MÖ 3000'lerde ilk yerleşimcileriyle tanışan ve Subariler tarafından kurulduğu düşünülen kente, uzun ya da kısa süreli hakim olanların listesi oldukça kabarık...
Kadim ustaların izlerini Mardin'in mimarisinden, geleneksel zanaatlarına kadar pek çok yerde görebilirsiniz. Ustaların mirasını devralan ve günümüzde de başarıyla sürdüren çok sayıda zanaatkar hala Mardin'in çarşılarında işlerini severek yapıyorlar. Gümüşü, altını, ahşabı, bakırı şekillendirip sanat eserine dönüştüren bu ustalar sayesinde hayatı yaşanır kılan ve ona anlam katan geleneksel zanaatlar yaşatılabiliyor.
Kentin labirenti andıran ve geniş bir alana yayılan çarşıları başka bir alem. Özellikle Süryani kuyumcuların ustalıkları ve binlerce yıllık gelenekleriyle yarattıkları altın ve gümüş telkarileri, cam altı tekniğiyle yapılan şahmeran resimlerini, ceviz ahşap oymaları, bakırdan yapılan çeşitli objeleri bu çarşılarda bulmak mümkün.
Çarşılar genellikle mesleklere göre ayrılmış. Bakırcılar Çarşısı'na yaklaşırken önce belli bir ritimle bakıra şekil veren çekiç seslerini duymaya başlıyorsunuz. Sadece bu sesleri takip etmeniz bile çarşıyı bulmanız için yeterli. Yan yana sıralanan küçük dükkanlarda üretim yapan Mardinli ustalar, satış yapmak için değil sadece sohbet etmek için sizi mutlaka dükkanlarına davet ediyorlar. Zaten bu sohbetler sırasında verilen emeği gözlerinizle görüyor ve aldığınız herhangi bir bakır obje için asla pazarlık yapmıyorsunuz.
*
Mardin'in merkezi kadar çevresi de görülmeye değer mekanlar ve yerleşimlere ev sahipliği yapıyor. Kentten çıkıp hangi yöne giderseniz gidin mutlaka sizi şaşırtacak bir yerler görürsünüz. Mardin'den Midyat'a Savur üzerinden yapacağınız bir yolculuk sayesinde insana mahsus hemen her duyguyu yaşarsınız.
Karşılıklı iki tepeciğin yamaçlarına kurulu ve daha çok Arap kökenli vatandaşlarımızın yaşadığı Savur'da sohbet ettiğiniz genç bir kız size umut duygusu yaşatırken, geçmişte Süryanilerin yaşadığı, bugün ise "boşaltılmış" olan Dere İçi Köyü (Kıllıt) hüznü yaşatıyor.
Savur'da Eski Cami, Romaniye Kilisesi ve yamaca sıralanmış bezemeli taş evler öne çıkıyor. Sivil mimarlık örneklerinin en önemlisi olan Hacı Abdullah Evi mutlaka görülmeli. 200 yıllık konak tüm Savur'a tepeden bakan göz alıcı manzarası ve labirenti andıran mimarisiyle çok etkileyici
Terk edilmiş Süryani Köyü Dere İçi ise başka bir dünyaya götürüyor ziyaretçilerini. Köyün çatıları doğramaları çürümüş terk edilmiş evleri, boşluğa bakan cepheleriyle insana hüzün veriyor. Geri dönüşlerin yavaş yavaş başladığı köy eski canlı günlerine dönme azmi içinde görünüyor. Köyün muhtarı bu azimle köye gelen her ziyaretçiye 1700 yıllık kilisenin kapılarını coşkuyla açıyor ve göz bebeği köyünün geçmişini başlıyor anlatmaya...
*
Asur yazıtlarında adı "Matiate" olarak geçen Midyat ise taşa hükmetmenin en üst noktasına ulaşmış bir yerleşim. Her ne kadar biraz hoyrat davranılmış olsa da Midyat hala çok güzel. Restore edilen 450 yıllık İsa Bey Konağı (Devlet Konuk Evi) iyi işlenmiş bir elmas gibi parıldıyor.
Aynı biçimde cephelerindeki taş işçiliği ile Süryani Kiliseleri Mor Şumune, Mor Şarbil ve Meryem Ana çevreye ışık saçıyorlar. Midyat'ın hemen dışındaki Mor Abraham Manastırı burada mutlaka görülmesi gereken yapıların başında geliyor.
* Mardin'in güneyinde yer alan Dara Köyü ise bambaşka bir hazine. Pers İmparatoru Darius tarafından kurulmuş bir kentin üzerinde yer alan Dara, hala imparatorun adıyla anılıyor. Kireç taşından oyularak yapılmış kiliseler, sele karşı yapılmış binlerce yıllık su kanalları ve ne olarak kullanıldığı pek anlaşılamayan yeraltındaki devasa mahzeni son derece şaşırtıcı.
*Mardin ve çevresi bu yazının satırlarına sığacak gibi değil. Binlerce yıllık insan emeğiyle ortaya çıkan yeryüzünün en özel coğrafyalarından biri olan bu bölge, yerele ve doğala dokunmak isteyenlere istediklerinden fazlasını vadediyor.
Konaklama:
Reyhani Kasrı - 0482 212 13 33
Büyük Mardin Oteli - 0482 2131047
Artuklu Kervansarayı - 0482 2137353
Erdoba Evleri - 0482 2127677
Hilton Garden Inn Mardin - 0482 213 96 00