Ergün Mimarlık'ın ilk davetli yarışma tecrübesi ve uygulanmış ilk yapısı olan Tahincioğlu Holding Genel Merkez Binası'nın hikayesini, ofisin kurucu ortağı Dr. Ender Ergün, Mimarizm için kaleme aldı.
fotoğraflar: Apo İçdağ
1997 yılında projelendirdiğimiz Tahincioğlu Genel Merkez Binası, Ergün Mimarlık için oldukça özel bir yapıdır. Arka planında ağırlıklı olarak ulusal yarışma deneyimi olan yeni kurulmuş bir ofisin ilk davetli yarışma tecrübesi ve uygulanmış ilk yapısıdır. Aynı zamanda bugüne kadar devam eden Ergün Mimarlık ile Tahincioğlu Holding arasındaki karşılıklı olumlu ilişkinin başlangıcıdır.
Ofisi, Ankara’da bir hastane yarışmasını kazandıktan sonra projenin uygulama çizimlerini hazırlarken kurduk ancak bu projenin geçekleştiğini görme şansımız olmadı. Ergün Mimarlık ofis oluşumunun öncesinde uygulanan projelerimiz de olmuştu. Fakat kendi ismimiz ile kurduğumuz ofisimizin sürdürülebilirliği için Tahincioğlu Holding Genel Merkez Binası’nın varlığı ve Tahincioğlu işbirliğinin sürekliliğini sağlamak çok önemliydi. Nitekim bu projenin akabinde aynı işveren ile başka konut, AVM ve sosyal tesis projelerine birlikte imza attık.
Ayrıca bu ilk yapı, bugün iç mimari departmanımızı Zeynep Ergün ile birlikte yöneten Esat Özkan’ın o dönem sahibi olduğu CEDAŞ Mimarlık ile iç mimarlık alanında yaptığımız ilk iş birliği olmuştur.
eskiz, © Ender Ergün
Kurum kimliğini ve tasarımı belirleyen formlar
Tahincioğlu Holding’in genel merkezi olarak planlanan binanın genel mimarisi ve iç mekan kurgusu oluşturulurken, holdingin temsili kimliğini yansıtmak ön planda tutulmuştur. Yapı, birden çok şirketi tek bir yönetimle aynı çatı altında toplamaktadır. Bu sebeple planlamanın altyapısında bütünleyici, net ve merkezi özellikleri olan kare ve dairesel formlar mevcuttur. Bu bütüncül formlar yalnızca planlamayı örgütlemekle kalmaz, yapının geometrik bir heykel olarak ele alınışında da araçtır. Kare prizma ve silindirik iki kütlenin çakışması ile oluşan kütledeki doluluk ve boşluklar binanın mimarisi ve iç mekan organizasyonundaki başrol oyuncularıdır.
Binanın giriş holü ve devamındaki iç boşluk, fonksiyonun gerektirdiği prestij algısını yaratır. Aynı zamanda sirkülasyonun koridorlaşmadan, merkezi bir yapıda ve ferah bir atmosferde çözümünü sağlar. Binanın ilk 7 katında planlanan ofisler, dairesel bir yerleşimle, panoramik olarak denize yönlenir. Son üç katta ise daha geniş mekanlara sahip yönetim birimleri ortogonal bir yapıda yer alır ve binanın en dış konturunu oluşturan prizmayı tamamlar. Silindirin ilk iki katta prizmanın dışına taşan masif kısmı ise hem biçimsel hem de işlevsel olarak kendini ayrıştırır. Seminer salonu ve bu salona ait destekleyici birimler bu kütle içerisinde planlanmıştır. Binanın önemli yapısal elemanlarından biri de 8 kat yüksekliğindeki taşıyıcı kolondur. Geometrik çakışmanın strüktürel bir sonucu olarak ortaya çıkan kolon, aynı zamanda oluşturduğu boşlukla yapının dışarıdan algılanışındaki simgesel değeri vurgulamaktadır.
Ekonomik krize karşı alınan tasarruf önlemleri
Yapının proje aşamasında mimari olarak çok büyük bir problemle karşılaşmadık. Her projede yaşanan rutin problemler ise kolayca çözüme kavuşturuldu. Tasarım kurgusunu oluşturan geometri ve boşluklu yapıdan ötürü oldukça girift bir strüktüre sahip olan statik sistem ise, tecrübeli mühendis Atilla Çaydamlı ve İTÜ’deki öğretim üyesi meslektaşları tarafından özel bir program yazılarak çözüldü.
Asıl problem ise uygulama sürecinde yaşandı. İnşaat, 2001-2002 ekonomik krizine denk geldi ve bir süre durdu. Bu duraksama sadece sürecin aksamasıyla değil, bazı tasarruf önlemleri ile de sonuçlandı. Örneğin, dış kabuğunun daha uzun ömürlü bir kaplama malzemesi yerine sıva yüzeyi ile bitirilmesi ilk tercihimiz değildi ancak bütçesel kısıtlamalar doğrultusunda yatırımcı ile birlikte hareket ederek ürettiğimiz bir çözümdü. Bu süreçte önemli olan, çıkan sorunların yatırımcı ve mimar tarafından mutabakat halinde yönetilmesiydi ve işlerin gerçekten bu şekilde gerçekleşmiş olması, "ilk yapı"sını hayata geçiren ofisimiz için büyük bir şans oldu. Bunların dışında yapının uygulama aşamasında, genel olarak seçilen malzemeler ve üretilen detaylar projeye sadık kalınarak uygulandı.
Mutlu başlangıç duygusal bağa dönüşüyor
20 yıl sonra geri dönüp baktığımızda, dönemin mimari anlayışını yalın bir dille yansıtan, asal geometrik formları yapıya dönüştüren, kullanıcısına sorun çıkartmadan ev sahipliği yapmış bir bina görüyoruz. Yukarıda anlattığım sebeplerden ötürü ofisin bugüne gelmesinde önemli rolü olan bir proje ile duygusal bir bağ doğal olarak kuruluyor.
Proje Künyesi:
Proje adı: Tahincioğlu Holding Genel Merkez Binası
Proje yeri: Çayırova, İstanbul
Mimari proje: Ergün Mimarlık
Mimari proje ekibi: Ender Ergün
İç mimari proje: CEDAŞ
İç mimari proje ekibi: Esat Özkan
İşveren: Tahincioğlu Holding
Uygulama projesi: Ergün Mimarlık
Cephe tasarımı: Ergün Mimarlık
Mobilya tasarımı: CEDAŞ
Statik projesi: Fonksiyon Mühendislik
Mekanik proje: Gürdal Mühendislik
Elektrik proje: Erde Mühendislik
Proje başlangıç yılı: 1997
Proje bitiş yılı : 1998
İnşaat başlangıç yılı: 1999
İnşaat bitiş yılı: 2003
Toplam inşaat alanı: 10.000 m2
Fotoğraflar: Apo İçdağ