Kalebodur'la Mimarlar Konuşuyor konferans serisinin özel konuğu olarak İstanbul'a gelen David Chipperfield, "Mimarlığın ve tasarımın, dünyayı değiştireceği bir dönemden, sisteme hizmet ettiği bir döneme geçtik" dedi.
Kalebodur'un 2013 yılından beri Kalebodur'la Mimarlar Konuşuyor başlığı altında düzenlediği konferanslar serisi, David Chipperfield'in 24 Şubat 2015 Salı günü İstanbul Kongre Merkezi'nde verdiği konferans ile devam etti. Çağdaş mimarlığın en önemli isimlerinden olan ve özellikle Berlin'deki Neues Müzesi'nin restorasyonundaki minimalist yaklaşımıyla tanınan David Chipperfield'ın konuşması ilgiyle takip edildi.
Yaklaşık 2 bin kişinin izlediği konferansın açılış konuşmasını yapan Prof. Dr. Celal Abdi Güzer, Chipperfield'i klasik İngiliz ekolünün çağdaş mimarları arasından sıyrılmayı başaran, belli bir stile takılmaksızın 40'tan fazla ülkede proje üreten, 100'ün üzerinde ödülün sahibi bir mimar olarak tanıttı. Güzer, Chipperfield'in uluslararası mimarlık kültürünün devamını sağlamaya yönelik olarak "Common Ground" (Ortak Zemin) temasıyla 2012 Venedik Mimarlık Bienali'nin küratörlüğünü yaptığını da hatırlattı.
İstanbul'da büyük bir izleyici kitlesi karşısında olmaktan duyduğu memnuniyeti dile getiren David Chipperfield, "Mimarlığın ve tasarımın dünyayı değiştireceği bir dönemden, sisteme hizmet ettiği bir döneme geçtik" diyerek, mimarlığın kentteki rolünün tekrar tanımlanması gerektiğini savundu. Kentlerdeki görünmez müşterilerin, yani o binaların kullanıcılarının asla unutulmaması gerektiğini vurguladı.
Yatırım şehrin gelişmesi için gerekli
Mimarlık-kent ilişkisi üzerinden çalışmalarını değerlendiren Chipperfield, ‘nasıl korumalı', ‘hangi bina korunmalı', ‘yatırım, gelişme nasıl olmalı' gibi çok önemli soruların cevaplanması gerektiğini söyledi. Şehirlerin birkaç güzel binadan ibaret olmadığını dile getiren Chipperfield, "Şehirlerimiz nasıl gözükmeli?" sorusuna yanıt ararken, konuşmasını, çeşitli şehirlerden fotoğraflar göstererek sürdürdü. Londra gibi planlanmış şehirlerden örnek veren mimar, aslında yatırımın tek başına bir problem olmadığını, aksine yatırımla şehirlerin geliştiğini ve böylelikle yeni evlerin, mekanların hatta meydanların yapıldığını ifade etti. Chipperfield, burada binaların kalitesinden değil, kentsel mekanın, meydanların kalitesinden söz edilmesinin önemli olduğunu vurguladı.
Kenti güzelleştiren, sosyoekonomik çeşitlilik
David Chipperfield, konuşmasında 14 yıldır çeşitli projeler ürettiği Berlin'i de anlattı. 2. Dünya Savaşı'nda harabeye dönüşen kentin, savaş sonrası ikiye bölünmesi, doğu ve batının farklı ele alınması, 1989'da birleşmesi ve sonrasında yeniden inşa edilmesi gibi ciddi süreçlerden geçen bir kentte yatırım-koruma ikileminin nasıl ele alındığını projeleri üzerinden anlattı. Anıtların zaten bir şekilde korunduğundan bahseden ünlü mimar; aslında ikinci ve üçüncü seviye mimarlığın, yerel mimarlığın korunması, kentin asıl karakterinin yaratıcısı olan bu fiziksel öğelerin sosyal yaşamla birlikte ele alınması gerekliliğini savundu. Kentte kaybedilenin tekrar kazanılamayacağını dile getiren Chipperfield, soylulaştırma projelerine karşı olduğunu, İstanbul örneğini vererek sosyoekonomik çeşitliliğin kenti güzel yapan faktörlerden biri olduğunu söyledi.
Eski bir yapıdan yeni bina yapmak
Berlin'de yaptığı tüm projelerini izleyicilerle paylaşan Chipperfield, 2011 Mies van der Rohe ödüllü Neues Museum projesini de ayrıntılı olarak anlattı. 2. Dünya Savaşı'nda bombalanan ve 50 sene harabe şeklinde kalan yapıyı 10 sene gibi bir sürede restore eden Chipperfield, bir kısmı artık yerinde olmayan tarihi bir binanın nasıl restore edileceğine dair verilen kararların ve teknik bilgilerin yanı sıra Berlinliler'in sürece nasıl dahil olduğundan da bahsetti.
Projeyle ilgili yapılan gösteriler, hazırlanan posterler ile halkın sürece dahil olmasının mimarlar açısından öneminden bahseden Chipperfield, böylelikle mimarların halka gerekçelerini sunabilecekleri bir ortamın yaratıldığını söyledi. "Eski bir yapıdan yeni bina yapmak" olarak nitelendirdiği projesinde, eski ile yeninin biraradalığını "özgün haliyle bırakma, yenileme ve yeniden yapma" başlıklarında 3 farklı tutumla sağladığını anlattı.
Kalebodur'la Mimarlar Konuşuyor...
Kalebodur'un düzenlediği 'Kalebodur'la Mimarlar Konuşuyor' üç başlık altında vücut buluyor; birincisi, her ay Prof. Dr. Celal Abdi Güzer'in moderatörlüğünde düzenlediği söyleşiler, ikincisi panel ve konferanslar serisi, üçüncüsü de öğrenci buluşmalarından oluşuyor.
Kalebodur'la Mimarlar Konuşuyor konferanslarını, Kalebodur'un YouTube sayfasından takip edilebilirsiniz.