Weissenhofsiedlung ve "Neues Bauen"

08 Mayıs 2009

Mimarlığı kavramsal paketler içinde kavrayamaya yönelik bir girişim, rahatlıkla tüm üretimleri üslup, prensip ve kriter gibi başlıklar altında sınıflandırmamızı sağlayacaktır. I. Dünya Savaşı sonrasında ideal modern insan ve modern dünya düzeni yanılsamalarının yıkıldığı göz önünde bulundurulduğunda, hemen tüm toplumsal pratiklerde olduğu gibi, mimarlıkta da yeni bir bütünsellik arayışına girilir. Tüm mimarlıkları kapsayacak ideal, "doğru" bir üst söylem arayışı, kaçınılmaz olarak yukarıda sözü edilen paketlemeleri de beraberinde getirir. Bugün fonksiyonalizm ya da Neues Bauen olarak adlandırdığımız bu üslupsal arayışlara da, birlik-bütünlük yanılsaması üzerinden üretilmiş aşkınlık söylemleri olduklarını akılda tutarak bakmak gerekir. Öte yandan söz konusu kavramsal paketlerin, geriye dönük olarak da kategorize edildiği ve farklılıkları yerine aynılıkları üzerinden bir kez daha anlatılageldiği hatırlanmalıdır. Weissenhofsiedlung'u ve onun hikayesini var eden "Neues Bauen" (Yeni Yapı) yaklaşımına dair dile gelen tüm dinamikler için de bu böyledir.

Werkbund'un, Stuttgart yerel yönetimini de arkasına alarak "Die Wohnung" sergisini –Weissenhofsiedlung'u- kotarmasındaki motivasyonlar, erken 20'inci yüzyılda ve hatta sonrasında Kıta Avrupası'nda etkili olmuş mimarlık yaklaşımlarının bir izdüşümü olarak pekala görülebilir. Almanya'da Jugendstil olarak adlandırılan Art Nouveau mimarlığın her türlü süs ve bezemesine karşı çıkan, yapı gövdelerinin ve tasarımın temel biçimlere indirilmesi, mimari dilin en saf gramerle ifade bulması gerektiğini savunan "Neues Bauen" ise, bu anlamda Weissenhofsiedlung'un üslupsal üst söylemi olarak nitelendirilebilir. Bugün Fonksiyonalizm, Pürizm, Neue Sachlichkeit gibi "akım"lar ile De Stijl, Novembergruppe ve Zehnerringe (Der Ring) gibi topluluklardan ayrı tutamayacağımız "Neues Bauen", 20'inci yüzyılın modernist mimarlık manifestolarına doğrudan eklemlenmektedir. "Neues Bauen"ı anlamak için de, bu yaklaşımın anıtı sayılabilecek Weissenhofsiedlung'u irdelemek gerekir.

Jugendstil'den uzaklaşarak Adolf Loos'un "Bezemesizlik tinsel gücün göstergesidir" ifadesine yönelen Neues Bauen, dönemin hakim modernist mimarlık güzergahlarında olduğu gibi bezeme ve süsü bir "suç" olarak betimler; işlevsellik üzerinden şekillenen bir mimarlığın ipucunu verir. Konut da artık "bir temsil nesnesi değil, tüketim nesnesi"dir.

I. Dünya Savaşı'nın ardından politika, toplum, ticaret ve sanatta değişen yönelimlerin, modern kentin kurgusu ve modern insanın barınma pratiklerinde de değişime yol açması kaçınılmazdır. "Neues Bauen" ve Wiessenhofsiedlung, barınmanın modern biçim prensiplerinin bir araştırması; zamanın teknik, hijyenik, estetik ihtiyaç ve gereksinimlerine karşılık veren mimarlığın oluşturulması için bir girişim olarak karşımıza çıkar. Ve Stuttgart Valisi Karl Lautenschlager ile Werkbund Başkanı Peter Bruckmann, 27 Haziran 1925'te Weissenhofsiedlung'un amacını şöyle dile getirirler:

"Hayatımızın her alanında verimlilik önlemleri, konut problemi var olduğu sürece sona ermeyecektir. Günümüzün ekonomik koşulları her türlü fuzuliliği yasaklamakta ve en az araç / yatırım ile maksimum faydaya ulaşma ihtiyacını ortaya koymaktadir. Daha az inşaat ve operasyon masrafını mümkün kılacak malzeme ve teknik ekipmanın uygulanması gerekmektedir ki, ev giderlerinin azalması / basitleşmesi ve yaşamın ta kendisinin iyileştirilmesi böylelikle sağlanabilsin."


Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :