanat Müdürü Su Başbuğu’nun moderatörlüğünü yaptığı ikinci söyleşisinde, dünyaca ünlü engelli hakları savunucusu, eğitmen ve engelli sanatçılara yeni sanat işleri üretebilmeleri için fon ve sahne sağlayan Unlimited’in yapımcısı Jo Verrent, dijitalde sanat ve erişilebilirlik üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdi.
Konferansın tamamına resme tıklayarak izleyebilirsiniz.
‘Kadın’ teması üzerinden yola çıkarak geliştirilen ve küratörlüğünü Mine Kaplangı’nın üstlendiği ‘Cadılarla Dans Etmek’ sergisi, British Council sanat koleksiyonundan birçok yabancı sanatçı ile birlikte, bu sene ilk defa Türkiye’den sanatçıların resim, baskı, video ve fotoğraf gibi eserlerini bir arada sunuyor.
Cadıları Dünyasına Sanatsal Bir Bakış…
Bir cadı/kadın olmanın güç sembolü olarak değerlendirilmesine odaklanan ‘Cadılarla Dans Etmek’, özellikle İngiliz edebiyatının kadınların hak ve eşitlik arayışlarına öncülük eden eserlerinden ilham alıyor. Sergide, British Council Koleksiyonu’ndan seçilen Batı sanat tarihi yazımında kadınların gizli rollerinin ve gizlenmiş, üstü örtülmüş izlerinin altını çizen eserlerle, Türkiye’den öne çıkan güncel sanatçıların işlerinin de bir arada yer aldığı bir yolculuğa davet ediliyor.
British Council’ın ödüllü ‘Duvarları Olmayan Müze’ dijital platformunun üçüncü sergisi olan ‘Cadılarla Dans Etmek’, British Council Koleksiyonu’nun farklı dönemlerinden seçili 20’den fazla eserin yanısıra bu sene ilk defa koleksiyon dışından sanatçıların da eserlerini seçkiye dahil ederek kıtalararası bir diyalog oluşturmayı hedefliyor.
Türkiye’den Fatma Bucak, Canan, Nilbar Güreş, Gözde İlkin, İstanbul Queer Art Collective, Erinç Seymen ve Pınar Yolaçan ile beraber British Council Koleksiyonu’nundan Anya Gallaccio, Paula Rego, Roger Eckling, Alan Davie, David Nash, Madame Yvonde ve Grayson Perry gibi birçok sanatçının eserleri de sergide yer alıyor. Sergiye ayrıca British Council sanat koleksiyonunun dışında, İngiltere’nin en önemli yazar ve sanatçılarından biri olan William Blake’in 1795 tarihli Enitharmon’un Mutluluk Gecesi (eski ismiyle ‘Büyü Tanrıçası’) eseri de eşlik ediyor.
Dört Odaya Yayılan Dijital Bir Sergi Deneyimi
Tarih boyunca farklı şekillerde tanımlanmış olan cadılığın ve ‘cadı’nın, sadece Batı tarihinde değil, neredeyse tüm mitolojilerde ve kültürlerde bıraktığı benzer izleri bulmak mümkün. Bir figür olarak cadı, çoğu zaman ya büyülerin nasıl yapılması gerektiğini bilen ve uygulayan veya erkek tahakkümüne direnen bağımsız bir kadın otoritesinin sembolü olarak tanımlanıyor. Bu nedenle de edebiyatta, sanatta ve özellikle hikâye anlatıcılığında bu sembol, kadınlar için bir güç temsili olarak karşımıza çıkıyor. ‘Kadın’ teması üzerinden yola çıkarak geliştirilen sergide, dört farklı odada cadılara ve cadılığa dair farklı bakış açıları sunuluyor. ‘Mitler ve Hikayeler’, ‘Ritüeller ve Semboller’, ‘Aşinalar ve Doğa’ ve ‘Portreler’ altında farklı temalardaki odalar, temsillerin, sembollerin, süre gelen ritüellerin, doğanın gücünün, barındırdığı çeşitliliğinin ve büyülerin izinde resim, baskı, video ve fotoğraf gibi birçok eseri kapsıyor.
Erişilebilirlik
Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın verilerine göre Türkiye’de 4.8 milyona yakın bireyin bir engeli bulunuyor. Bu rakam dünya nüfusunun yüzde 15’ini oluşturuyor. British Council sanat koleksiyonundan ve Türkiye’den eserleri bir araya getiren ‘Cadılarla Dans Etmek’, engelli izleyicileri de kapsayarak ve sanatı dijital ortama taşıyarak tüm internet kullanıcılarının rahatlıkla erişebileceği yeni bir sergi deneyimi yaşatmayı hedefliyor. Erişilebilirliğin ön planda tutulduğu bu dijital sergi, dünya genelinde internet bağlantısı olan tüm masaüstü ve mobil cihazlardan ulaşılabilecek şekilde ve engelli bireylerin de rahatlıkla deneyimleyecekleri şekilde tasarlandı.
‘Duvarları Olmayan Müze’ ziyaretçilere, sesli betimleme, okuma kolaylığı ve Türkçe ve uluslararası işaret dili gibi kolaylıklar sunarak sergiyi serbestçe dolaşma ve keşfetme özgürlüğü tanıyor. Ziyaretçiler, bu sanal sergi alanında eserler ve sanatçılar hakkında ayrıntılı yazılı, görsel ve işitsel bilgi alabiliyor.
‘Cadılarla Dans Etmek’ sergisi, dünya genelinde internet bağlantısı olan tüm masaüstü ve mobil cihazlardan erişilebilir. Linkten sergiye ulaşabilirsiniz.
*
Mine Kaplangı hakkında
1987 yılında İstanbul’da doğan Mine Kaplangı, küratöryel kolektif Collective Çukurcuma’nın kurucularından biridir. Yakın zamanda Frankfurt’da bulunan Basis bünyesinde küratör misafir programına kabul edilmiştir ve bu program kapsamında Basis 2019 yaz sergisinin de küratörlüğünü üstlenecektir. 2014-18 yılları arasında Istanbul’da bulunan çağdaş sanat merkezi BLOK art space’in sanatçı temsilcisi ve küratörü olarak çalıştı. Istanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümünden mezun olduktan sonra, Bologna Üniversitesi DAMS Fakültesi Sanat Felsefesi ve Estetik alanında yüksek lisans sertifika programını tamamlamıştır. Aynı zamanda Berlin merkezli çağdaş sanat platformu Artfridge için bağımsız editör olarak da çalışmaktadır. Küratörlüğünü üstlendiği sergiler arasında Bilgelik Evi (Bonington Gallery Vitrines and Atrium, Nottingham, 2018, 15. İstanbul Bienali Kamusal Programı, Framer Framed, Amsterdam ve Dzialdov, Berlin 2017), Anger is a solution, if anger means kittens (D21 Kunstraum Leipzig, 2018), Detay (BLOK art space, 2016) yer almaktadır.