Uşaklıgil Evi

Ahmet Alataş / 04 Eylül 2013
Doğayla tek vücut olmuş bir hafta sonu evini sayfalarımıza konuk ediyoruz bu ay. Alataş Mimarlık ve Danışmanlık kurucusu Ahmet Alataş'ın 2006 yılında hayata geçirdiği Uşaklıgil Evi'nin tasarım ve uygulama süreciyle ilgili ayrıntıları mimarın rehberliğinde kat ediyoruz...

"Uşaklıgil Evi, İstanbul Kemerburgaz'da 10 dönümlük özel bir orman arazisinde yer alıyor. Doğaya müdahale etmeden doğa ile uyumlu ve iç içe yaşamayı arzu eden ev sahibinin 'ormanın içerisine yapacağımız her bina çevreyi bozacaktır, mümkün olsa görünmaz bir ev isterdim' arzusu ile cam ve çelikten bir yaşam kutusu olarak tasarlandı. Yapı alanı 300 m2 olan evin projelendirme süreci 8 ay, inşaat süreci ise 4 gün sürdü.



Modern teknolojiyi, insanların yaşam kalitesini yükseltmek ve onları tekrar doğayla buluşturmak amacı doğrultusunda ele aldığımız mimari duruş çerçevesinde tasarlanan ve inşaatı 2006'da tamamlanan Uşaklıgil Evi'nin çevreyle ilişkisinden konstrüksiyonlarının birleşme noktalarına kadar her detayda (her detay ölçeğinde); ışığı tasarlama, doğal enerji kaynaklarını kullanma, okunabilir strüktürler yaratma ve tasarımındaki serbestlik, esneklik, sınırsızlık, saydamlık arayışları ile sistemi her defasında daha basit ve hafif yapma çabası kendini göstermektedir.

Görünmezlik nasıl sağlandı?

Ev sahibinin hafta sonlarını geçirdiği arazideki mevcut küçük taş eve cam bir köprüyle bağlanan ve içerisinde tek bir duvar dahi olmayan cam evin taşıyıcı sistemi, strüktürel elemanların moment almadan sadece dikey olarak çekme ve baskı kuvvetlerine maruz kaldıkları bir sistemle kurgulandı. Çevredeki ağaç gövdeleri arasında neredeyse 'görünmez' olan 10 cm çapında, 6 m yüksekliğindeki taşıyıcı strüktürün oldukça zarif ve narin olması sağlandı.

Arazideki mevcut taş ev, mutfak ve çalışma odasını içinde barındıracak şekilde restore edilererek, yemek odası vazifesi gören cam bir ara bağlantıyla 'cam ev' ile ilişkilendirilerek bağlandı. Yapı, bütünde duvarsız kurgulanırken, birbirine geçen mekan ve hacimlerin ayrışmaları için mobilyalar ve kot farkları kullanıldı. Zemin ve tavanla sıfır birleşen cam cepheler vasıtasıyla kullanıcının dış mekanı kesintisiz bir şekilde algılaması, iç mekan-dış mekan ilişkisinin güçlendirilmesi ve içeriye maksimum ışık alınması hedeflendi.

Sihir ayrıntıda gizlidir...

Yapıyı çevreleyen iklimlendirme havuzu bir yandan iklim kontrolü vazifesi görürken diğer yandan evin kullanıcıları ormandaki böcek ve sürüngenlerden korunmuş oluyor.

Cam eve, binanın çevresindeki havuzun üzerinde köprü ve 'vestibule' vazifesi gören giriş kutusundan geçerek girildiğinde, 6 m yüksekliğindeki yaşam mekanına ulaşılıyor. Camdan yaşam kutusu ya da yaşam makinası olarak tasarlanan konutun katmanlı cepheleri, yapının çatısı içerisinde yaşayan insanları ve eşyalarını dış etkenlerden koruyan bir deri vazifesi görürken, enerji tassarufu, yapı fiziği ve konforu ile ilgili akılcı çözümler getiriyor.

Yapıyı sarmalayan ve kullanıcıyı dış etkenlerden koruyan cam yüzeyler yansıma ve geçirgenlikleriyle görünmezlik etkisi yaratıyor. Yapının izolasyon ihtiyaçları ve standartları doğrultusunda günümüzün yapı fiziği, konforu ve enerji tasarrufuyla ilgili çevreci ve akılcı çözümler getirecek şekilde (özel olarak) planlanıp üretilen profilsiz cam cephe sistemi, cepheyi saydam bir deri gibi kaplayarak iç ve dış mekan arasındaki geçirgenliği maksimum düzeyde sağlıyor.

Girişin batısında, ihtiyaç halinde ayrılabilen ancak salonla birlikte tek mekan olarak tasarlanmış misafir bölümü ve servis mekanları yer alıyor. Girişin karşısındaki güney cephesinden ise mutfak ve çalışma odasını barındıran mevcut taş binaya bağlantı sağlayan cam köprü ve yemek kısmına ulaşılıyor.

Girişten ahşap ve çelik bir merdivenle ulaşılan birinci katta ana salonu çevreleyen galeri niteliğindeki çalışma mekanına, ardından, cam bir köprü ile salonun üzerinde yürüyerek ana yatak odası ve banyosuna ulaşılıyor. Yapının zemin katında doğu, güney ve batı cam cephelerinde ana salon ve misafir kısımlarından kayarak açılan boşluklar ve iklimlendirme havuzu üzerindeki köprüler ile iç mekan-dış mekan ilişkisi kuruluyor.

Dört günde hayat bulan 'yaşam kutusu'

Tasarım sürecinde, doğayı koruma ve doğaya mümkün olduğunca az müdahele etme arzusuyla taşınabilir ebatlarda kuru inşaat teknolojisi ile bir araya getirilen prefabrik elemanların kullanılması tercih edildi.

İnşaat sürecinin matematiksel bir sistem çerçevesinde kolaylaştırılması ve hızlandırılması amaçlanarak, proje sürecinde hata payı +/- 2 mm olan parçaların tamamı ve yapının cam cepheleri en ince ayrıntılarına kadar detaylandırıldı. Yapısal bileşenlerinin imalatı önceden gerçekleştirilen yapının yerinde uygulaması bu sayede 4 günde tamamlandı."

Proje Künyesi

Proje adı:
Uşaklıgil Evi
Yer: Kemerburgaz, İstanbul
İşveren: Emine Uşaklıgil
Mimari proje: Alataş Mimarlık ve Danışmanlık
Mimar: Ahmet Alataş
Yardımcı mimar: Özlem Çakır
Strüktür mühendisliği: Peter Bauer, Werkraum Wien
Çelik konstrüksiyon: Tabosan
Cam: Gedik Cam
Paslanmaz çelik: Detay Metal
Program: Konut
Arsa alanı: 10.000 m2
Zemin Alanı: 247 m2
Kapalı Alan: 420 m2
Yapım Tarihi: 2006
Malzeme: Çelik konstrüksiyon, cam
Fotoğraflar: Gürkan Akay

Plan, kesit ve görünüşlere ait büyük görseller için ilerleyiniz >>>>>


Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
  • Uğur Öymen 9 yıl önce Ahmet Alataş ve Özlem Çakır'ın bu nadide eseri için gerçekten ellerine sağlık. Doğa ile bütünlüğü ve çevreci havasıyla harika bir yapıt!.
  • Yıldız İlbaş 4 yıl önce Şahane, söyleyecek bir şey yok. Bunun yarısı büyüklüğünde bir yapının günümüz şartlarında maliyeti nedir? Tarla vasfında bir araziye prefabrik yapılabiliyorken, böyle bir yapı yapılabilir mi? Şimdiden teşekkür ederim
  • Hülya Ateş 4 yıl önce Muhteşem bir yapı 👏👏👏
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :