Bugün 8 Nisan Dünya Roman Günü... Sulukuleliler, kendileri için ve kendilerini kutladıkları bugünde, belki de ilk kez, derin bir acıyı hatırlatan, her anlamda yaralarını deşen bir anlam buldular. Ve bu güne özel bir basın açıklaması yaptılar:
"Bugün 8 Nisan Dünya Roman Günü, ve biz Sulukuleliler bu günü kutlamak yerine, matemle karşılıyoruz...
"Bin yılı aşkın bir tarihi olan mahallemiz, artık bir hayalet bölge haline geldi... Her yerde yıkılmış evler, komşusuna, akrabasına sığınmış evsizler, ortada, sokakta kalmış öksüz ve yetimler, gördüğünüz yetersiz sağlık koşulları ve iki yıldır süren korkular, baskılar nedeniyle ruhen ve bedenen çökmüş insanlar var artık...
"Çocuklarımız dönüşlerinde evlerini bulamayacağı korkusuyla okullarına gitmez oldu, hasta sayımız gün geçtikçe artıyor...
Yıllardır boğuştuğumuz işsizliğin üzerine bir de yuvasızlık eklendi artık... Çoğumuz yarı aç, yarı tok yatıp, sabah dozer sesleriyle uyanıyoruz...
"Niye? Burada savas mı var? Dogal afet mi geçti üzerimizden?
Hayır!!!
Kentsel dönüşüm vurdu bizi...
"İstanbul'un en eskileri olan bizler, birilerince , kendi yurdumuz, köyümüz olan bu mahalleye uygun görülmedik... Sultanlar bizi bağırlarına bastılar... Şimdilerde ise bize "ucube" diyenler var...
"Bizi doğdugumuz toprakların dışına atmak istiyorlar...
Oysa biz, önceki yönetimlerin açtığı yaraların sarılmasını, mahkum edildiğimiz işsizliğin, yoksulluğun giderilmesini ve mahallemizin eski zengin ve şenlikli haline döndürülmesini talep ediyoruz...
"Bu mahalle bizim!
Çoğumuzun elinde Osmanlı'dan kalma tapular var veya vardı... Başka hangi mahallede böyle tarihi bir mülkiyet durumu var???
"Bu tapular, korkutularak, köşeye sıkıştırılarak, çaresiz bırakılarak ellerimizden alındı ve alınmaya devam ediliyor. Biz buraya 10 yıl once, 20 yıl, 30 yıl önce gelmedik...
Biz yüzyıllardır buradayız...
Bu mahalle bizim yurdumuz, toprağımız, koyumuz... Ve bizimle birlikte kalkınıp, bizimle birlikte gelişmeli... Bizimle birlikte yaşayıp, bizimle birlikte zenginleştirilmeli...
"Yenileme, dönüşüm... Adı her neyse, ne yapılacaksa bizim için, buranın gerçek sahipleri olan biz Sulukuleliler icin yapılmalı...
"Rant kokusu alan yeni yatırımcılar için değil. Bu evleri ellerimizden nasıl aldıklari aşikar olan şaibeli yeni sahipler için değil...
"Biz Sulukuleliler için insanca yasanılır bir yer haline getirilmeli bu mahalle...
"Sulukule artık bir "ucube" gibi görünüyorsa size, bu bizim suçumuz, bizim seçimimiz değil...
"Bizi bu hale getiren geçmiş yönetimler utansın...
Ve bizi yine dışlamak isteyen şimdiki yöneticilerimiz uyansın...
"Yöneticilerimizden tek duymak istediğimiz bu:
Sulukule, Sulukuleliler icin yenilenmelidir...
"Yıkımlara, bize hiç bir barınma yolu gösterilmediği için, sokaklara gönderildiğimiz için karşı çıkıyoruz...
"İnşaatlar süresince bize geçici konutlar gösterilsin, sokaklarda kalmasın, yaşlılarımız, hastalarımız, kadınlarımız ve en önemlisi geleceğin güvencesi çocuklarımız...
"Mahallemizin düzenlenmesi, iyileştirilmesi bittiğinde ise biz tekrar buraya, yurdumuza dönelim.
Bu yoksulluk koşullarinda borçlandırılacaksak eğer, bu mahallede daha iyi şartlarda yaşamak için borçlandırılalım..
Ve bunu seve seve calışarak ödeyelim...
Bizim için iş, meslek, sosyal ve ekonomik kalkınma projeleri sayesinde, turizm sayesinde yeniden kendimize gelelim ve bu topraklara hizmet etmeye devam edelim...
"Bizim maketlerimiz, sahte heykellerimiz değil, biz kendimiz turistleri buraya çekelim.
Gelenek ve göreneklerimizi tanıtalım ...
Canlı müze isteniyorsa eğer, işte biz canli müzeyiz...
Toprağımızın altından tarih fışkırıyor...
Etrafımız, tarihle çevrili...
Hafızamız, yüzlerce yıllık tarihle dolu...
Yeni gelecek olan rantçılardan hangisi bu görevi yerine getirebilir?
Onlar tarihimizi nereden bilebilir?
"Dünyadaki bu biricik Sulukule örneğini hep birlikte yaşatalım...
Keyfini hep birlikte sürelim...
"İşte budur bütün istediğimiz...
"Bizi, taa Avrupa'dan, Amerika'dan duyanlar, ziyaret edenler oldu... Ama kendi belediyemizden gelip bir çayımızı içen, halimizi soran olmadı...
Ankara'da kendi yöneticilerimiz, duymak bir yana, bizi "ucube" sandı...
Sesimizi bir kendi vatanımızda duyuramadık...
"Ve şimdi, Dünya Roman gününü sevinçle kutlamamız gereken bugünde diyoruz ki, bugüne kadar bize hep matem yaşattınız her gün...
Sesimizi duyun artık ...
Bunun için gökyüzüne yolluyoruz mesajlarımızı şimdi...
Belki bu yolla dileklerimiz Ankara semalarına ulaşır sonunda,
Dünya duydu sesimizi,
sayın yöneticilerimiz, lütfen siz de artık kulak verin..."