Viyana, Graben
Fotoğraf: Cemal Emden
Viyana'da ve Chicago'da, bu kentlerin kimliğine hiç uymadığını düşündüğünüz yapılar var mıydı?
İhsan Bilgin : Viyana'da çok kötü bulduğum bir bina var; Stephansdom ile Graben'in arasındaki Haashaus. Neresinden baksanız Viyana'nın inceliklerine, katmanlarına uymayan bir yapı. Loos'un gözüyle bakıp Wagner'i beğenmeyebiliriz, ya da Wagner'in gözüyle Semper yapılarının alternatiflerini düşleyebilirsiniz. Ama bu farklı bir durum. Ben kendi adıma keşfetmeye değecek herhangi bir şey bulamam orada.
Sibel Bozdoğan: Chicago için öyle bir yapı olduğunu düşünmüyorum. Bunun da çok basit bir nedeni var; Chicago için her şey mümkün. Bir kere gridin düzeni kurulduktan sonra icinde her şeye yer var; biraz Rem Koolhaas'in Delirious Newyork kitabında söyledigi gibi. Dolayısıyla Chicago'da pek çok değişik yapı var, ama aykırı diyebileceğimiz hiç bir şey yok. Çünkü kentin öncesinden gelen bir bütünlük olmadığı için, kentte her şey tek.
Viyana, Michaelerplatz, Looshause (Adolf Loos, 1909 - 1912)
Fotoğraf: Cemal Emden
Tansel Korkmaz: Hollein'ın yapısını aslında Viyana'nın kültüründeki bir şeyin en uca gitmesi şeklinde tarifleyebiliriz. Schoerske'nin Yüzyıl Sonu Viyana kitabında işaret ettiği gibi Viyana modernizminin olgunlaşmasında etkisi çok olan bir çatışmadan bahsedebiliriz burada: aristokrat kültürün burjuva kültürü tarafından reddedilmek yerine devşirilerek benimsenmesi. Ekonomi ve işlerlik/kullanışlılık yerine daha duyusal, estetizme zaafı olan bir burjuva kültürü çıkıyor ortaya. Dolayısıyla modern kendini kah bunun üzerine kah bununla didişerek kurguluyor. Modernizm çerçevesinde güçlü bir malzeme ve detay hassasiyeti olarak kendini gösteren bu kültür Postmodern zamanların nedensizlik vurgusu içinde Haashaus örneğinde olduğu gibi keyfiliğe savrularak gözleri acıtıyor. Ben Coop Himmelblau, Jean Nouvel vd. tarafından konut ve alışveriş merkezine dönüştürülen Gazometrileri de buna dahil edebilirim.
İhsan Bilgin: Evet öyle, buna katılıyorum. Ama Haashaus'da duyusallığın izini de süremiyorum ben, Gazometreler için zaten söyleyecek birşey bulamıyorum.
Tansel Korkmaz: Malzeme fetişizmi vardı. O yapılarda bir disiplinin, nedensellikten kurtulup tamamen keyfiyete savrulduğunda nerelere gidebileceğini görüyoruz. Bunlar ibret almak için gezilmesi gereken binalar.
O anlamda Adolf Loos'da da duyusallık çok önemli. Ama o modernizmin disiplini içinde, hakikaten çok iyi bir yerde, insanı çok heyecanlandıran bir yerde duruyor. Adolf Loos'un yapıları bu kültürün her zaman eleştirel bir yorumu niteliğinde, ama Hollein'ınkilerde insanı çaresiz bırakan bir şey var. Dükkanlarının da önünden üçüncü geçişte insan sıkıntıya gark oluyor, ama Haashaus ‘un ölçeği de çok büyük için olduğu ona hiç tahammül edilemiyor.
İhsan Bilgin: Sonuç Viyana'nın hiç kaldıramadığı şey zevksizlik.