YEM Açılış Haftası Etkinlikleri Bienaldeydi

mimarizm.com / 04 Ekim 2007

Yapı-Endüstri Merkezi'nin (YEM) her yıl İstanbul'da mimarlık fakültelerine yeni kaydolan mimar adaylarına yönelik düzenlediği 'açılış haftası' etkinlikleri, bu yıl da İstanbul Bienali kapsamında gerçekleştirildi. Öğrenciler, bu yıl kente ve mimarlığa odaklanan İstanbul Bienali'ni rehberler eşliğinde gezdiler. Etkinliğin ilk gününün (02.10.2007) konukları,  Maltepe ve  Yıldız Teknik Üniversitelerinin birinci sınıf öğrencileriydi. İstanbul Kültür ve Okan Üniversiteleri'ne ayrılan ikinci günün ardından, üçüncü günün konukları ise Bahçeşehir, Kadir Has ve Yeditepe Üniversiteleri öğrencileri oldu.

Öğrencilerin ilk durağı, Bienal'in Anadolu yakasındaki ayağı Kadıköy Halk Eğitim Merkezi'ydi. Cumhuriyet döneminde geçekleştirilen toplumsal eğitim ve kültür projesinin bir parçası olarak açılan halkevlerinin hala aktif şekilde hizmet veren temsilcilerinden Kadıköy Halk Eğitim Merkezi'nde gerçekleştirilen tanışma toplantısında, mimarlık fakültesine yeni adım atmış öğrenciler kafalarındaki sorulara yanıtlar aradılar. Türkiye'nin çeşitli yerlerinden gelmiş geleceğin mimarlarının bazıları eğitim sisteminin aksaklıkları yüzünden, bazıları sadece iyi resim yapabildikleri için, bazılarıysa küçüklükten beri hayalini kurdukları binaları hayata geçirebilmek için girmişlerdi Mimarlık Fakültesi'ne.

Ancak okulun açılmasının üstünden henüz çok kısa bir süre geçmesine rağmen "mimarlık sanat mıdır?", "mimarlık insanlara yardım etmenin bir yolu mudur?" "yapacaklarımın dünyaya ve kendime ne katkısı olacak?" gibi sorularla boğuşmaya başlamışlardı bile.

Kadıköy Halk Eğitim Merkezi'nde, "Masum Bir Eylem" başlığıyla bir dizi etkinlik gerçekleştirecek StüdyoKAHEM üyelerinden Mert Eyiler, Pelin Tan ve Boğaçhan Dündaralp; mimarlık öğrencilerinin sorularını yanıtladı. Öğrencilere mimarlığın sadece bina yapmaktan ibaret olmadığını, ülkenin ve toplumun düşünen, üreten, yazan mimarlara da ihtiyacı olduğunu aktaran StüdyoKAHEM üyeleri, geleceğin mimarlarına bu perspektiften bakarak sorgulayıcı ve yaratıcı olmalarını tavsiye etti.

StüdyoKAHEM'in ardından Bienal'in en kapsamlı mekanı olan Karaköy 3. Antrepo'ya geçildi. Antrepo; "Küresel Savaş Çağında İyimserlik" teması çerçevesinde düzenlenen 10. Uluslararası İstanbul Bienali kapsamında; modernliğin karmaşık ve çeşitli biçimlerini; kent, toplum, ortak dünya mirası, kültürel hafıza ve küreselleşmenin etkileri gibi konular üzerinde yoğunlaşılan mekanı olarak seçilmişti. Coğrafi açıdan, sadece İstanbul'un değil dünyanın da en önemli ve hareketli ticaret noktalarından biri olan İstanbul limanının parçası olan Antrepo'da öğrenciler, dünyanın farklı ülkelerinden sanatçıların işlerini artık içinde oldukları mimarlık ve kentsel dönüşüm perspektifleriyle değerlendirdi. Öğrenciler mimari tasarım dersleri için eskiz defterlerine anlık izlenimlerini aktardı, İstanbul'un kaotik yapısı örnek alarak düzenlenen mekanda kendilerini etkileyen işler hakkında aralarında fikir alışverişinde bulundu. Irak müzesinden çalınan tarihi eserlerin replikalarının yer aldığı sergiyi ya da aslında aynanın karşısında görülenlere değil de arkasındaki görüntülerle de ilgilenmek gerektiğini düşündüren aynalı labirenti gezerek gelecekteki çalışmaları için ilham aldı.

Gezinin üçüncü durağı kent merkezinde yer alan alışveriş merkezlerinin '60'lı yıllarda yapılan erken dönem örneklerinden olan İstanbul Manifaturacılar ve Kumaşçılar Çarşısı'ydı (İMÇ). Doğan Tekeli ve Sami Sisa'nın tasarladığı ve Türk modernist mimarisinin çarpıcı örneklerinden biri olan İMÇ blokları; eski şehir ile kentsel merkez arasında canlı, akıcı bir köprü oluşturmasının yanında, özellikle Plakçılar Çarşısı'nda yaşanan ünlü olma, kazanma/kaybetme gibi duyguların günlük hayattaki yansımalarını aktaran yaşayan bir mekan olması nedeniyle Bienal mekanlarından biri olarak seçilmişti. İMÇ içinde "Dünya Fabrikası" adı verilen mekanda yer alan Türkiye'den ve dünyadan 20 sanatçının ziyaretçilerle iletişim kuran çağdaş sanat işleri, öğrenciler için "gelişen dünya", "küresel ekonomi" gibi kavramları 'kültürel üretim, işgücü istismarı, kentsel dönüşüm' gibi başlıklar üzerinden sorguladıkları bir deneyime dönüştü.

3 Ekim 2007 itibariyle, yıkılarak yenisinin yapılmasını öngören kanun tasarısı aynen benimsenen Atatürk Kültür Merkezi bienal gezisinin son durağıydı. AKM'nin "yıkmak ya da yıkmamak" üzerine şekillenen kaderinin, yine AKM üzerinden, yapının başlıbaşına bir yapıt olarak sergilendiği Bienal mekanında öğrenciler fotoğraf, enstalasyon, video ve ses projeksiyonlarından oluşan işleri, mimarlığın siyasal boyutlarını gözlemleyerek gezdi. Farklı ülkelerden 15'ten fazla sanatçının çalışmalarının yer aldığı AKM'nin daha önce farkedilmeyen, görülmeyen köşelerinde, kentin önde gelen anıtsal yapılarından birinin hayatta kalma mücadelesini; Ermenistan'dan Almanya'ya benzer küresel tecrübeler ışığında gözlemleyen mimarlık fakültesi öğrencileri, geziden mimarlığa dair yepyeni bir bakış açısı, sorgulama, eleştiri ve gözlemin verdiği motivasyonla ayrıldı.

YEM Açılış Haftası Etkinlikleri'nin son konukları ise Haliç, Doğuş ve Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversiteleri oldu.

yapi.com.tr' deki "YEM Geleceğin Mimarlarını Sanatla Buluşturdu" başlıklı haber dosyasına ulaşmak için lütfen tıklayınız.

 


Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :