On altıncı yılına giren İzocam Öğrenci Yarışması, 2016 itibariyle iki aşamalı olarak düzenlenmeye başladı. Yarışma sürecindeki değişimi değerlendiren jüri üyeleri, öğrencilerin kalem kağıda sarılıp çizim yapmasından ziyade, konu üzerinde bir düşünce disiplini oluşturabilmenin önemine dikkat çekiyor.
Isover, İzocam ve Brest Belediyesi işbirliğiyle düzenlenen “Sosyal ve İklimsel Bağlamda Sürdürülebilir ve Çoğaltılabilir Yerleşim” temalı yarışmanın ilk aşamasında, öğrencilerden sürdürülebilir kent yaşamını içeren bir senaryo geliştirmeleri bekleniyor...
İzocam Öğrenci Yarışması'nda iki aşamalı bir yapıya gidildiğini görüyoruz. Bu değişikliğin nedenini açıklayabilir misiniz? Yarışmacıları bu sene nasıl bir süreç bekliyor?
Hakan Demirel (Suyabatmaz-Demirel Mimarlık): Temel amaç, ilk aşama için iş yükünün azaltılması ve fikrin zenginleşmesi ve özgürleşebilmesini sağlamak. Öğrencilerin ilk aşama sonrasında jüriden alacakları geri dönüşler, ortaya koydukları fikri detaylandırmalarına yardımcı olacak.
Ali Erkan Şahmalı (Günarda Enerji): “Sosyal ve iklimsel bağlamda sürdürülebilir ve çoğaltılabilir yerleşim” teması için düşünce boyutundan madde boyutuna kadar her türlü düşüncenin açıkça ifade edilmesi istenmiştir. Ancak yarışma bir mimari ürünle sonlanacağı için ve jürinin fikirlere de önem verdiğini göstermek amacıyla iki aşama düşünülmüştür. Fikirden fiziksel olguya geçiş için yapılacak çalışma bu nedenle iki aşamada değerlendirilecektir. Kısacası hemen kalem kağıda sarılıp çizim yapmaktan ziyade konuyu iyi anlayıp bu konu üzerinde bir düşünce disiplini oluşturabilmenin önemini de vurgulayarak katılımcıların zengin ürünler üretmesine olanak sağlanmıştır. Tasarım bağlamında, başlangıçta başarılı bile olsa, fiziksel olguya dönüşemeyen fikir ve düşünceler ikinci aşamada başarısız olabilir.
İklim değişikliğinin dünya gündeminde birinci sırada olduğu şu günlerde yarışmanın iklimsel bağlamda sürdürülebilirliğe vurgu yapması konuya ne gibi katkılarda bulunmayı hedefliyor?
Hakan Demirel: Konuya bu yarışma bağlamında bir katkı sağlar mı bilemiyorum ancak konuyu ileride elinde tutacak meslek insanlarının bugünden mesele ile karşılaşması ve bu anlamda düşünmeye başlaması yeterli bir katkıdır diye düşünüyorum.
Ali Erkan Şahmalı: Bir taraftan doğal olarak iklim değişiklikleri, diğer taraftan insanoğlunun emisyonlar sonucu bu değişikliği körüklüyor olması, geleceğimizi her anlamda tehdit etmetedir. Bu çerçevede yapı endüstrisinin (yapı malzemelerinin üretiminden yapıların kullanım süresi boyunca salımlarına kadar) bu iklimsel değişiklik üzerindeki etkisi tartışılmaz. Meslek insanları olarak bunun bilincinde tasarım yapmak yarışmanın ana amaçlarından birisi olup, her yarışma projesinde bu konu öncelikli olarak vurgulanmaktadır.
Durmuş Dilekçi (Dilekçi Mimarlık): Mimarlık eğitici ve bağlamsal bir öğretidir. Bulunduğu yer ve şehir için önemli bir rolü vardır. Kültürel bir uygulamadır ve sonuç olarak da kültürün bir parçası olur. Kültürel ve sosyal bir bağlayıcı olarak sanattan beslendiği gibi sanat dışındaki, evrensel fikir ve sosyal sorumluluk endişeleri de olmalıdır ve bu konularda kendi tavrını geliştirebilmelidir. Özellikle de günümüzün en önemli ekonomik beslenme kaynağı olarak... Mimarinin kentle ve toplumla kurduğu bu soyut öğretici dil, insanların kendi iç dünyalarını doğrudan etkilemekte ve kişisel farkındalığına da yön vermektedir.
“Sosyal ve İklimsel Bağlamda Sürdürülebilir ve Çoğaltılabilir Yerleşim” temasını değerlendirir misiniz?
Hakan Demirel: Üretilen projelerin sürdürülebilirliği ve çoğaltılabilirliği yerine, fikrin tekrarı ve sürekliliğini önemli bulmaktayım, aksi halde prototip halinde tüm bileşenleri ile iyi tasarlanmış bir şeyi tekrarlamak ve çoğaltmak mimari bir yaklaşım olmaktan öte, fikrin de zarar görmesine neden olacak temel bir hata olacaktır.
Ali Erkan Şahmalı: Proje bağlamında ülke ve şehrin bir önemi yoktur. Herhangi bir başka ülke ve şehir seçilebilirdi. Tasarımcıdan beklenen sürdürülebilir ve çoğaltılabilir bir yerleşim yerinin tasarlanmasıdır. Bunu kısıtlayan iki ana başlık sosyal ve iklimsel bağlamlardır. Sosyal yaşam çevresi yani yaşam kültürü için bir ülke, coğrafi koşullar yani iklimsel veriler için ise bir şehir seçilmiştir. Ülke sosyal bağlam için bir ölçüttür, şehir ise coğrafi koşullara veri sağlamak için bir bölgedir. Dolayısı ile sosyal yaşam kültürü araştırılmadan tasarımın sadece iklimsel bağlamda yapılması düşünülemezdi.
Durmuş Dilekçi: Sürdürülebilirlik kavramı sadece iklim, yer gibi kriterlerden oluşmamalıdır. Kendi ihtiyaçlarını minimum hareket alanı içinde çözecek tedbiri almak, tüketeceğin kadar üretmek, çevrenle ilişki kurmak, etileşmek, çevreni eğiterek geliştirmek... Sosyal olgular üzerine şekillenen farklı katmanları olmalıdır. O sosyal aralığı üretken, paylaşımcı bir hale getirmek amacını güden... Farklı sosyal katmanlar için evrensel modern bir yaşam modeli sunan fikirleri barındırmalıdır.
Son başvuru tarihi 7 Mart 2016 olan yarışma hakkında ayrıntılı bilgi için tıklayınız.
İzocam ile 2016 yarışmasına dair yapılan söyleşi için tıklayınız.