TTŞ: Nasıl bir araya geldiniz?
Şule Ertürk Gaucher, İpek Baycan
ŞEG: Paris’te yaşadığım sürede, Türkiye’ye her gelişimde mutlaka İpek’le görüşüyor, buluşur buluşmaz da birbirimize görüşemediğimiz süreçte profesyonel hayatlarımızda neler yaptığımızı anlatıyorduk. Mezuniyetimizden itibaren uğraştığımız şeylerin hep mimari kimliğimizi ve donanımımızı çeşitlendirme yönünde olduğunu ve pek de yerimizde duramadığımızı keşfettik. Bizim için girişimcilik de oldukça heyecan verici bir süreç olacaktı. Türkiye’de kendi işimizi yapmanın mümkün olduğunu düşünerek taşınmaya karar verdim.
İB: Şule Türkiye-Fransa arasında gidip geldikçe bir yandan da birlikte çalışmaya başlamıştık, benim freelance olarak Arkizon Mimarlık’a destek verdiğim süreçte art arda birkaç proje yaptık; Hexoffice, bir marina projesi ve ardından 38° 30° Çiftliği ile birlikte nasıl iş çıkarttığımızı görmüş olduk. Bir araya gelişimizin ardından süreç kendi kendine, organik bir biçimde ilerledi.
Hexoffice
38° 30° Çiftliği
ŞEG: Tasarıma yaklaşım biçimimiz ve onu yorumlama tarzımız çok örtüştü. Örneğin, tasarımı ortaya koyduktan sonra, ikimiz de oturup yaptığımızı yeniden sorgulama eğilimindeyiz. Formla fonksiyonu birleştirme noktasında da aynı bakış açısına sahibiz. Bu, bizim hızlı bir biçimde sonuca varmamızı sağlıyor. Projenin başlangıç aşamasında her şey doğal bir biçimde gelişiyor. İpek de ben de hemen kendi eğilimlerimiz doğrultusunda projeleri geliştirmeye ve inceltmeye başlıyoruz, kendi içinde oldukça dengeli bir dağılım oluyor bu.
TAK KADIKÖY Kıyı Köşe Yarışması Birincilik Ödülü
TTŞ: İş bölümünü nasıl yapıyorsunuz?
İB: Şule, Jean Nouvel’de çalışırken perspektif algısı, insan ölçeği ve malzeme hissiyatı gibi konularda kendisini oldukça geliştirmiş. İleri modelleme konusuna yatkınlığı ve birikimi sayesinde genellikle projenin konsept aşamalarında görselleştirme ve modelleme konularında etkin. Ben ise planlama, konsept geliştirme, uygulama ve konseptin tutarlılığını sağlama konularında genellikle ekipleri yönlendiriyorum. Tabii ki bu roller zaman zaman değişiyor.
ŞEG: Tasarım öncesinde birlikte tartışarak bir noktaya kadar ilerliyoruz. Daha sonra bu fikrin realize edilebilirliğini sorguluyoruz. Tasarım anlamında ikimizin de projede etkin rolü oluyor, projelerimiz genellikle bizim kafa kafaya verdiğimiz süreçlerde filizleniyor.
TTŞ: Ofisi kurma noktasına nasıl geldiniz?
İB: Süreç içerisinde giderek daha fazla deneyim edinmeye başlamıştık. Birlikte iyi işler ortaya koyduğumuza dair bir his de oluşmuştu aslında. Ama birlikte ofis kurma fikri ilk kez Arkizon Mimarlık ile birlikte ortaya koyduğumuz 38° 30°Çiftliği’nin uygulanacağı haberi ile resmilik kazandı. Bir hafta sonra da ofisimizi kurduk. 2013 yılına denk geliyor.
ŞEG: Ben de bu projeyle Türkiye’ye kesin dönüş yapma kararı vermiş oldum. Genç mimarlar olarak böyle bir projenin bizi çok heyecanlandırdığını söyleyebilirim. Ahmet Kocabıyık'ın aklında ikonik bir yapı vardı. Tazlar Tarım Köyü’nde yer alan bu bölgeyi bir sanat vadisine dönüştürmek ve bu projeyle ilk adımı atmak istiyordu. Biz de, klasik bir fabrika tipolojisinin ötesinde daha farklı neler yapabileceğimizi düşünmeye başladık. Fabrikaya bir satış ve degüstasyon bölümü eklemeye karar vererek “Müze gibi peynir fabrikası” yaratmak istedik. Fabrikanın içinde ziyaretçilerin peynir tadımı yapabilecekleri ayrı bir bölüm var. Bir de yapı, kokteyl ve etkinliklerin düzenlenebileceği geniş bir iç avluya sahip.
TTŞ: Bu projede Arkizon ile iş birliği yaptığınızı belirttiniz. Başka bir mimarlık ofisiyle birlikte çalıştığınızda sistem nasıl ilerliyor?
İB: Genellikle başka bir mimarlık ofisi ile çalıştığımızda görev tanımlarını çok iyi yapmaya çalışıyoruz. Bizim bu anlamdaki deneyimlerimiz oldukça pozitif oldu. Baraka Mimarlık’la ve Arkizon Mimarlık’la çalışma şansımız oldu. Baraka Mimarlık ile Çanakkale Yarışması’nda çalışırken, birlikte beyin fırtınası yapmak oldukça üretken süreçler sağladı.
ŞEG: Arkizon Mimarlık ile birlikte oluşturduğumuz ortak iş yapma biçimimiz ise çok daha uzun bir süreci kapsıyor. Hexoffice, Marina Projesi ve en önemlisi 38° 30° Çiftliği sürecinde konseptten uygulamanın sonlanmasına ve hatta mesleki kontrolörlüğe kadar bir süreç yaşadık.
İB: Arkizon Mimarlık’ın donanımlı ve uygulama konusunda deneyimli bir ofis olması, çalışanları ile birlikte bir ekip oluşturmamıza yardımcı oldu. Proje, benim başında olduğum bir uygulama ekibi ile çizildi. Tasarım ve uygulama projesinin her aşamasında tüm kararları iki ofis ortak olarak alıyorduk.