Yapı Sektörünün Yeni Nesil Uzman Aktörlerinin %50'si "İnşaat"tan, %25'i Mimarlıktan Gelecek

E. Seda KAYIM / 23 Mart 2010
Yapı-Endüstri Merkezi (YEM) Bilgi Bankası tarafından gerçekleştirilen bir araştırma, Türk yapı sektöründe görev alan farklı meslek gruplarının yurtiçi eğitim süreçlerine dair ilginç veriler ortaya koyuyor. Mimarlık, içmimarlık, peyzaj mimarlığı, şehir bölge planlama, endüstri ürünleri tasarımı ve inşaat mühendisliği dallarında lisans ve yüksek lisans eğitiminin gördüğü rağbeti karşılaştırmalı olarak değerlendirmemize olanak veren bu araştırmanın sonuçları, aynı zamanda hangi aktörlerin devlet ve vakıf üniversitesi yoğunluklu olarak yetiştirildiğini gözler önüne seriyor.

YEM Bilgi Bankası'nın araştırmasına göre Türkiye ve KKTC'de çeşitli mimarlık fakültelerinin lisans ve yüksek lisans programlarında, toplamda yaklaşık 3500 öğrenci eğitim alıyor. Söz konusu üniversiteler arasında yapılacak bir karşılaştırma ise, devlet, vakıf ve KKTC'de konuşlanan fakülteler arasında kontenjan bağlamında homojen addedilebilecek bir dağılım ortaya koyuyor.



Türkiye'de toplamda 32 devlet üniversitesinin bünyesinde mimarlık fakültesi bulunuyor; ancak bunların yalnızca 25'i bugün faaliyet gösteriyor. Söz konusu 25 üniversitenin yaklaşık 1700 lisans ve 450 yüksek lisans öğrencisi kontenjanına karşılık, 13 vakıf üniversitesinde toplam yaklaşık 1000 kişilik mimarlık lisans kontenjanı ve yaklaşık 250 mimarlık yüksek lisans kontenjanı bulunuyor. KKTC üniversitelerinde ise yaklaşık her sene 550 kişilik bir yeni girişli mimarlık lisans öğrencisi güruhu ile karşılaşıyoruz.

Bu tablo, ilgili meslek grubu mimarlıktan iç mimarlığa kaydığında ise ilginç bir tablo ortaya koyuyor. Türkiye'de lisans düzeyinde içmimarlık eğitimi veren on devlet üniversitesi ve 14 vakıf üniversitesi bulunuyor. Ortaya çıkan bu sayısal fark, yapı sektörünün diğer tüm eğitim kollarında devlet üniversitelerinden yana olsa da, söz konusu içmimarlık eğitimi olduğunda, vakıf üniversiteleri ilgili meslek adamlarını yetiştirme konusunda egemen kurumlar gibi gözüküyor.

Devlet ve vakıf üniversitelerinin iç mimarlık bölümleri lisans kontenjanları, yukarıdaki tespiti doğrular ve hatta vurgular nitelik taşıyor. Bahsi geçen on devlet üniversitesinin içmimarlık bölümleri, toplamda yaklaşık 300 kişilik kontenjana sahipken, 14 özel üniversitede toplam olarak yaklaşık 1000 kişi her sene iç mimarlık eğitimi almaya başlıyor. Hatta içmimarlık bölümü bulunan toplam dört KKTC üniversitesinin kontenjanları da, Türkiye'deki devlet üniversiteleri ile neredeyse aynı sayıda öğrenciyi kapsıyor. KKTC'de 250 kişilik içmimarlık lisans kontenjanı bulunuyor.

Sonuç olarak Türk devlet üniversitelerine bölüm başına yıllık 30 genç içmimar adayı düşerken bu sayı, KKTC'deki üniversiteler ve Türkiye'deki vakıf üniversitelerinde 70'e çıkıyor. KKTC'de içmimarlık eğitimi verilen üniversitelerin tamamının özel olduğu gerçeği bir kez daha hatırlatıldığında, Türkiye'de içmimarlığı kendine meslek edinmek isteyen gençlerin özel üniversitelere rağbet gösterdiği söylenebilir. Öyle gözüküyor ki, Türkiye'de iç mimarları vakıf üniversiteleri yetiştiriyor.



Söz konusu dağılımın peyzaj mimarlığı eğitimi açısından nasıl göründüğüne bakılacak olursa, yukarıda detaylandırılan içmimarlık eğitiminin tam tersine bir tablo ortaya koyduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. YEM Bilgi Bankası'nın araştırmasına göre Türkiye'de 22 devlet üniversitesinin peyzaj mimarlığı bölümü mevcut. Ancak bu 22 okuldan yalnızca 14'ü faaliyete geçmiş bulunuyor; bu da –sadece devlet üniversiteleri bazında bile- tüm bölümlerin yalnızca üçte birinde öğrenci alımı olduğu anlamına geliyor. Öte yandan Türkiye ve KKTC'de açılan toplamda 30 içmimarlık bölümünün bugün yalnızca ikisi –Dumlupınar ve Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi'ndeki ilgili bölümler- faaliyete geçmemiş gözüküyor. Bu rakam, mimarlık bölümü için ise yalnızca 51'e 8 olarak karşımıza çıkıyor.

Öte yandan içmimarlık bölüm kontenjanlarından okunabilen "vakıf üniversitesi rağbeti veya eğilimi", peyzaj mimarlığı eğitiminde tam tersine bir seyir izliyor. Çünkü 14 devlet üniversitesine bağlı peyzaj mimarlığı bölümüne karşın, yalnızca bir özel üniversitede –Yeditepe Üniversitesi'nde- peyzaj mimarlığı eğitimi veriliyor. Bununla birlikte KKTC'de de üç üniversitede peyzaj mimarlığı bölümü açılmış bulunuyor. Türkiye'deki içmimarların %65'e yakını vakıf üniversitelerinde yetiştiriliyorsa, peyzaj mimarlarının da %70'i devlet üniversitelerinden yetişiyor.

Peyzaj mimarlığına benzer bir dağılımın şehir plancılar için de geçerli olduğu dile getirilebilir: Türkiye'de 19 devlet üniversitesinde şehir planlama bölümü açılmış olmakla birlikte, bu okulların yine yalnızca üçte birinde, yani 13'ünde öğrenci alımı gerçekleşiyor. Devlet üniversitelerine karşılık Türkiye'de sadece iki vakıf üniversitesinde şehir planlama eğitimi almak mümkün gözüküyor; KKTC'te ise bünyesinde bu bölümü barındıran üniversite ile karşılaşılmıyor. Ancak belki daha da ilginci, belirtilen iki vakıf üniversitesinde –Bahçeşehir ve İstanbul Kültür Üniversitelerinde- şehir planlamanın lisans değil ancak yüksek lisans düzeyinde veriliyor olması. Dolayısıyla Türkiye'nin tüm şehir plancıları, her sene toplamda yaklaşık 600 kişilik bir lisans kontenjanı ile, devlet üniversitelerinden yetişiyor.



Yapı sektörü içerisinde farklı pozisyon ve görevler alan mesleki aktörler arasında halen en az okul seçeneği olanlar, endüstri ürünleri tasarımcıları gibi gözüküyor. Türkiye'de belki 11 devlet üniversitesinin bir "Endüstri Ürünleri Tasarımı Bölümü" bulunuyor; ancak bunların 2010 itibariyle yalnızca altısı faaliyet gösteriyor. Vakıf üniversitelerinde –aynen içmimarlıkta olduğu gibi- endüstriyel tasarım eğitimi almak daha olası… Türkiye'deki dokuz özel üniversitede endüstri ürünleri tasarımı bölümü bulunuyor ve hepsinde de öğrenci alımı gerçekleşiyor.

KKTC'te endüstriyel tasarım eğitimi veren tek kurum olan Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi de sayılacak olursa, Türk endüstri ürünleri tasarımcılarını da vakıf üniversiteleri yetiştiriyor denilebilir. Nitekim yıllık olarak açılan yaklaşık 500 kişilik kontenjanın 350'sini özel üniversiteler karşılıyor. Bu da –tüm endüstri ürünleri tasarımı bölümlerinin üçte ikisine tekabül eder şekilde- tüm endüstriyel tasarımcıların %70'si vakıf üniversitesi menşeli olarak piyasaya atılıyor demek oluyor.

Yukarıda detaylandırılan ve çeşitli yapı sektörü odaklı meslek alanlarının eğitim olanakları ve potansiyelleri üzerine sıralanan bilgilere karşılık inşaat mühendisliği, çok daha farklı bir tablo ortaya koyuyor. Her şeyden önce yapı sektörünün egemen meslek alanı olarak her sene çok daha fazla sayıda mezun veren ve doğru orantılı olarak daha fazla sayıda üniversitede bulunan inşaat mühendisliği bölümü, Türkiye'de 56, KKTC'de ise dört üniversitede mevcut. YEM Bilgi Bankası'nın dökümüne göre 2010 itibariyle 49 devlet üniversitesinde mevcut olan inşaat mühendisliği bölümü, bu okullardan yalnızca 38'inde faaliyet göstermekte. Buna karşılık inşaat mühendisliği eğitimi verilen vakıf üniversitesi sayısı, öğretime açılmamış olan ikisi hariç, sadece beş.

Buradan hareketle Türkiye'de devlet üniversiteleri haricinde inşaat mühendisliği alanına pek de öğrenci yetiştirilmediğini söylemek yanlış olmayacaktır. Nitekim Türkiye'deki 38 devlet üniversitesinin yaklaşık 4800 kişilik bir kontenjanı bulunurken, özel üniversiteler her sene yaklaşık 450, KKTC üniversiteleri ise 400 inşaat mühendisliği öğrencisi alıyorlar. Dolayısıyla inşaat mühendisliğinde, içmimarlık ve endüstri ürünleri tasarımı bölümlerinde rastladıklarımızın tersine, çoğunlukla devlet üniversitelerinden gelen yeni meslek adamları ile karşı karşıya kalıyoruz. Bu alan, halen bir anlamda devlet üniversitelerinin tekelinde ve vakıf üniversitelerinin ilgi ve yatırım alanlarından çok uzakta…

Yukarıda rakamları ile paylaşılan YEM Bilgi Bankası araştırmasının bir özeti ise bize elbette, sadece yapı sektörünün farklı mesleki uzmanlık alanları için yetiştirilen öğrencilerin hangi üniversitelerden geldiklerine dair ipucu vermekle kalmıyor, aynı zamanda –özellikle de önümüzdeki nesil için- hangi meslekten aktörlerin sektörün çoğunluğunu oluşturduğunu anlamamıza olanak tanıyor.

Kabaca bir hesap ile bugün, ileride yapı sektörüne eklemlenecek olan öğrencilerin büyük bir kısmının inşaat mühendisliğinden geleceğini söylemek mümkün gözüküyor. Araştırmanın sonuçlarına göre ilgili bölümlerin toplam tahmini öğrenci sayısının yaklaşık %50'si, inşaat mühendisliğinden geliyor. Bu oran mimarlıkta %25, içmimarlıkta ise yaklaşık %10 şeklinde karşımıza çıkıyor. Dolayısıyla yapı ve ilgili üretim alanlarından yetişen uzmanların %85'i, bu üç meslek alanından geliyor. Dışarıda kalan peyzaj mimarlığı, şehir planlama ve endüstri ürünleri tasarımı ise yaklaşık oranlar ile pastanın geriye kalan %15'lik dilimini paylaşıyorlar.

Bu sonuçlar bize bir şekilde, Türkiye'de mimarlık üretiminin tekil yapı ölçeğinden kentsel ölçeğe taşındığında yetkin bir şekilde işleyemediğini hatırlatıyor. Ancak öyle gözüküyor ki halen kentsel ölçek ve yakın çevre ölçeğini, hem tasarım kültürü hem de üretim verimliliği üzerinden "gerçekleştirebilecek" ve yaygınlaştırabilecek olan uzmanlık alanlarına –şehir planlama ve peyzaj mimarlığına- yeterince rağbet gösterilmiyor.
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :