Tasarımın Duygusal Bir Karşılığı da Olmalı

mimarizm.com / Mesut TUFAN / 20 Aralık 2012

Mobilyada ürün ve hizmet kalitesini en üst seviyeye taşıyacak kriterleri oluşturmak ve uygulamak vizyonunu ilke edinmiş 40 yıllık bir pratik olan Tuna Ofis Mobilyaları, '21.Yüzyılın Üslubu: İşlevsellik, Yenilik, Estetik' temasıyla düzenlediği gecede, geleceğin tasarım vizyonuna dair ipuçları verdi.



The Seed'de gerçekleştirilen ve mimarlar, endüstriyel tasarımcılar tarafından yoğun ilgi gören konferansta, Tuna Ofis Mobilyaları'nın yeni tasarımları da katılımcıların ilgisine sunuldu. Konferansın açılış konuşmasını yapan Tuna Ofis Mobilyaları Başkan Yardımcısı Nuri Tuna, geceyle hem mimarlık mesleğinde farklı bakış açılarını, hem de 40 yıllık deneyimlerinin şekillendirdiği tasarımlarını katılımcılarla paylaşmayı hedeflediklerini söyledi.

İşlevsellik ve kalitenin tutkuya, tutkunun tasarıma yansıması

Konferansın ilk konuşmacısı olan ve geceye katılmak için Moğolistan'ın başkenti Ulanbatur'dan gelen mimar Daniel Kündig , 'Mimaride İşlevsellik ve Kalitenin Tutkuya, Tutkunun Tasarıma Yansıması' başlıklı bir sunum gerçekleştirdi.

"Mimarlık, bizim mesleğimiz ve tutkumuz. Mimarlar olarak rolümüz, tanımları yeniden yapmak ve oluşmuş kurallara temkinli yaklaşmak" diyen Kündig, İsviçre, Moğolistan ve Singapur'da gerçekleştirdikleri bazı projeler üzerinden disiplinler arası çalışma ve doğaya saygılı sürdürülebilir yapılar tasarlama yaklaşımlarının işlerine nasıl yansıdığını aktardı.

Makul olanın ne olduğu, limitlerin nasıl oluştuğu, bugünün mimarlığının yüzleşmek zorunda olduğu sorunları irdeleyen Kündig, çözümlere disiplinler arası çalışmayı öne çıkararak ulaşmaya çalıştıklarını ifade etti. Kündig, hızla doğal kaynakları tüketmeye devam ettiğimizi anımsatarak, aslında mimarların da bir şekilde tüketim dağları inşaa ettiklerini; büyük buhranlar yaşamadıkça da bu gibi problemler üzerine düşünülmediğini, oysa ki sürdürülebilirlik konusunda daha hassas olunması gerektiğini sözlerine ekledi.

Türkiye'de karşılaştığı binalarda, mimarların sadece cepheyi tasarlamış gibi göründüğünü, ancak bütünün önemli olduğunu kaydeden Kündig, mimarın yaptığı işin sadece ekonomik bir faaliyet olmadığını, duygusal bir karşılığı da olması gerektiğini anlattı.


Girsberger'de tasarım

Gecenin ikinci konuşmacısı ise Tuna Ofis Mobilyaları'nın 1992 yılından bu yana çözüm ortağı olan Girsberger'den endüstriyel tasarımcı Mathias Seiler'di.

Girsberger'in tasarım felsefesi ve süreçlerine dair ipuçları veren Seiler, bir sandalye tasarımının başlangıcında ihtiyacınız olan tek şeyin iyi bir fikir olduğunu söyledi. Bu noktada tasarlama eylemini zihinsel bir iş olarak tanımlayan Seiler, 1800'lü yılların sonundan başlayarak tasarım dünyasını şekillendirmiş bazı örnekler üzerinden 'fikrin' önemini ele aldı. Seiler, Burkhard Vogtherr tasarımı Diagon üzerinden de Girsberger'de bir fikrin nasıl ortaya çıktığını, prototipleştirildiğini ve üretim aşamasına getirildiğini, pazarlama stratejisinin nasıl oluşturulduğunu anlattı.

Duygulardan ilham alan tasarım E-motion

Seiler'den sonra söz alan Tuna Ofis Mobilyaları Ar-ge ve Tasarım Bölüm Başkanı Ozan Sinan Tığlıoğlu da 'duygulardan ilham alan tasarım' mottosuyla pazara sunulan E-motion konseptinden bahsetti.

Ofis planlamacılar için 'eş yapılandırma' gibi yepyeni bir yaklaşım oluşturma iddiasını taşıyan sistem için eğlenceden ilham aldıklarını belirten Tığlıoğlu, renkleri fazlasıyla kullandıklarını ve enerji yayan ortamlar yaratmayı hedeflediklerini söyledi. Tığlıoğlu, sistem içinde herşeyin hareketli olarak kurgulandığını ve bunun da farklı kombinasyonlar ve çeşitlilik anlamına geldiğini sözlerine ekledi.

Gece, konferans sonrasında gerçekleştirilen kokteyl ile sona erdi.


İlişkili Haberler
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :