Mimarlar sık sık kendi evlerini tasarlıyor, kendi işverenleri oluyorlar. Ehrlich Architects kurucusu Steven Ehrlich de başka insanların evlerini tasarlamaya harcadığı sayısız saatten sonra Kaliforniya, Venice'de "700 Palms"ı tasarlamaya koyuluyor. Designmilk'ten Jaime Derringer'in sorularını yanıtlayan Ehrlich, bu deneyimi "hem bir nimet hem de lanet" olarak tanımlıyor. Çünkü mimarın kendi evi, onun ideallerinin sembolü olabildiği gibi, ileride yargılanacağı mimari bir işe de dönüşebilir!
foto: Grey Crawford
Evinizin mimarisine ve iç dekorasyonuna Venice kültüründen neleri dahil ettiniz?
Özgün bohem kültürünü takdir ettiğim Venice'te 1979'dan bu yana yaşıyorum. Evin organik olması ve araziye kök salması gerektiğini hissediyordum. Evim bu çevredeki en büyük evlerden biriydi, ona karşın arsayı tamamen kullanıp tüketmemek için sokak çizgisinde evin ölçeğini nasıl küçültebilirim diye büyük çaba harcadım.
Ayrıca zaman içerisinde doğal olarak yıpranan ve patinası değişen geri dönüştürülebilir malzemeler kullandım. Bunun Venice'in eklektik üslubuyla uyum içinde olduğunu düşünüyorum.
foto: Erhard Pfeiffer
foto: Grey Crawford
Tasarımınızda sürdürülebilir malzemeler ve beton kullanıyorsunuz. Bu tercihin nedenini öğrenebilir miyiz?
Taşıyıcı duvarlar için yaygın olarak beton bloklar kullandım. İmalatçı firmayla geliştirdiğmiz bu bloklar beyaz çimento, beyaz kum ve pomzanın özel bir karışımı. Çevreyle de uyum sağladığını düşündüğüm olağanüstü bir pürüzlü dokuya sahip. Ayrıca talaş ve plastiğin geri dönüştürülmesinden oluşan "Trex" adlı bir malzeme de kullandık ve bu malzeme için normalde zemin kaplamalarında kullanılan bir yağmur koruma sistemi (rainscreen) geliştirdik.
Evin diğer çevreci özellikleri neler?
Evde özel bir havalandırma sistemi yok, doğal havalandırma ve avlunun peyzajı sayesinde oluşturulan mikroklima etkisiyle evi soğutuyoruz. Sene içerisinde sadece altı ay kullandığımız ısıtma ise, döşemenin altındaki, gaz yakıtlı fırına bağlı sıcak su borularıyla sağlanıyor. Ayrıca çatıda fotovoltaik panellerle elektrik üretiyoruz.
Güney Kaliforniya özgün bir iklime sahip. Açık ve kapalı yaşam alanlarını nasıl maksimize ettiniz?
İç ve dış mekanları bir araya getirme fikri, Schindler ve Neutra gibi Kaliforniya Modernistleri'nin izini takip ettiğimiz öncelikli bir karardı. Evin ilk tasarımı, dıştaki ‘odalar'ın binalar tarafından tanımlandığı, duvarların da iç mekanlar kadar önemli olduğu bir anlayışla, pozitif/negatif mekan ilişkileri düşünülerek kurgulandı. Alanı çevreleyen duvarlar da yapı ile aynı malzemeden inşa edilerek, mimarinin peyzaja bir uzantısı olması sağlandı.
foto: Erhard Pfeiffer
foto: Erhard Pfeiffer
Kendi kendinizin müşterisi olmak nasıl bir histi?
Bu aslında hem bir nimet hem de lanet… İyi kısmı her şeyi hayal ettiğiniz şekilde tasarlayabilir ve bitirmeyi başarabilirsiniz. Kötü tarafı ise, bir kişinin kendi evi onun ideallerinin sembolü, bu nedenle de dikkatle incelenerek ileride yargılanacağı mimari bir iş oluyor. Bir diğer konu ise, tanımlayıcı bir sınırlama olan kısıtlı bütçe ile çalışmaktı.
Evinizin en sevdiğiniz özelliği nedir?
Çelik kablolara asılarak taşıtılan cam köprüyü seviyorum. Her gün bu köprüde yürüyerek üst kattaki yatak odama çıkmak benim için keyifli bir yolculuk oluyor. Bu köprü aynı zamanda teknolojiye olan inancımın da bir ifadesi: Daha ağır ve ilkel bir elemana bağlanmış olan teknik ve fütüristik bir şey...
foto: Erhard Pfeiffer
Ayrıca oturma odasının hemen yanındaki havuzu da seviyorum. Çocukların evden havuza atlayıp hemen içeri geri koşmalarını izlemek inanılmaz. "Get wet" beton zeminimiz de bunun için oldukça uygun.
foto: Grey Crawford
foto: Erhard Pfeiffer
Projenin zorluklarından ve sizin bunlara bulduğunuz çözümlerden de bahsedebilir misiniz?
Alanda üç tane büyük, 70 yaşında ağaç vardı (iki Halep çamı ve bir de Kanarya Adaları palmiyesi). Bu nedenle ev, her biri bu ağaçlardan birini içeren üç avlulu şekilde tasarlandı. İnşaat süreci boyunca ağaçların köklerini ve canlılığını korumak için çok dikkatli olmaya çalıştık. Mutlulukla söyleyebilirim ki hepsi son yıllarda giderek güzelleşti ve eve daha büyük bir anlam kattı. Kentsel bir vahada yaşama fikrini gerçek kıldılar diyebilirim.
foto: Erhard Pfeiffer
foto: Grey Crawford