Aslen mimar olan Eylem Pala Uluğ, tasarımcı ve sanatçı kimliği üzerinden bağımsız bir alanda devam ettirdiği üretimleriyle İş Dışı'na konuk oldu.
Kullanım değerini yitirmiş bir malzemeyi, olduğu halinden farklı yeni bir ürüne dönüştüren Eylem Pala Uluğ aslında uzun yıllar mimarlık sektörünün içinde bulunmuş. Kişisel bir çatışma alanı yaratarak hem mesleğinin, hem de bireysel varoluş biçiminin ‘sürdürülebilirliği’ üzerine düşünmeye başlamasıyla, "sürdürülebilirlik" mutlak bir üretim fikrini de beraberinde getirmiş.
Sanat ve tasarım odaklı bakış açısını ileri dönüşüm üretim yöntemiyle birleştirerek bir malzemeyi yeniden hayata döndüren Tasarımcı&Sanatçı Eylem Pala Uluğ ile mimarlık yolculuğundan başlayarak son dönem üretimlerine dair ilham verici bir söyleşi gerçekleştirdik:
"Black Cloud", 2019
Öncelikle kısaca sizi tanıyarak başlayalım.
Merhaba, 2000 senesinden itibaren aktif bir mimarlık pratiği içinde bulundum. Farklı ölçeklerde birçok projenin tasarım ve uygulama süreçlerinde yer aldım, bunun yansıra öğrencilik yıllarımdan itibaren bireysel ve çoğunluğu Atölye Uluğ’da olmak üzere farklı ekiplerle katılmış olduğum ulusal ölçekli mimari proje yarışmalarında farklı dereceler elde ettim.
Mimarlık hayatımın çok yoğun bir şekilde devam ettiği 2016 senesinde mesleğim ile ilgili çok kişisel bir çatışma alanı yaratarak hem mesleğimin, hem de bireysel varoluş biçimimin ‘sürdürülebilirliği’ üzerine düşünmeye başladım. Sürdürülebilirlik mutlak bir üretim fikrini beraberinde getirdi; bu üretimin nesnesi ise bazı tesadüfler ve karşılaşmalar sonunda tek kullanımlık çöpe gidecek olan plastik poşetler oldu. Mimarlık üretiminin yanında plastik poşetler ile geçen 1,5 yıllık araştırma dönemi sonucunda bu malzeme için kendime has bir teknik geliştirdim. Yaklaşık 6 yıldır da bu üretim tekniği ile birçok farklı alana ait objeler tasarlayıp üretmekteyim.
Mimarlık kariyerinizden biraz daha detaylı bahsedebilir misiniz?
Üniversite hayatımın son yılını da içine alacak şekilde tüm mimarlık kariyerim Atölye Uluğ bünyesinde geçti. Eşim ve iş ortağım Murat Uluğ’un yoğun yarışmacılık geçmişi Atölye Uluğ bünyesinde de hep devam etti, ofiste hangi büyüklükte iş olursa olsun yarışmaya girmekten hiç vazgeçmedik o yıllarda. Benim içinde bulunduğum yıllarda bunların 12'sinde ödül grubunda yer aldık. Karma yapılar, konut, iş merkezleri, kurum binaları gibi ölçeği ve program yapıları birbirinden çok farklı alanlara yönelik projeler ürettik. Miniatürk gibi daha önce Türkiye’de yapılmamış bir program üzerine de çalıştık örneğin.
Peki mimarlık sektöründe çalışmalarınıza devam ediyor musunuz? Kendinizi Mimar ve İleri Dönüşüm Tasarımcısı olarak tanımlıyorsunuz...
Geçtiğimiz yıla kadar bir şeyler yapmaktaydım ama yeni gündemim zamanımın çoğunu alıyor. Başlarda bu kadar ön planda bir durum olabileceğine dair bir fikrim yoktu, mimarlık alanında bu kadar yoğun bir üretimin ardından ben bırakıyorum demek çok mümkün değil elbette ama zamana yayılı bir biçimde bu dönüşüm gerçekleşti, şimdilerde daha çok tasarımcı&sanatçı diye anılıyorum ancak cümlelerime ‘ben aslen mimarım’ diye başlıyorum. Son durum bu.
"Metamorfik Elbise", 2022
Ben kendimi daha çok tasarımcı olarak tanımlıyorum. Kendime has teknikle ürettiğim dantel gibi görünen ve yaptığım tüm işlerimde kullandığım, görüldüğünde bu Eylem’in işi dedirten bu ‘kumaşın’ hammaddesi tek kullanımlık plastik poşetler, ‘ileri dönüşüm’ kavramı buradan geliyor. Son dönemde bu kavramın da çokça farklı şekillerde tüketildiğini görmekten dolayı bazen rahatsız bile oluyorum açıkçası. Kendi adıma şunu söyleyebilirim ben tasarımlarımda hiç kimsenin duygusal bir bağ kurmadığı hatta çöp diye nitelendirdiği bir malzemeyi kullanarak onları arzulanan nesnelere dönüştürüyorum ve bunun tek kaynağı tasarım odaklı bir bakış açısı. Yaptığım şeyin ille de bir mesajı olacak ise en yalın haliyle şu olabilir: ‘Tasarım aracılığıyla her alanda tüketim ve üretim biçimlerimizi yeniden gözden geçirmek mümkün, buna kendimizi ve yaşamımızı tasarlamak da dahil.’
"Çiçekler", 2022
Mimari çalışmalarınız ve ileri dönüşüm çalışmalarınız birbirini nasıl etkiliyor?
Mimarlık gündemimin önüne geçen bu yeni durum elbette mimarlığa olan bakışımı da etkiliyor. 5 yıl önce yaptığım haliyle mimarlık yapmayacağım çok kesin. Bu küçük üretimin kendisi artık nasıl bir mimarlık üretimi yapmak isteyeceğime ait güçlü duygular veriyor. Bunun yanında son dönemde işlerimle bazı projelere dahil oldum. Mekâna kendi ürettiğim objeler aracılığıyla eklemlenmek de mimar tarafıma çok iyi geliyor. Bu alanda daha çok iş yapmayı istiyorum.
“Mimarlık mesleği ile ilgili çok kişisel bir çatışma alanı yaratarak hem mesleğinin hem de bireysel varoluş biçiminin ‘sürdürülebilirliği’ üzerine düşünmeye başladım” dediniz. Biraz açmanızı istesek bu cümleyi; sürdürülebilirliğin aslında hayatımızın her anında olması gereken bir kavram, anlayış olduğunu düşünüyoruz, sadece başlık olarak geçmeden.
Mimarlık üretiminin kendisinde çok kişisel bir alan olan tasarımın, bir şekilde senin zihninde-kağıtta-ekran üzerinde kurduğun dünyandan çıkıp başka dünyalarla buluştuğu bir ilişkisellik var. Ama tasarım çok kişisel bir alan olduğundan bu karşılaşmalar problemli olabiliyor; sadece projeye dahil olan aktörlelerle de ilgili değil aynı zamanda durumlarla ilgili. Mimarlık çok bileşenli bir üretim biçimi; yatırımcı, kullanıcı, imar koşulları, yükleniciden başlayan şantiyedeki ustaya dek uzanan uzun zamanlara yayılı bir çok bileşene sahip. Kuşkusuz iyi bir mimarlık üretimi aynı zamanda tüm bunların iyi yönetilmesiyle elde edilen bir sonuç. Fakat az önce ifade ettiğim gibi ‘tasarım’ ya da ‘sanat’ gibi kişisel odaklı ‘yapma' arzusu mimarlık üretiminin bu çoklu yapısı ile karşılaştığında çatışmalar ortaya çıkabiliyor.
Mimarlık üretimine dair şikayetlerimin yoğunlaştığı bir dönem oldu. Hem mimarlık üretiminin yukarıda bahsettiğim yapısı hem de erkek egemen bir sektör içinde bir kadın olarak varlık göstermenin zorluğu tasarımcı kimliğimi yeni ve bağımsız bir alanda sürdürme isteğini kastediyorum sanırım.
Peki nedir ileri dönüşüm, geri dönüşümden farkı nedir?
Kısaca şöyle, geri dönüşüm endüstriyel bir süreç bu süreçte hammadde olan malzeme yine aynı malzemeye ve fakat kalitesi bir miktar düşmüş olarak dönüşüyor. Yani kâğıt kâğıda, cam cama dönüşüyor fakat bu sınırlı sayıda yapılabiliyor örneğin kâğıt belli bir sayı dönüşümden sonra niteliğini kaybedip yine çöp oluyor. İleri dönüşüm ise kullanım değerini yitirmiş bir malzemeden olduğu halinden farklı yeni bir ürün elde etme hali, benim yaptığım hali ile bu sanat ya da tasarım aracılığıyla olabildiği gibi endüstriyel üretim yapanlar da var. Mesela pet şişelerden iplik üretiliyor ve bu ipliklerle tekstil ürünleri yapılıyor.
İleri dönüşüme ilgiliniz nasıl ortaya çıktı?
Aklımda hep bir üretim fikri vardı, fakat bu yönde gelişmesi biraz tesadüf biraz da bu tesadüfün yarattığı duruma tutkuyla bağlanmak da süreci çok belirledi. Plastik poşetleri ütüleyerek kumaş gibi bir yapıya dönüştüren bir video seyrettim ‘fused plastic bags’ yazarsanız youtube’da onlarcası çıkacaktır. Ben de kendi çapımda denemeler yapmaya başladım malzemeyle kişisel bir bağ kurdum ve çalıştıkça kendime özgü bir halini elde etmeyi başardım. Sonrasında bu haliyle üretim yapabilecek bir potansiyelin olduğunu hissetim ve elbette yeni bir malzemeyle tasarım yapabiliyor olmanın heyecanı birbirini tetikledi. İlgi tutkuya dönüştü.
İlk çalışmalarınız “çanta” ile başladı takip ettiğimiz kadarıyla. Sonrasında elbiselerden takıya, aydınlatma ürünlerine geniş bir üretim portföyünüz var.
Evet bulduğum bu malzemeyi deneyip görmem ve dış dünyaya sunabilmem için kendime bazı tasarım problemleri yaratmam gerekiyordu. İlk başlarda obje bazlı bu üretimde yoğunlukla çantalar vardı, çantalara malzemenin ışıkla kurduğu ilişkisini keşfetmemle aydınlatma elemanları da eklemlendi. Ürettiğim bu nesnellerin dış dünyayla buluşmasından iyi sonuçlar elde etmenin bir uzantısı olarak tasarım alanım genişledi. Atölyemde tek başıma önüme koymayacağım tasarım problemlerinin dışarıdan gelen teklif istek ya da işbirlikleri sonucunda üretim alanım multi disipliner bir hal aldı. Her yeni karşılaşma ya da tasarım problemi ya da işbirliği yeni bir şey üretmeye neden oluyor. Tasarımcı olarak bu işin en çok bu halini seviyorum.
Plastik poşetleri nasıl bir teknikle dönüştürüyorsunuz?
Temelde herkesin bildiği yağlı kağıt ve ütü ile yapılan ısıl işlemi kullanıyorum. Buna zaman zaman ısı tabancası ile şekillendirmek de eklemleniyor. Üretim süreçlerim ise tamamen mimarlık alanından besleniyor aslında. Malzemenin ısıl işlem ile yapıştığını biliyorum, nasıl hacim verebilirim sorusu bir kalıp sistemi üzerine düşünmeme neden oldu. Dolayısıyla nasıl davrandığını anlamaya başladığım bu malzemeye has bir kalıp sistemi geliştirdim. Bu kalıp sistemi de üretimimin önemli parçası. Bu aslında bir malzeme aracılığıyla yaptığınız her tasarım ve üretim prosesi için temel bir durum. Dolayısıyla bir çantanın üretim süreci aslında benim için mekansal bir kurguya sahip. Tasarladığım 3 boyutlu nesnenin malzemesinden kalıbına dek üretip düşündüğüm bir süreç.
Bir de markanız var (Nest.İst.) Bu markanın ürünlerine nasıl ulaşılıyor? Sadece özel üretim mi yapılıyor?
Evet başlarda işlerimi bir marka ismi ile sunuyordum fakat sonradan bu çok anlamsız hale geldi. İşlerime ilgi duyanlar daha çok ismimle anar oldu çanta vb. gibi obje üretiminden sanatsal işlere doğru genleşen, endüstriyel olmayan zanaatın alanına ait bu üretim biçimi bunu zorunlu kıldı. Artık tüm işlerimi ismimle paylaşıyorum. İşlerimin hemen hemen hepsi ‘custom design’ kişiye ya da yerine özel yapıyorum, ürettiğim sınırlı sayıda objelerimin satıldığı bazı konsept mağazalar var.
"Düş", 2021
Endüstriye yönelik bir tasarımınız var mı ya da olacak mı?
Bu çok istediğim arzuladığım bir şey, olabileceği yönünde bir öngörüm de var fakat benim bu malzemeyle olan deneyimimi kullanarak endüstriyel üretim yapma fikrine ve olanaklarına sahip bir işbirliği ile bunu yapabilirim ancak. Henüz böyle bir gelişme yok fakat neden olmasın?
İleri dönüşüm ile ilgili birçok serginiz, workshop’larınız oldu. Bu konuda kısaca bugüne kadar yaptığınız projeleri ve önümüzdeki projelerinizi anlatabilir misiniz?
Sergilerin çoğu ileri dönüşümden bağımsız gerçekleşti aslında, daha çok sanat ve tasarım sergilerinde yer aldı. Bunların birkaçı solo sergiydi. Haziran ayı başında Müze Gazhane'de düzenlenecek İleri dönüşüm kavramınınım merkezde olduğu Upcycle İstanbul Art&Design Festivali'nde bir işim olacak. Bunun dışında obje bazlı üretimlerim hiç durmuyor, onlarla ilgili bir devamlılık oluştu onları üretiyorum. Temiz Atık derneği ile ‘Atık Plastik Poşetler Tasarımla Buluşuyor’ atölyesi yapıyoruz. Pandemi döneminde geliştirdiğim teknikle ürettiğimiz bir lamba yapıyoruz. Bu teknikle yaptığım iş Özlem Yalım’ın küratörlüğünde gerçekleşen ‘Türkiyeli Tasarımın 10+2 yılı’ sergisinde yer almıştı.
Sizinle ilk tanışmamız Feshane’de Kurtul Ekrmen vasıtasıyla olmuştu. Böyle bir dönüşümde ürünleriniz yer alması hakkında neler söylersiniz?
Evet, son dönemde yaptığım işler arasında beni çok heyecanlandıran işlerden biri. Buradan sevgili Kurtul Erkmen’e beni dahil ettiği tekrar teşekkür edeyim. Feshane İBB Miras ve KG Mimarlık’ın yaptığı restorasyon ve yeniden işlevlendirilme ile kültür sanat dünyasının eşsiz ve büyülü bir mekanı olarak yeniden doğdu. Emeği geçen herkesi çok tebrik ederim. Süreli sergilerin yapıldığı alan dışında kütüphane, kafeterya, çok amaçlı salon gibi kalıcı programların olduğu bu binada kafeterya alanında iki farklı işim var. Bunlardan biri Feshane’nin o çok özel çelik kolonlarına ışık olarak eklemlenen 4 mt yüksekliğindeki ışık kolonlarım, bir diğeri ise kafeteryanın galeri katında yaptığımız denizanası figürlerinden oluşan ışıklı yerleştirme. Özellikle galeri katında yaptığımız iş çok başka bir etkiye sahip oldu. Sosyal medya paylaşımlarında Feshane’yi ziyaret edenlerin paylaşımlarında çok sık karşılaşıyorum. Şu anda devam eden Tate Modern sergisinden yapılan paylaşımlarda da sanat eserlerinin arasına sızıyor zaman zaman. Böyle bir etki yaratması çok keyifli. Objenin ya da işin kullanıcı ya da izleyici ile kurduğu ilişki kavramlardan bağımsız gerçekleşiyor. Tasarımlarımın satıldığı mağazalarda da bu böyle, bir ileri dönüşüm objesi olmasından bağımsız birer arzu nesnesi, bu etkiyi yapan şeyin özgün tasarım olduğuna inanıyorum.
"Çoklu Denizanası", 2023
İleri dönüşümle ilgili çalışmalarınızı önümüzdeki yıllarda nasıl sürdürmeyi hedefliyorsunuz? Dönüşüm hammaddelerini çeşitlendirmek, farklı alanlara yönelik ürünler tasarlamak gibi planlarınız var mı?
Son dönemlerde plastik poşet dışında başka atıklarla çalışmak üzere bazı görüşmeler yapmaktayım. Bunlardan biri bir teknoloji firması. Fabrika atıklarından bir sanat eseri yapmak üzere bir konsept üzerine konuşuyoruz. Şimdilik ileri tarihe ertelediğimiz bir durum oluştu. Yine aynı şekilde gıda sektörünün bilinen bir markası için böyle bir görüşme söz konusu. Başka malzemelerle de çalışmaya elbette çok sıcak bakıyorum. Umarım bu tür bir projeyi yakın zamanda ve gelecekte yapma şansı bulurum.
"EYO", 2021
Çok teşekkür ederiz, eklemek istedikleriniz...
Mimarlık ortamı için çok değerli bir platform olan Mimarizm’de bu sohbeti geçekleştirmek çok güzeldi. Çok teşekkür ederim.