Mimari - Politiğin Kurumsal Bir Erken Örneği: Werkbund

08 Mayıs 2009

Kurulduğu 1907 tarihinden işlerliğini kaybettiği Nazi dönemine dek tasarım ve mimarlık alanlarında öncü denilebilecek bir pozisyona sahip olan Deutsche Werkbund, tasarımcı ve sanayicileri aynı çatı altında buluşturan ve ürün kalitesinin geliştirilmesi ile Alman sanayisinin rekabet gücünün artırılması üzerine çalışan bir dernekti. Aralarında Peter Behrens, Josef Hoffman, Hermann Muthesius ve Richard Riemerschmid'in de bulunduğu 12 sanatçı ve mimarın, 12 şirketle işbirliği halinde Ekim 1907'de Münih'te kurdukları Deutsche Werkbund'un kuruluş amacı, üyeleri tarafından şu şekilde tanımlanmıştı: "Sanat kurumları, sanayi ve ticaret kuruluşlarıyla işbirliği içerisinde eğitim, propaganda ve ortak bildirimler yoluyla sanat ve zanaatın gelişimine katkıda bulunmak."

Aralarına Henry van de Velde, Heinrich Tessenow gibi figürlerin de eklendiği Werkbund'un başlıca iki hedefi, mobilyadan kentsel tasarıma, endüstriyel üretimin her alanında sanatsal kalitenin yükseltilmesi ve bu tür iyi tasarlanmış nesnelerle kitlelerin "eğitilmesi"ydi. Dolayısıyla Werkbund, sanatsal veya artistik bir girişim olmaktan ziyade, geleneksel zanaati endüstriyel seri üretim teknikleri ile buluşturmaya odaklanmış kamu finansmanlı bir girişim olarak karakterize oluyordu. Bunlara üçüncü bir amaç olarak, Alman endüstri ürünlerinin dünyadaki rekabet gücünün artırılması için tasarımın bir araç olarak kullanılması çabası da ekleniyordu. Doğrudan kapital ile mimarlık arasında güncel bir ilişki kuran ve İngiltere ile ABD'nin yer aldığı global ürün savaşına Almanya'nın da eklemlenmesi motivasyonuna sahip Werkbund'un mottosu "Vom Sofakissen zum Städtebau" (Koltuk yastığından kent yapımına), örgütün ilgi alanlarını özetliyordu.

Bu açıdan bakıldığında, 1938'de kendisini yok eden Hitler yönetiminin sandığının aksine, ulusalcı bir örgüt olan Werkbund'un, özellikle 1920'li yıllarda tasarım alanında yaptığı deneysel çalışmalarla küreselleşmenin belirleyici olacağı bugünün dünyasına giden yolun hazırlayıcısı olduğu da söylenebilir.

Kurum 1. Dünya Savaşı öncesinde, her biri özgül bir güncel tasarım sorunsalı üzerinde yoğunlaşan "jahrbuch"larını (yıllıklar) yayımlamış ve "modernizm"e eksen oluşturacak kimi başlıkları ilk kez dünya gündemine taşımıştı. Yine aynı dönemde İstanbul'da yapılması öngörülen Türk-Alman Dostluk Yurdu binası yarışmasını örgütlemişti. Tüm önemli Alman mimarlarının katıldığı, sonuçları İstanbul'da sergilenen bu mimarlık yarışması Erken Cumhuriyet yıllarındaki Türk-Alman mimarlık flörtünün de başlatıcı etmenleri arasında sayılmalıdır.

Dünya Savaşı'nın ardından 1919 yılında Köln'de gerçekleştirilen büyük Werkbund sergisiyse, Almanya'nın savaş sonrası yeniden yapılanmasının zeminini oluşturdu. Max Bill'in sergide yer alan "Die Gute Form" (İyi Biçim) başlıklı çalışması kısa sürede "modernist eylem"in mottosu haline geldi. Kurum, o yıllarda "Die Form" adlı dergiyi çıkaracak; toplantılar, etkinlikler düzenleyecek ve dünya ölçüsünde yaygın bir ün kazanacaktır. O nedenle, örneğin, onu model alan bir "Japon Werkbundu" bile kurulmuştu.

20. yüzyılın belli başlı Alman mimar ve sanatçılarının içinde yer aldığı Werkbund'un "Form" (1924) ve "Film ve Fotoğraf" (1929) başlıklı iki sergisi, sanayi ve teknolojinin gelişimiyle birlikte hızla değişen dünya karşısında "yeni ifade biçimleri" arayan modernist hareketin yapıtaşlarını oluşturmaktadır. 1927 tarihli Werkbund örnek toplu konut sitesi Weissenhofsiedlung Stuttgart'ın ardından Brünn (1928), Breslau (1929), Prag (1932), Neubühl (1932) ve Viyana (1932)'da yapılan aynı tür örnek konut siteleri de, bu alandaki önemli dönem örnekleri arasında yer alırlar. Bunlarda çağdaş konut tipolojisi, kitlesel barınma sorunlarının çözümü, konut yapımının sanayileştirilmesi gibi başlıklar çerçevesinde deneysel ürünler ortaya koymak amaçlanmıştı.

Dünya Savaşı ertesinde eski gücüne bir daha kavuşamayan kurum, 1959'dan itibaren "kentsel göç" ve "ekolojik yıkım" gibi sorunları merkezine aldı. Bu açıdan Werkbund'un kuruluş amacının tam aksi doğrultuda bir işlev tanımı yapmaya başladığı görülür. Kuruluşta sanayileşmenin sonuçlarına ve sanayinin dönüştürücü gücüne iyimserlikle yaklaşan kurum, artık ekolojist bir temkin edinmiş gözükür. Bu dönemde Werkbund ekonomik kalkınmanın yol açtığı çevre kirliliği hakkında kamu bilinci oluşturmak adına önemli girişimlere imza atmıştır. Üretimden çok kullanımla ve yeniden çevrimle ilgilenmeye başlayan Werkbund, "iyi tasarım" kavramını büyük ölçüde terk etmiş ve ağırlıklı olarak ürünlerin uygun şekilde kullanılması ve tüketimin yol açtığı sorunlar üzerinde duran etik bir söylem geliştirmiştir. Ne var ki, sayısız benzer kurumun "cirit attığı" bu alanda Werkbund'un güncel ekolojist korumacılığın önemli aktörlerinden bir olduğu da iddia edilemez.

Bu metin, Arredamento Mimarlık'ın Mayıs 2007 (202) sayısında yer alan "Werkbund 100 Yaşında" isimli makaleden derlenmiştir.


Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :