Fotoğraf: Haydar Aliyev Kültür Merkezi, © ljubar CC BY-NC 2.0
Gilles Deleuze, son kırk yıl içinde, mimarlığı derinden etkilemiş iki filozoftan biri; diğeri Jacques Derrida. Derrida’nın etkisi tek bir yapıtıyla değil, tüm üretimine egemen olan “dekonstrüksiyon” düşüncesiyle ortaya çıkıyor (1). Deleuze ise, özellikle 1988 tarihli Le pli, Leibniz et le baroque başlıklı kitabıyla (2), çağımız mimarlığında, felsefe üzerinden belirgin bir iz bırakmış düşünce insanları arasında yer alıyor. Deleuze’ün yapıtını mimarlık bağlamında iki kesimde ele almak olası: İlki kitapta mekânsallığa / mimarlığa / mimarlara yapılan göndermeler, ikincisi ise, kitabın açtığı yoldan giden çağımız mimarlarının üretiminde Deleuze’ün kavramsallaştırmasının yeri.
Kitap dilimize kazandırılmış olduğuna göre (3), çeviride kullanılan “kıvrım” sözcüğü üzerine de birkaç söz söylemek gerek. Pli’nin Türkçe karşılığı olarak “kıvrım”, artık üzerinde uzlaşılmış bir sözcük, kullanımı büyük bir yaygınlık taşıyor. Ancak pli’den yola çıkan kavram üretiminde “kıvrım” sözcüğü yetersiz kalıyor, kendisinden türeyen kavramlara köken oluşturabilecek bir sözcük değil; yükleme dönüştüğünde ise (kıvırmak, kıvrılmak), pli’yi karşılayan çıkış noktasından uzaklaşıyor. Fransızcada ise plier yükleminin kökenini oluşturduğu sözcükler etimoloji sözlüğünde birkaç sayfalık bir toplam oluşturuyor (4). Bu yüzden, Hakan Yücefer’in, özenli bir çeviri yapmasına karşın, kimi kavramların Türkçe karşılıklarında güçlükle karşılaştığı görülüyor.
Konuya girmeden önce, bir yerlerde yaşamımıza değmiş pli/kıvrım örneklerini anımsayalım: İlk elde, bizim kuşağın 1950’lerden anımsadığı “pileli etek” ya da hep kullanılagelmiş olan “pileli pantalon” var. Pli sözcüğünün Türkçeleşmiş hali olan “pile”nin tek kullanıldığı bağlam giyim olsa gerek. Hemen aklımıza gelen kıvrım örnekleri ise şunlar: Genç dağlarda karşımıza çıkan jeolojik kıvrımlar; Arizona’da, çölde gördüğümüz rüzgârın yarattığı kıvrımlar; ahşabın kıvrımları; bir barok heykelde, örneğin Bernini’nin ünlü Estasi di santa Teresa d’Avila adı heykelinde gördüğümüz kumaş kıvrımları; Christo’nun ambalajlamalarında gördüğümüz kıvrımlar…vb. Deleuze bu farklı kıvrımlar için, Lévi-Strauss’a gönderme yaparak “Farklılık gösteren yalnızca benzerliklerdir ve yalnız farklı olanlar birbirine benzer” diyor (5).
Farklı ama benzer kıvrımlar yalnızca Deleuze’ün değil, kimi şair ve bestecilerin de ilgisini çekmiş. Bunların başta geleni, Deleuze’den bir yüzyıl önce, “kıvrım”ı üretiminin odak noktasına oturtmuş bir şair: Stéphane Mallarmé (6). Modernist şiirin öncüsü Mallarmé’nin hep “kıvrım”ı katarak yazdığı şiirler şunlar: Debussy’nin müziğine de esin kaynağı olmuş Bir Kır Tanrısının Öğleden Sonrası (L’Après-midi d’un faune), kızının yelpazesi için yazdığı Diğer Yelpaze (Autre éventail), Richard Wagner’i ilâhlaştırdığı Övgü (Hommage), Paul Verlaine için yazdığı Mezar (Tombeau) ve Pierre Boulez’in en büyük yapıtlarından birinin başlığı için Pli selon pli (Kıvrıma Göre Kıvrım) deyişini ödünç aldığı Belçikalı Dostları Anımsama (Remémorations d’amis belges). (7)
Pierre Boulez’in Pli selon pli başlığını seçmesinin iki nedeni var: İlki, yapıtın Mallarmé’nin şiirleri üzerine bestelenmiş olması, öteki neden ise kompozisyonun “kıvrım”a gönderme yapan yapısı. Boulez’in 1957’de bestelemeye başladığı yapıtı beş parçadan oluşuyor; her parça Mallarmé’nin farklı bir şiirinden alınma metin üzerine kurulu. Parçaların sıralanışı bestelenme kronolojilerine uymuyor; beş parça da bağımsız yapıtlar olarak bestelenmiş ve seslendirilmiş, en sonunda besteci bunları Pli selon pli adını taşıyacak bir bütünün parçaları olarak tanımlamış. Bestelerini sürekli elden geçiren, tashihler yapan Boulez, toplama son biçimini 1989’da vermiş. Müzikolog Philippe Albèra, Pli selon pli’nin “kıvrım”a gönderme yapan yapısını şöyle açıklıyor: “Yapıtın kompozisyon organizasyonu, merkezi parçanın çevresinde, her iki yöne doğru açılan yelpaze biçiminden oluşuyor.” (8)
Artık Gilles Deleuze’ün Kıvrım çalışmasını izlemeye başlayabiliriz: Deleuze’ün iki temel çıkış noktası var; ilki, Leibniz’in, maddenin kıvrımlardan oluştuğu görüşü ya da varsayımı, ikincisi ise Leibniz’in anti-kartezyen kıvrım geometrisinin barok estetikle ilişkisi. Deleuze başlangıçta kıvrımın oluşturucu temel öğesini ele alıyor; bu bir eğri çizgi. Önce Paul Klee’ye bakıyor, çünkü Klee de Bauhaus derslerine bir eğri çizgiyi örnekleyerek başlamış. Klee’nin eğri çizgisi -kendi deyişiyle- “özgürce eğlenen etkin çizgi”, özel bir amaç taşımayan, gezmek için gezinen bir çizgi, etken öğesi ise devinen bir nokta. (9) “Değişken eğriliği ya da kıvrımı oluşturan ideal öğe bükülmedir” saptamasının ardından Deleuze, Klee’ye göre nokta bir bükülmeyi kateder, teğetin eğriden geçtiği yerde nokta da bir bükülme noktasıdır diyor. (10) Böylece, “kıvrım” kavramsallaştırmasının geometrik temsili için gerekli ana öğeler ortaya çıkıyor: Bir bükülme noktaları dizisinden oluşan eğri çizgi, çizginin içbükey yönde tanımladığı mekân parçası ve bükülme noktalarından geçen teğetlere dik doğrular üzerinde yer alan görüş noktaları. Eğri çizgi bir çember yayı olsaydı, teğetlere dik tüm doğrular tek bir noktada, merkezde kesişeceklerdi ve tek bir görüş noktası tanımlayacaklardı. Bir çember yayı değil serbest bir eğri çizgi söz konusu olduğu için kesişim noktaları (görüş noktaları) çokluk gösteriyor ve içbükey çizginin tanımladığı mekân içinde belirli bir alan ya da Deleuze’ün deyişiyle “zarf” oluşturuyorlar. İşte bu verilerin sunduğu diyagram, Deleuze’ün kitabında işleyeceği ana izleği veriyor. Bu diyagramın çok titrek ve kararsız bir küçük taslağını Deleuze de çizmiş, ama daha çok yazılı anlatımla betimlemeyi yeğlemiş.
Yazının devamını buradan okuyabilirsiniz.
1. Bkz. Jacques Derrida, Mimarlık ve Dekonstrüksiyon, Yazılar Tartışmalar Söyleşiler, Arketon Yayınları, İstanbul 2023.
2. Gilles Deleuze, Le pli, Leibniz et le baroque, Les Éditions de Minuit, Paris 1988.
3. Gilles Deleuze, Kıvrım, Leibniz ve Barok, Türkçesi: Hakan Yücefer, Bağlam Yayınları, İstanbul 2021
4. Bkz. Jacqueline Picoche, Nouveau Dictionnaire Étymologique du Français, Hachette-Tchou, Paris 1971, s. 527-529.
5. Gilles Deleuze, Müzakereler, Norgunk Yayınları, İstanbul 2006, s. 163.
6. Deleuze iki yerde buna dikkat çekmiş: Müzakereler’de “Mallarmé’nin zihni sürekli kıvrımlarla meşguldür” diyor; Kıvrım’da ise daha da keskin bir görüş ileri sürüyor: “Kıvrım Mallarmé’deki en önemli kavramdır.” Bkz. Deleuze, Müzakereler, s. 166 ve Deleuze, Kıvrım, Leibniz ve Barok, s. 49.
7. Bir Kır Tanrısının Öğleden Sonrası için bkz. Stéphane Mallarmé Profil, hazırlayan ve çeviren: Ömer Aygün, Yapı Kredi Yayınları, İstanbul 2002, s. 66-69; Diğer Yelpaze, Övgü, Mezar ve Belçikalı Dostları Anımsama için bkz. Stéphane Mallarmé, Şiirler, Türkçesi: Erdoğan Alkan, Varlık Yayınları, İstanbul 2015, s. 56, 58, 74-76.
8. Philippe Albèra, “…l’éruptif multiple sursautement de la clarté…”, Pli selon pli de Pierre Boulez içinde, Éditions Contrechamps, Cenevre 2003, s. 62.
9. Paul Klee, Çağdaş Sanat Kuramı, Türkçesi: Mehmet Dündar, Dost Yayınları, Ankara [tarihsiz], s. 59.
10. Deleuze, Kıvrım, Leibniz ve Barok, s. 24.