Mimarlar Odası 44. Dönem Merkez Yönetim Kurulu Seçildi

mimarizm.com / 18 Nisan 2014

Mimarlar Odası 44. Dönem Merkez Yönetim Kurulu, 17 Nisan'daki ilk toplantısında görev dağılımını gerçekleştirdi. Genel başkanlık görevi, önceki iki dönemde olduğu gibi yine Eyüp Muhcu'ya verildi. 



TMMOB Mimarlar Odası 44. Dönem Olağan (Seçimli) Genel Kurulu, 30 Mart Yerel Seçimleri'nin sonrasında 11-12 Nisan 2014 tarihlerinde Ankara'da toplandı. Ülke gündeminin kente, mimarlığa, meslek örgütüne, meslektaşlara etkileri kapsamlı bir şekilde değerlendirildiği toplantıda çeşitli çözüm önerileri de getirildi.

İki gün süren toplantıda yapılan ortak değerlendirmelere bağlı olarak gündemde yer alan kapsamlı sorunların üye ve örgüt seferberliğine dayalı bir 'Dayanışma Süreci' ile aşılabileceği özellikle vurgulandı. Genel Kurul'da ayrıca, iktidarın Mimarlar Odası'na ve meslek alanına yönelik hukuka aykırı, anti-demokratik baskı ve müdahaleleri dile getirilerek, şu ifadelerde bulunuldu: 

'Rantçı ve otoriter' bir anlayışla düzenlenen KHK'ler ve yeni yönetmelikler aracılığıyla, Meslek odalarının 'kamusal ve özerk' kimliklerini yok sayan ve sistemli yürütülen 'işlevsizleştirme, yetkisizleştirme ve yok etme' politikaları, meslektaşların fikri ve mesleki haklarının gasp edilmesine karşı bu dönemde başta meslektaşlarımız olmak üzere birlikte Mimarlar Odası'nın tüm birimlerine önemli görevler düşmektedir."

Seçilen Merkez Yönetim Kurulu, 17 Nisan 2014 tarihinde yaptığı ilk toplantısında aldığı kararla görev paylaşımını şu şekilde gerçekleştirdi:

Genel Başkan: Eyüp MUHCU
Genel Başkan Yardımcısı: Ali EKİNCİ
Genel Sekreter: Özden Fikret OĞUZ
Genel Sayman: Sabri KONAK
Üye: Banu GÜRLEK
Üye: Oğuz DEVELİ
Üye: Burak Kaan YILMAZSOY

44. Dönem Genel Kurulu'nda alınan kararla hazırlanan sonuç bildirisi ise şöyle:

TMMOB MİMARLAR ODASI 44. DÖNEM GENEL KURULU SONUÇ BİLDİRİSİ

13 Nisan 2014

2011 Genel Seçimleri sonrası, yelkenini çılgın projelerle rant ve kara para ekseninde doldurmaya çalışan AKP, Gezi süreciyle doruğa çıkan muhalefeti sindirmek için anti-demokratik yöntemler uygulamış, giderek otoriterleşmiştir. Rüşvet ve yolsuzlukları açığa çıkaran 17 Aralık soruşturmasının ardından yerel seçimler, AKP'nin, "iktidar gücünü" sınadığı bir atmosferde yapılmıştır. Bu süreçte "kentsel dönüşüm" adı altında "rant politikaları"nı esas alan iktidar, kentlerimizi, tarihi, doğal ve kültürel mirasımızı tahrip etmekte, bunun yanı sıra doğrudan mesleğimizi ve meslek odamızı işlevsizleştirmeye yönelmektedir.

Genel seçime dönüşen yerel seçimlerde, iktidar araçlarının her türlü müdahalesine karşın, oy kaybına uğrasa da AKP'nin sayısal üstünlüğünü koruduğu görülmektedir. Muhalefet partilerinin belirgin kazanımlar elde edemediği seçimlerde; baskıcı yönetimlere karşı bir cephe birlikteliğinin sonuçlara yansıdığı dikkat çekmektedir. Bu sonuçlar 44.Dönemi kapsayan süreçte Cumhurbaşkanlığı ve 2015 Genel Seçimleri için farklı yönelimleri de açığa çıkartacaktır. Yerel seçim sonuçlarını başarı olarak değerlendiren iktidarın, demokratik değerlere, meslek ortamımıza ve örgütümüze yönelik baskısını artıracağı ve otoriterleşme eğilimini sürdüreceği anlaşılmaktadır. Hukuka ve anayasaya aykırı tüm bu uygulamalara karşı, Mimarlar Odası'nın tüm birimleri, başta TMMOB olmak üzere toplumsal muhalefetin bütünlüğünü sağlanmak zorunda olduğunun bilincindedir.

Mimarlar Odası olarak, "rantçı ve otoriter" bir anlayışla düzenlenen KHK'ler ve yeni yönetmelikler aracılığıyla, Meslek Odalarının "kamusal ve özerk" kimliklerini yok sayan ve sistemli yürütülen "işlevsizleştirme, yetkisizleştirme ve yok etme" politikalarını şiddetle kınıyoruz.

Bugün bütün mücadele alanları birbirinden ayrı düşünülemeyecek kadar ortaklaşmıştır. Ülke politikaları, kentsel politikalar ve mesleki politikalar örtüşmektedir. Mimarlık alanına ilişkin "hak" ve "örgütlenme" mücadelesi, demokrasiden, özgürlüklerden, insan haklarından ve barıştan bağımsız düşünülemez. Bir ülkede, özgürlük, demokrasi ve barış yoksa mimarlık alanında da özgürlük, demokrasi ve barış yoktur. Bir ülkede adalet yoksa mimarlık alanında da, telif haklarımızda da, kent mücadelesinde de, ihale süreçlerinde de adalet yoktur.

Sosyal devletin esas hizmet alanı olan eğitim ve sağlığın özelleştirildiği, adaletin iktidar ve çevresindekilerin çıkarlarına göre tasarlandığı bir hukuk devletinden söz edilemeyeceği açıktır. Herkes ücretsiz sağlık, anadilde eğitim ve eşit bir adalet sistemine erişme hakkına sahiptir. Bunu sağlamak için birlikte çağdaş gereksinmelere cevap olacak geniş bir muhalefet cephesini oluşturmak kaçınılmazdır.

Dünyamız, bölgemiz ve ülkemiz açısından derin kaygılar duymaktayız. Bölgemiz, sorunların kesiştiği merkez haline gelmiştir. Ülkemiz ise, küresel güçlerin çıkarları doğrultusunda hızla bu sorunların içerisine sürüklenmektedir. Tarihsel bir "kırılma" süreci içinde bulunduğumuz bu dönemde, toplumun "barış" umutlarını ve demokratik taleplerini esas almadan dayatılan uygulamalar, "otoriter" bir yönetimin pazarlanmasının aracı haline getirilmektedir. Ülkemizde ve bölgemizde yıllardır kaos, şiddet ortamı yaşanmakta, insan yaşamı hiçe sayılmaktadır. Bu aşamada yeni can kayıplarının olmaması için bütün kesimlerin barıştan yana tavır alması hayati öneme sahiptir. Bu nedenle barış girişimleri çok değerlidir. Bu kapsamda, Avrupa Birliği Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'nın tüm kapsamıyla koşulsuz olarak uygulanması sağlanmalıdır.

Ülkemiz yeryüzünün en köklü uygarlık birikimlerine sahiptir. Ancak günümüz kentleşme ve yapı üretim pratikleri mevcut uygarlık birikimlerine yakışmayan bir kimlik erozyonu içinde gelişmektedir. Yaşam alanlarındaki mimarlıktan yoksun biçimlenmelere, mekânsal yozlaşmalara, toplumsal ve kültürel erozyonlara karşı "kalıcı, sürdürülebilir, kimlikli ve çağdaş" bir çevrenin elde edilmesi esas hedef olmalıdır. Ülkemizin kendine özgü koşulları ve evrenselliği içinde nitelikli bir planlama - kentleşme ve konut politikasının oluşturulması gerektiğini vurgulamaktayız.

Sürdürdüğümüz "Örgüt içi Dayanışma" politikamızı, örgütlenme yapımızın daha güçlü hale getirilmesinin yanı sıra ranta dayalı politikalara karşı direncimizin artırılmasına yönlendirmemiz gerekmektedir.
Bu amaçla TMMOB Mimarlar Odası ve tüm duyarlı kesimler tarafından yürütülen hukuk mücadelesi sonucunda elde edilen kazanımların evrensel hukuk ilkeleri hiçe sayılarak uygulanmaması karşısında mücadelemize ulusal ve uluslararası ortamlarda devam edeceğiz.

Genel Kurulda yapılan ortak değerlendirmelere bağlı olarak güncel sorunların üye ve örgütsel seferberliğe dayalı bir "Dayanışma Süreci" ile aşılabileceği belirtilerek; Anayasal güvence altında olan yetki ve sorumluluklarımızın gereğini kararlı bir şekilde yerine getirmeye devam edeceğiz.

Bu doğrultuda, 44. Olağan Genel Kurul'a yönelik "dayanışma" sürecini daha da büyütmek üzere bir araya gelen delegeler ilkesel olarak;

60. yaşını kutlayacak Mimarlar Odası'nın örgütsel birikiminin geleceğe taşındığı ve yeni örgütlenme deneyimleriyle zenginleştirildiği,
Mimarlığı toplumla buluşturan kent mücadelesinin "kent dayanışmaları" aracılığıyla "kamu ve toplum yararı" ekseninde yaygınlaştırılması için yeni örgütlenme modellerinin geliştirildiği,
Ülkemizde yaşanan demokrasi, özgürlük ve barış mücadelesine bağlı bir mimarlık ve kent mücadelesinin uluslararası aksını örgütleyen bir çalışma tarzının benimsendiği,
Güncel gereklilikler bağlamında bilişim, medya ilişkileri ve araştırma alanlarında dönüştürücü çalışmaların yapıldığı,
Mimarlığın öz değerleri ve yaratıcı ufkunun örgütlenme zeminine taşındığı,
Mimarlık mesleğine yönelik saldırılara karşı mimarlar arası dayanışmanın güçlendirildiği,
Genel Merkezin, tüm farklılıklarımızı kapsayıcı, hızlı hareket eden ve hareketin sürekliliğini sağlayan bir koordinasyon yapısı olarak yer aldığı
Şubelerin Genel Merkez çalışmalarında daha etkin rol aldığı,
Örgüt içi dayanışmanın daha da geliştirilerek, daha işlevli hale getirilmesi adına yapısal düzenlemelerin yapıldığı bir dönemin sorumluluğunu koordine edecek bir çalışma sürdürmeyi amaçlamaktadır.
Mimarlar Odası Genel Kurulu, bu değerlendirmelerin ışığında olağanüstü koşullardan geçtiğimiz bu dönemde; başta meslektaşlarımız olmak üzere bütün duyarlı kesimleri savaşa ve anti-demokratik süreçlere karşı tavır almaya; meslek örgütlerimizin, üniversitelerimizin, yerel yönetimlerin "kamusal özerk" kimliklerini korumaya, doğa-kent-kültür yağmasına dur demeye çağırmaktadır.

Mimarlar Odası Toplum Hizmetinde!...


İlişkili Haberler
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :