Jan Kaplicky'nin Son İşi, Prag Ulusal Kütüphanesi Hayata Geçirilecek mi?
E. Seda KAYIM
/ 10 Mart 2009
Eleştirmenler bu yapıyı "kurbağa tükürüğü"ne benzettiler. Çek Başbakanı ise projeyi engelleyeceğine yemin etti –hem de kendi varlığı üstüne! Ancak tüm bunlar eksantrik mimar Jan Kaplicky'nin ani ölümü ile değişmek üzere...
Uluslararası ününe rağmen farklı tepkiler alan Londra-merkezli Çek asıllı mimar Jan Kaplicky 'nin "ahtapot şekilli" ulusal kütüphane planı, isteksiz yetkililer tarafından tarihi çevreye yapılmış grotesk bir hamle olarak görülmüştü.
Ancak Kaplicky projesine yöneltilen yorumların hepsi bu kadar acımasız ve sert değil. Örneğin Oscar'lı Çek sinema yönetmeni Jan Sverak, uluslararası jüri tarafından seçilen öneriyi destekleyenler arasında. Sverak projeyi "fikir ile uygulama arasında bir münakaşa" olarak betimliyor. Yapı hakkında konuşan Kaplicky'nin yakın arkadaşlarından Pavel Bobek ise, "En sonunda Prag yeni, son derece çağdaş bir şey ile karşılaşacak" diyor.
1968 yılında, Sovyet işgalinden sonra temelli olarak anavatanından ayrılan ve Londra'ya yerleşen Kaplicky için ise bu proje büyük önem taşıyordu. Çünkü "Blob" –yapıya takılan isimlerden biri de bu- Lord's Cricket Medya Merkezi gibi çığır açan projelere imza atan mimarın "evi"ndeki ilk projesi olacaktı.
"Ahtapot" ile Kaplicky'nin "uzlaşılmaz bir hayalperest" olarak taşıdığı itibara uygun bir final yaptığı ve yeni mimarlığa taze bir nefes getirdiği söylenebilir: Ne de olsa 45 metre yüksekliğinde ve dokuz kattan oluşan, dahası dev bir "göz"ü ve benekleri olan şampanya renkli bir yapıdan söz ediyoruz. Belki tüm öneriyi daha da çarpıcı kılan, bu radikal yapının Prag tepelerinde konumlanan Letna'da, Prag Kalesi ve pitoresk şehir merkezinden pek de uzak sayılamayacak bir arazide planlamış olması...
Ancak projenin, Prag'ın sağ kanattan gelen şehir konseyinde duvara toslaması ile birlikte; orta çağı, Rönesans ve Barok'u, Art Nouveau'su ve hatta Kübist mirası ile böbürlenen, bir yandan da çağdaşa kendini kapatmak istemeyen Çek başkentinde hararetli tartışmalar tetiklenmişti. Hatta Çek sağının "manevi babası" Başbakan Vaclav Klaus oldukça ileri giderek, gerekirse bu "yapının inşaatını bizzat ve fiziksel olarak" durduracağını söylemişti. Sonuç olarak da şehir konseyi projeyi gündemden düşürmüştü.
Kaplicky'nin 71 yaşında, bir Prag sokağında ve kızının doğumunun yalnızca birkaç saat ertesinde ölmesi, tüm bu senaryoları kökten değiştirmişe benziyor. Şimdilerde öğrencilerin oluşturduğu bir inisiyatif, çevrimiçi paylaşım sitesi Facebook'ta, "Ahtapot"un uygulanması için sesini duyurmaya çalışıyor. Hatta geçtiğimiz günlerde Prag merkezinde topladığı 2 bin kişiyi bir araya getiren sıra dışı bir eylem bile gerçekleştirdiler. 1989'daki Kadife Devrimi'nden sonra sokaklara dökülmekten imtina eden Çek halkı için oldukça hatırı sayılır bir hamle...
Mitingin organizatörlerinden Jan Libicek böyle bir girişimdeki esas amaçlarını şöyle özetliyor: "Ulusal kütüphaneye desteğimizi göstermek istiyoruz. Ama her şeyden önemlisi, müdahaleci politikacılara karşı mücadele verebilmek..." Göstericiler arasında bulunan Çek Dışişleri Bakanı Karel Schwarzenberg ise "Prag güzel, ama kapalı bir kutu değil!" diyor ve ekliyor: "Kaplicky'nin projesi tam anlamıyla dahice."
Öte yandan Kaplicky'nin kütüphanesi için birleştirilen gücün tek ürünü bu miting değil. 300 kişiyi bir araya getiren ve yönetmen Sverak önderliğindeki bir başka grup da, geçtiğimiz ay Letna tepesinde buluşarak Kaplicky yapısının bir maketini yapmıştı: Hem de ikinci el kitaplardan! "Seçilmiş yetkilileri bu projeyi gerçekleştirmeye ikna etmeliyiz" diyen Sverak, bunun "söz konusu kişilerin ruhsuzluğu" yüzünden güçlü bir görev olduğunu belirtmişti.
Pazartesi günü, Klaus takipçilerinden sayılan Prag belediye başkanı Pavel Bem'in açıklamaları ile yeniden gündeme oturan "Ahtapot" mevzunun akıbeti ne olur bilinmez. Ancak Bem'in, projenin "mimari bir bakış açısından incelendiğinde ilginç ve çok çekici olduğunu dile getirdikten sonra "Bu Letna'da olmaz!" tavrı, destekçileri daha da hırslandırmışa benziyor.
Tarihi çevre olarak nitelendirilen kentsel mekanlarda, yenilikçi ve çağdaş tasarım örnekleri vermenin takılabileceği –bize çok tanıdık- muhafazakar ağlar ise, dünyanın "daha çok gelişmiş" (!) yerlerinde de güncellikle varlığını sürdürüyor. Her halükarda bugüne dek yalnızca Frank Gehry, Jean Nouvel ve Ricardo Bofill'in birer yapısına kucak açan Prag'dan bir "Londra cüretkarlığı" beklemek doğru gözükmüyor –en azından şimdilik...
İlişkili Haberler
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Bu İçeriğe Yorum Yazın