Nurgül Yardım Meriçliler ile Anylab, Podcast ve Dahası...

mimarizm.com / 05 Şubat 2020
AnylabTALKS adı ile Londra'dan podcast yayınları yapan mimar Nurgül Yardım Meriçliler'e bu kez biz mikrofon uzattık. Meriçliler podcasti; konuya farklı açılardan bakmayı sağlayan, bunu ses kullanarak içtenleştiren yeni bir medya aracı olarak tanımlıyor.

©Teresa Fan Photography, 2020 

Markasını deneysel bir stüdyo olarak adlandıran Anylab'in kurucusu Nurgül Yardım Meriçliler ile baştan sona samimi ve ilham verici bir söyleşi gerçekleştirdik....

Öncelikle sizi biraz tanıyalım. Eğitiminizden ve önceki iş deneyimlerinizden bahseder misiniz?

Denizli’de doğdum. Babam mimar olduğu için daha ilkokuldan itibaren büroda aydıngerlere rapidoların uçlarını boza boza mobilya şablonlarıyla çizmeye çalışıyordum. Bu ortamın bana kattıklarıyla mimarlık bölümünü seçmek kaçınılmaz oldu. ODTÜ Mimarlık Bölümü'nde lisans eğitimimi ve İTÜ’de Disiplinlerarası Kentsel Tasarım programında yüksek lisansımı tamamladım. Sonrasında Emre Arolat Architects ekibine katılarak iki buçuk yıla yakın orada çalıştım. Bu dönemde sadece bir yapı ortaya çıkarmaktan fazlasını tecrübe edebilmek, bunu yaparken de sizinle aynı heyecanı taşıyan mimarlar ile birlikte olmak çok değerliydi. Devamında, İstanbul ofisini yeni oluşturan Bahadır Kul Architects’te çalışmaya başladım. Hızlı büyüyen bir mimari pratiğe her anlamda tanık olma dönemiydi. Mimar olarak özellikle kamusal projelerin farklı süreçlerinde yer aldığım kadar; sahne arkasının bilgisini toplamak, görüneni değil de, nasıl olduğunun ve bunların nasıl paylaşılacağının yöntemlerini geliştirmeyi de dert edindiğim, mimari iletişim üzerine çalıştığım bir dönemdi. Dönüp bakınca, genç bir ofisin üretimlerinin medyada yer alması, öğrencilerle buluşması, fotoğraf ve grafik tasarım gibi farklı disiplinler ile etkileşime geçmesinin mimarlığın paylaşma ile olan ilişkisinin önemini görmemi sağladığını söyleyebilirim. Gerek üniversitelerdeki söyleşi ve atölyeler gerekse bir dönem süren stüdyo yürütme deneyimim ile akademik ortama bir yerlerden dahil olma isteği uyandı. Çalışmaya devam ederken Bilgi Üniversitesi İletişim ve Medya Çalışmaları'nda doktoraya başladım. İletişim teorilerinden, sinemada temsile, yeni medya ve fan kültürüne kadar farklı konulara mimarlık üzerinden bakmaya çalıştım. Bu dönemin en güzel çıktılarından biri, o dönem İKSV’nin Türkiye Venedik Pavyonu için açtığı davetli yarışmada Dicle Uzunyayla ile birlikte hazırladığımız mekan ve sergi tasarımının altı projeyle birlikte kısa listeye kalması olmuştu.

Londra hikayeniz nasıl başladı?

Doktora tez sürecinde aklımda hep araştırmam için yurtdışına gitme fikrim vardı ancak hayata geçirmek için bir aksiyon aldığım söylenemez. Bu dönemde eşimin işinin Londra seçeneği önümüze geldi ve böylece yaklaşık bir buçuk sene önce Londra’ya taşındık. Doktora tez danışmanım Doç. Dr. Serhan Ada ile tez sürecinden kopmadan, aksine araştırmaya Londra boyutunu katarak devam ediyorum. Aynı zamanda Londra’daki mimarlık ve tasarım ortamını anlamaya çalışmak da kişisel gelişim alanım oldu. Bunun için en basit şekilde bir sosyal medya hesabı açmıştım. Amacım mimarlık üzerine düşünen söyleşileri, sergileri paylaşmak, bazen de kentte karşıma çıkan tarihi ve modern yapıları kendi bakış açıma göre anlatmaktı. Her bir paylaşım; çalışmaların veya fikirlerin anlamı üzerine düşündürebilsin istedim. Ancak bu süreçte eksikliğini duyduğum; bu ortamı oluşturan tasarımcıların, akademisyenlerin veya mimarların bu ilişkinin içinde olmamasıydı. İşte bu arayış beni podcast konusuna getirdi.

Son birkaç yıldır daha sık duymaya başladık “podcast”i. Kendi bakış açınıza göre “podcast”i tanımlar mısınız?

2004'te bir proje üzerinde çalışan proje ekibi tarafından oluşturulan bu terim, basitçe “iPod” ve “Broadcast” kelimelerini birleşmesinden oluşuyor. Radyo ve ses içeriğinin gelişmiş bir sürümü olarak podcasti düşünebiliriz. Yeni bir anlam yüklenen bu yeni araçla üretimin serbestçe dağıtılmasıyla medyanın demokratikleştirilmesi daha kolaylaşıyor. “Podcast” kelimesini duyduğumuzdan bu yana geçen 16 yıl içinde binlerce podcast başladığını, dinleyicilerin istikrarlı bir şekilde büyüdüğünü, kullanılan teknolojilerin geliştiğini ve en önemlisi içeriğin giderek değer kazandığını görebiliyoruz. Benim için podcast; sadece bir konuyu tartışmak veya bilgi vermekten öte, o konunun sürecine farklı açılardan bakmayı veya fikir alışverişinde bulunmayı sağlayan ve bunu ses kullanarak içtenleştiren bir yeni medya aracı diyebilirim.

Artık bilgiye farklı kanallardan çok kolay erişebiliyoruz, özellikle görselliğe çok alıştık. Siz iletişim için neden podcast kanalını tercih ettiniz? Anylabtalks nasıl ortaya çıktı?

Bugün iletişim için her zamankinden daha fazla araç var, ancak bunlarla tam olarak neyin neden aktarıldığına dair daha az düşünüyoruz. Az önce de bahsettiğim gibi Londra’da yer alan mimarlık dünyasına yakından bakmak için Anylabtalks’a başladım. İlk söyleşiyi geçen sene mart ayında yapmıştım. Aradan geçen zamanda fark ettim ki aslında bunu yaparken mimari yapının veya tasarım nesnesinin üzerinde bir değer üretebilmesi ve bu bilginin topluma katkı sağlayabilmesi çok önemli. Bir taraftan, konuk olan tasarımcı ve mimarların kendi iletişimlerinde de yaratıcı olmalarını sağlayabiliyor. Kişisel olarak, tüm bu içerik ve bilgi üretiminin yanında, konuklarla bireysel olarak tanışmak, podcast öncesinde ve sonrasında onlarla iletişimde olmak heyecan verici. Anylabtalks dinleyicisi için de konukların hikayeleriyle bağlar kurmaları, hayatlarına ve işlerine tanık olmaları, onlardan ilham alabilmeleri veya eleştiri üretebilmeleri değerli oluyor. Bu anlamda temel motivasyonum dinleyicilerin ana akım medyadan erişebilecekleri mimarların yanısıra, kendi gözlemim ve Londra mimari ortamının da katkısıyla farklı konukları sürece dahil edebilmek.

Patrik Schumacher, Zaha Hadid Architects

Konuk seçimindeki kriterleriniz neler?

Konukların seçim kriterleri, söyleşilerin sayısı arttıkça değişiyor. Bunun temel sebebi; neyi neden yaptığınızı zamanla fark etmeniz ve buradaki mimarlık ortamına daha da yakın olmanız. Kiminle sohbet edeceğinizi seçmek tamamen sizin kurgunuza bağlı; bir nevi küratöryal çalışma denilebilir. Özellikle farklı disiplinlerle ilişki kuran ve farklı bağlamlarda ölçeklerde mimarlık yapan pratikleri davet etmek; bundan 20-30 yıl sonra mimarlık alanında öne çıkacak fikirlerin sahiplerinin bugünlerine tanıklık edebilmek gibi geliyor. Bunun yanında tecrübesiyle öne çıkan mimarlar ve tasarımcıları davet edebilmek de hem bana hem dinleyenlere ilham veriyor diye düşünüyorum.

Bir Anylabtalks bölümü için nasıl bir hazırlık süreci geçiriyorsunuz?

Bir podcast içeriği üretmenin bana göre insanı en çok geliştiren bölümü burası. Davet edeceğiniz kişi ile iletişime geçip tarihi onayladıktan sonra yoğun bir araştırma başlıyor. Muhtemelen 30-40 dakika süren bir söyleşiye hazırlanmak için 8-10 saatten fazla zaman ayırıyorum. Örneğin; varsa kişinin yazdıklarını okumak, söyleşilerini dinlemek, ortaya çıkan yapıları veya işleri anlamak; onlarla ilgili kritikleri gözden geçirmek ve görebileceğim şeylerse (yapı, sergi, enstalasyon, vb.) gidip yerinde görmek gibi. Büyük ölçüde, bir mimarın sadece tek bir yapısını anlamak yerine en azından hayatının erişebildiğim kısmına hâkim olmak.

Angela Dapper, Grimshaw Architects

Anylabtalks nerede yapılıyor? 

Podcast kayıtları için bir stüdyo ortamı ses kalitesi açısından önemli olsa bile, farklı akustik düzenleme ve teknik ekipmanla bunu belli bir seviyeye getirebiliyorsunuz. Böylece kayıtları farklı yerlerde yapabildim hatta bu mobil olma hali söyleşi dinamiği olarak da düşünülebilir. Eğer büyük bir ofisten biriyle konuşacaksanız genelde ofislerine davet etmeyi tercih ediyorlar (SOM, Grimshaw, Zaha Hadid Architects gibi). Bunun kendi artıları da var; kendim için mimari ofis ortamını görmek, nasıl bir yerde üretim yaptıklarına şahit olmak, bir yandan da konuğun kendini daha rahat hissetmesi gibi. Diğer alternatif, Londra’da şehrin ana hatlarında sık bulunan ortak çalışma alanı WeWork’lerin toplantı odalarında kayıt yapmak. Önümüzdeki dönem ise Somerset House’da kayıtları yaparız diye düşünüyorum.

Paola Antonelli, Dezeen Day

Bir podcast söyleşisi ortalama ne kadar sürüyor ve içeriğini neler oluşturuyor? 

Anylabtalks bölümlerini hem derin hem de samimi bir sohbet sunmak için yeterince uzun olacak şekilde yaklaşık 35-45 dakika arasında planlıyorum. Genel olarak üç bölümden oluşuyor diyebilirim. Giriş bölümünde hem dinleyicileri hikâyeler ile yakalamak hem de sohbetin daha samimi devam edebilmesi için konuklara; "Nerede doğdular?, çocukluk hatıraları, neden mimar oldular, nerede okudular, nerede çalıştılar?" gibi sorular soruyorum. İkinci bölüm konuğa göre evrilen bir bölüm. Konuğun projelerinin veya farklı üretimlerinin çağdaş tasarım dünyasındaki yerine bir bakış sunabilmek için tartışılmasından oluşuyor. Hem güncel konulara hem de mimarların kendi deneyimlerine odaklanmaya çabalıyorum. Aslında amacım; bu deneyimlerin üzerine konuşarak, farklı yaş, coğrafya ve deneyimlerdeki dinleyicilere yeni kapılar açabilmesi diyebiliriz. Son bölüm gelecekle ilgili. Bu bölümde her konuğa sorduğum bir soru var; “Gelecekle ilgili neden umutlusunuz?” Her konuğun buna verdiği cevap tüm konuşmanın en değerli bölümü. Bulunulan ortam ne olursa olsun; gelecekle ilgili umutlu olduklarını ve bunun için neler yaptıklarını veya yapılması gerektiğini kendi perspektiflerine göre anlatıyorlar.

Birlikte çalıştığınız bir ekip var mı?

Anylab’in üretimleri için uzun vadede en değerli bulduğum şey bunu farklı disiplinlerden kişilerle kolektif olarak yapabilmek. Londra’da bu konuda da çok şanslısınız çünkü size destek olmak isteyen, sizinle aynı heyecanı olan insanlar var. Geçen yıl ilk podcastin ses düzenlemeleri için aslen bir mühendis olan Jean Marc Feghali’den; video ve fotoğraf çekimleri için Central Saint Martins’de tasarım yüksek lisans yapan Keyi Chen’den destek aldım. Yaklaşık 10 bölümün hazırlık süreçlerinde, kayıtlarında ve sosyal medya platformları içerik üretimlerinde Bilgi Üniversitesi Mimarlık Bölümü mezunu ve Westminster Üniversitesi’nde yüksek lisans yapan de Melis Salırlı ile birlikte çalıştık. Dezeen Day özel bölümünde ODTÜ Mimarlık'tan sınıf arkadaşım Emre Erdoğan yardımcı oldu. Şanslıyım ki bugüne kadar bu işin parçası olmak ve destek vermek isteyen kişilerle yolum hep kesişti ve eminim bu böyle devam edecektir.

Chris Hildrey

Podcastleri bu zamana kadar hep İngilizce ve Londra merkezli yaptınız. Londra’nın podcast bakış açısını anlatır mısınız? Dinlenme oranları, hitap ettiği kitle, hedeflediğiniz kitleye ulaşım… 

Londra, gelişen kültürel, teknolojik sektörleri, yaratıcı endüstrileriyle dünyanın en yaratıcı ve aktif şehirlerinden biri. Podcastleri böyle bir şehir temelli ve İngilizce yapmak size öngördüğünüzden daha çok kapı açıyor. İngiltere özelinde bakarsak yaklaşık 7,1 milyon kişi her hafta podcast dinliyor. Bu sekiz kişiden biri demek ve son bir yıl içinde %24'lük bir artış görünüyor (ofcom.org.uk). Ülkede, akıllı telefonlar podcast dinleme ortamı olarak ilk sırada yer alıyor. Zaten içeriğinizi Apple podcast ve Spotify platformlarından ücretsiz bir şekilde sunabiliyorsunuz. Bunun sayesinde hitap edilen kitle ile dataya da erişmek mümkün. Her dinleyicinin cinsiyetini, yaşını ve yerini gösteren verilerle kitlenizin kim olduğunu öğrenebiliyorsunuz. Güncel Spotify verilerinde Anylabtalks’un dinlendiği ilk 5 ülke sırasıyla; İngiltere, Türkiye, Kanada, Singapur ve Amerika görünüyor. Bu coğrafyalar konukların da ilişkili oldukları ülkelere göre bölümler özelinde değişebiliyor. Yaş olaraksa en yoğun dinleyici kitlesi 23-27 yaş arası, sonrasında 28-34 ve 35-44 aralıkları geliyor. Tüm bunlara bakınca, özellikle öğrenci veya yeni mezun olup iş hayatına yeni atılan bir kitlenin dinleyiciniz olması çok sevindirici.

Hiç Türk konuğunuz oldu mu?

Güzel bir soru. Benim için Türkiye ile kurduğum ilişki her anlamda çok önemli. Açıkçası geçen yıl İstanbul’a geldiğim dönemlerde podcast içeriğine göre seçtiğim mimarlar ile konuşmak istedim. Ancak karşılıklı zamanlama gibi nedenlerle bunu hayata geçiremedim. Belki 3. sezonda farklı stratejik işbirlikleri ile mümkün olabilir. Türkiye’de çok farklı ölçeklerde çok iyi işler yapılıyor, bu pratiklerin dünyada bilinmesi, ilham olması ve global işbirliklerine fırsat sağlaması güzel olacaktır. Bunun yanında şanslıyım ki Türkiye’de çalıştığım dönemde iletişimde olduğum iki farklı platformun (Bursa Mimarlar Odası ile ArtıMekan Dergisi ve Arch+Dsgn Summit) düzenledikleri etkinliklerde canlı podcast kaydı için Anylabtalks’u davet ettiler. Bunlardan biri Bursa Mimarlık Festivali’ydi ve orada So? Mimarlık ile bir kayıt gerçekleştirdik. Türk konuk olarak bakacak olursak, son yayınlanan bölümlerden birinde SOM’de çalışan arkadaşım Mina Hasman ile bir söyleşi yapma şansı da buldum. 

Mina Hasman-Phil Obayda, SOM

2019 yılındaki konuklarınızdan kısaca bahseder misiniz? 2020 programınız belli mi?

2019 yılı biraz öğrenme ve anlama yılı oldu. Ancak bu kadar yeni olmasına rağmen bana göre Londra’daki tasarımcı ve mimarların da bu platforma değer vermesi sayesinde daha iyi bir dünya için derdi olan mimar, tasarımcı ve akademisyenler ile söyleşiler yaptım. Hem hazırlık dönemi hem kendisinin mimarlık ortamındaki görüşlerini çok net ve keskin ifade eden tarzından dolayı en çok hazırlık yaptığım söyleşilerden biri Zaha Hadid Architects direktörü Patrik Schumacher ile olandı. Chris Hildrey ile olan söyleşide, sohbetimizin yarıdan fazlasında sosyal fayda ve mimarlık ilişkisinden bahsetmek çok anlamlıydı. Grimshaw Architects direktörlerinden Angela Dapper; Feix&Merlin Architects ortaklarından Tarek Merlin, Architypal kurucusu yazar Juliette Mitchell ve Design Haus Liberty kurucusu Dara Huang ile yaptığım söyleşileri sayabilirim. 

Aleksa Rizova, WeWork Mansion House

Dara Huang, Design Haus Liberty

2020’de yakında dinleyeceğiniz bölümlerdeki konuklar; Gilles Retsin, Architecture Climate Action Network ekibi, Architectural Association Fotoğraf Bölümü Direktörü Sue Barr, Spacepopular kurucuları Lara Lesmes ve Fredrik Hellberg, SO? Mimarlık ekibi, Grimshaw Architects partnerlerinden Kirsten Lees ile Arch+Dsgn İzmir Summit’de gerçekleşen canlı podcast kaydı ve Londra Tasarım Festivali kapsamında konuştuğum tasarımcı Liz West. Bunların devamında; Ross Lovegrove, Alexandar Martin, Tyen Masten, Hanif Kara, Peter Cook, Farshid Moussavi gibi daha netleştirmediğimiz ama iletişimde olduğumuz sürpriz isimlerde olacak diyebilirim.

Siz hangi podcastleri dinliyorsunuz?

Özellikle söyleşi formatında olan podcastleri dinlemeyi seviyorum. Konuları ise değişebiliyor. Tasarım, mimarlık, maker kültürü veya yaşamla ilgili diyebilirim. Son zamanlarda en çok dinlediklerim; Time Sensitive, 99% Invisible, On Being with Krista TippettBusiness of Architecture ve Looking Sideways.

Anylab olarak farklı üretimleriniz, hizmetleriniz var mı? 

Bence; mimar olarak ne yaparsanız yapın, yaptığınız işin neresinde durduğunuz, onu nasıl sunduğunuz ve en önemlisi dünyaya karşı aldığınız pozisyon çok önemli. Anylab’i deneysel bir stüdyo olarak adlandırıyorum. İçinde birbirini hem besleyen hem de kendi özerklikleri olan farklı üretimler mevcut. Örneğin; iletişim boyutunda bakınca podcastleri, sosyal medya platformlarındaki içerik üretimlerini, etkinlikleri düşünebiliriz. Araştırma özelinde, doktora tezim ile ilgili içerikler Anylab’in bir parçası olmaya başladı. Londra’da yer alan makerspacelerin mimari kurguları, çevreleri ile ilişkilerinin yanısıra oradaki makerlar ve üretimlerim üzerinden bir araştırma yapmaya devam ediyorum. Mimari üretim olarak karşıma fırsatlar çıktığında farklı iş birlikleri ile bunlara cevap vermek gibi düşünebiliriz. Özellikle enstalasyonlar, sergi düzenlemeleri gibi konular üzerine çalışıyorum.

Markanızı hayata geçirdiğiniz zamanı ve bugün geldiğiniz konumu değerlendirir misiniz? 2020 hedefleriniz neler? 

Uzun yıllar farklı ofislerin içinde bir çalışan olduktan sonra kendi pratiğinizi yürütmenin hem zorlukları hem de farklı kazanımları oluyor. Londra’da bu sürece girdiğimde böyle bir çevre edineceğimi hayal edemiyordum. Anylabtalks üzerinden bakacak olursak; mimarlar tarafından kurulan bir platform olan ACAN (Architecture Climate Action Network) podcast için iletişime geçti. İngiliz bir cephe firması ile sürdürülebilirlik üzerine bir seri planlıyoruz. Londra Mimarlık Festivali ve Clerkenwell Tasarım Haftası için etkinlik, sergi ve panel konuşmalar üzerinde çalışıyoruz. Önümüzdeki aylarda Business of Architecture podcastine konuk olarak katılacağım. Bunların dışında en yeni ve en güzel haberlerden biri de tüm bu içerikler sayesinde Anylab, Somerset House Exchange Stüdyoları'na burslu olarak kabul edildi. Somerset House, Londra'nın en güzel avlularından birinin etrafındaki tarihi bir merkez. Özellikle sanat ve yaratıcı endüstrilerdeki serbest çalışanları ve küçük işletmeleri bir araya getiren dinamik bir ortak çalışma alanı. Böyle bir yaratıcı ortamda olmak gerçekten çok heyecanlı. Neler getireceğini göreceğiz...

Somerset House

Somerset House Exchange Studios

Son olarak Anylabtalks’u nerelerden dinleyebiliriz? 

SpotifyApple PodcastsGoogle PlaySoundcloud üzerinden dinleyebilir veya Anylab web sitesinden bölümler ile ilgili detaylı bilgilere ve linklere erişebilirsiniz. Aynı zamanda özellikle instagramı aktif kullanmaya çalışıyoruz; Anylab veya Anylabtalks hesabından güncel bölümleri takip edebilirsiniz.


Etiketler
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
  • Hayati Çağırgan 5 yıl önce Çalışmalarınızı kutlarım. ÇYDD Denizli şubesi olarak ortak çalışma etkinliği gerekiyorsa biz her zaman hazırız.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :