H.Ü. Ankara Devlet Konservatuarı ve Bale ve Sahne Sanatları Okulu

mimarizm.com / 31 Ağustos 2016
Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuarı Projesi'nin detaylarını, tasarımı üstlenen mimar İlhan Kural aktarırken, Prof. Dr. Celal Abdi Güzer de bu gerçekleşmemiş öneri üzerine bir değerlendirme yazısı kaleme alarak metne katkıda bulunuyor.

CELAL ABDİ GÜZER*

Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuarı Yapısı için Gerçekleşmemiş Bir Öneri Üzerine

Mimarlıkta bazı tasarım konuları barındırdıkları işlev nedeni ile az sayıda gerçekleşen, farklı yerleşim bölgelerinde ancak birkaç kez gereksinim duyulabilen, bu nedenle kendiliğinden özel bir önem, öncelik taşıyan, mimarlar için de çekicilik barındıran konulardır. Konser salonu, müze, havalimanı, önemli idari merkezler, konumu nedeni ile bağlam içinde öne çıkan yapılar ya da özel konularda uzmanlık birikimi gerektiren yapılar bunlar arasında sayılabilir. Bu yapılar sayısal azlığının yanısıra işlevleri nedeni ile önceden bir işaret değeri, farklı bir kimlik kazanmaya açık yapılardır. Bu durum tasarım sürecini bir yandan özel ve ayrıcalıklı bir sürece dönüştürmeye yönelik bir zemin oluştururken, öte yandan özellikle yapının dışavurum ve kimliğine yönelik olarak oluşan beklentiler, mimar için başedilmesi gereken ek bir soruna dönüşebilir. Bir başka deyişle konusu ya da konumu nedeni ile ayrıcalık kazanan yapılar her mimar için çekicilik ve güçlükler barındıran, tasarımın başka birçok girdiyle birlikte kimlik ve dışavurum konularını ağırlıklı olarak barındırma baskısı taşıdığı tasarım konularıdır. Şüphesiz tersten gidildiğinde de konu ve konumdan bağımsız olarak hemen her tasarım sürecini ayrıcalıklı kılmak, yeni deneme ve araştırmalara açmak, gündelik olarak tekrar eden sıradan tasarım konularında kimlik ve özgünlük gibi değerleri öne çıkarmak, özetle ayrıcalıklı tasarım süreçlerini işlevselleştirmek olasıdır. Benzer biçimde mimarlık alanında yapının kimliği ve özgünlük, salt yapının dışavurumu aracılığı ile yakalanan değerler değildir. Tasarım kimi zaman yalnızca bağlama olan duyarlılığı, malzeme seçimi ve ayrıntılardaki incelmişlik, iç mekân kaliteleri ya da başka nedenlerle özgünlük ve kimlik kazanabilir. Bugün güncel mimarlık tartışmalarına baktığımızda her iki uçta örnekler görmek olasıdır. Zaha Hadid ya da Frank Gehry gibi mimarların alışılmadık biçimde nesneleşen yapıları kadar, Peter Zumthor ya da Tadao Ando gibi mimarların yalın, alışıldık biçimler içinde ulaştıkları incelmişlik öne çıkan araştırmalar arasında yer almaktadır. Öte yandan giderek ivmelenen ve mimarlığı daha çok kapsayan tüketim toplumu olgusu mimar ya da yapı üzerinden yapının kimliğine dayalı artı bir pazar değeri oluşturma beklentisini artırmakta, hemen her yapıyı ağırlıklı olarak biçim ve dışavurum üzerinden yarışmaya zorlamaktadır. Özellikle eleştirel kültürün yerleşik olmadığı toplumlarda bu beklenti mimarlık içinden denetlenemeyen bir tesadüfilik için zemin ouşturabilmekte, önceden belirlenmiş biçim, alıntı ya da yapıştırma kimlik öğeleri tasarımın belirleyicisi olabilmektedir.

İlhan Kural tarafından 2013 yılında tasarlanan, ilgili idare tarafından benimsenen, bütün uygulama projeleri tamamlanan, ancak çeşitli nedenlerle uygulanmasından vazgeçilen ve yerine yerel kimlik vurgularını öne alan bir başka projenin tercih edildiği, Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuarı Yapısı bu tartışma için iyi bir örnek ve zemin oluşturuyor. Üniversite ortamında yer alan bir konservatuvar bir yandan içinde barındırdığı sanat ortamı, bu ortamın gereği olan özel mekânlar, konser salonu, tiyatro gibi hacimler, öte yandan bu salonların dışarıya açık yapıları ile üniversite için bir arayüz oluşturması nedeni ile yerleşke içinde özel ve ayrıcalıklı bir konum kazanıyor. Özünde tipolojik bir eğitim yapısı olan konservatuvar konusu, programında barındırdığı farklı büyüklük ve altyapı özelliği barındıran hacimler, bu hacimlerin sayısal çokluk ve çeşitliliği, kullanıcı profil yoğunluğundaki farklılaşmalar, hepsinden önemlisi içinde yaşayanları etkileyecek bir sanat ortamı olması nedeni ile kolay olmayan, özel bir araştırma alanı. İlhan Kural daha önce (1993-1994) Erkut Şahinbaş ile birlikte Bilkent’te benzer bir yapıyı, 5. Mimarlık ödüllerine aday olan, Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi’ni gerçekleştirmiş, bu konuda deneyimli az sayıda mimardan biri. Benzer biçimde kendisinin eğitimci kimliği eğitim ortamları ve üniversite yapılarına yönelik ek bir birikim tanımlıyor. Bu deneyimler Kural için bir yandan kolaylaştırıcı bir zemin oluştururken öte yandan bu deneyimin yarattığı geri besleme ve bilgi birikimi yapı programı özelinde geliştirilmesi gereken bazı özel araştırmalara, akustik gibi konulara yoğunlaşmasını getiriyor. Kural sade, yalın, dil özellikleri ile zamana direnen bu anlamda gündelik kaygılardan uzak duran, daha çok bağlamla kurduğu ilişki, kendi yarattığı bağlam ve iç mekân kaliteleri ile öne çıkan ve ayrıntılara odaklanmış bir tasarıma yöneliyor.

Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuarı, Beytepe Kampusu içinde DSİ’ne ait bulunan ve yakın çevre için bir değer oluşturan gölete bakan hafif eğimli bir yamaçta, aynı ada içinde planlanan Müzik ve Sahne Sanatları Lisesi ve Bale Orta Okulu ile birlikte bir bütün oluşturacak biçimde ele alınıyor. Toplam inşaat alanı  38.500 m2 dolayında olan yapının bale, opera, piyano, yaylı çalgılar, müzikoloji, kompozisyon ve orkestra şefliği, üflemeli ve vurmalı çalgılar ve caz sanat dallarına ait derslikler, çalışma stüdyoları, öğretim üyesi odaları, eşlik odaları, müzik dinleme odaları, kayıt stüdyoları, konser salonu, prosenyum tiyatrosu, arena tiyatrosu, resital salonu, çalışma stüdyoları ve odaları, gibi ana mekânlarla bunlara hizmet verecek kütüphane, kafeterya, kafe, müze, sergi alanı gibi mekânlardan ve otopark teknik hacim ve öteki servis hacimlerinden oluşması bekleniyor. Kural tasarım aşamasında bir konsevatuvar binası için yaşamsal sayılan sesin kalitesi ve öteki mekânlar üzerindeki etkisine yönelik konuyu öncelikli araştırma başlığı olarak kabul ederek binanın kurgusunu çizgisel bir karnıyarık plan gibi ele alıyor. Konser salonu, tiyatrolar, resital salonu ve bale çalışma salonları gibi büyük ve geniş açıklık isteyen mekânlar, yapının ortasında oluşturulan omurgada, derslik ve öğretim üye odaları gibi küçük mekânlar ise bu hacimlerin ve yapının çeperlerinde yer alıyor. Böylece sessizlik isteyen büyük gösteri salonları, yanlarda oluşturulan tampon bölgelerle, derslik ve öğretim üyesi odaları, koridorlar ve tesisat boşlukları ile dış alanın gürültüsünden ayrılıyor. Bu tasarım ilkesi, böylesi büyük bir binanın içinde, kolay akılda kalan bir dolaşım sisteminin de oluşmasına, bir hareket ve algı sürekliliğine olanak tanıyor. Yapı bu çizgisel düzen içinde ortada yer alan ve ana giriş boşluğu gibi tanımlanacak bir orta hol aracılığı ile kendi içinde bir kentsellik yaratıyor. Bu ana hol, kendisine bağlanan 2 bloğun birleştiği, öğrenci ve öğretim üyelerinin bir araya geldiği, konser ve resital salonlarına giriş ve fuayelerinin bulunduğu, birinci bodrumda ise küçük bir müze ve kafenin yer aldığı 4 kat boşluklu, atriyumlu bir buluşma mekânı, yapı için bir düğüm noktası oluşturuyor. Bu hole açılan ana merdivenler, galeriler ve kafe ile bu holde sonlanan koridorlar atriyumlu giriş mekânını yapının bir iç meydanına dönüştürüyor. Özellikle bu tür yapılar için çok önemli olan bir sosyal iletişim, toplanma ve etkinlik ortamına dönüşüyor. Yapının çizgisel kurgusu bir yandan yapı boyunca değişen arsa eğimi boyunca farklı kotlardan yapıya yaklaşıma, farklı kullanıcı kesimlerinin birbiri ile kesişmeden yapıyı kullanmalarına olanak tanırken öte yandan, değişken zemin ilişkileri ve farklı yere bağlanma biçimlerine olanak tanıyor. Bu anlamda yapının yerle ilişkisi ve değişken zemin çizgisi bir tasarım girdisi olarak ele alınıyor.

Yapının ana program parçalarını oluşturan salonlardan Konser Salonu, çokamaçlı gösterilere olanak tanıyan geniş sahnesi, orkestra piti içine inip çıkabilen, hareketli bir orkestra platformu ve araştırmaya dayalı akustik altyapısı ile gerek büyüklük gerekse donanım olarak bu tür yapılar için örnek olabilecek bir salon niteliği taşıyor. Bu büyük salonun yanısıra yapıda Arena Tiyatrosu, Prosenyum Tiyatrosu, Resital Salonu, Bale Çalışma Stüdyoları ve Opera Çalışma Salonu yer alıyor. Büyük açıklık gerektiren bu hacimlerin orta aks üzerinde çözülmesi bir yandan ses yalıtımına yardımcı olurken öte yandan taşıyıcı sistem kurgusunu açıklık bazında düzenlemeyi amaçlıyor.

İç mekân zenginliği, birbirine akan boşluklar, yapı dolaşımının yatayda ve dikeyde açık bir süreklilik içinde ele alınması ve ortak mekânların ışık kalitesi İlhan Kural’ın hemen bütün tasarımlarında olduğu gibi öne çıkarılan konular. Kural yapının araştırma yoğunluğunu iç mekâna taşırken, dış kabukta yapının tektonik özelliklerini doğrudan yansıtmayı, sade bir düzen içinde dolu boş dengesi oluşturmayı ve yapının büyüklüğü içinde insan ölçeğine yaklaşan alt ölçekler oluşturmayı hedefliyor. Yapı bu bölgede geleneksel kullanım değeri olan, bu tür kurumsal yapılarla özdeşleşen, bu anlamada klasik olarak kabul edilebilecek andezit taşı ile kaplanıyor. Bu kaplama dokusu içinde yatay ve dikey güneşlik, giriş sacağı, pencere nişi gibi elemanlar ve taşıyıcı kurgu dışa vurularak dengeli bir kompozisyon oluşturuluyor. 

Bütün bu özellikleri ile Hacettepe Üniversitesi Konservatuvar Yapısı özgün bir tasarım araştırması olmanın yanısıra bu tür yapıların önceden hazırladığı dil ve dışavurum beklentisi konusunda işlevsel ve tektonik değerleri öne alan bir yaklaşım, bireyselleşen ya da gündelik öncelikler üzerinden değer kazanan bir dil anlayışı yerine sade ve zamana direnen bir yaklaşımı temsil ediyor. İçine girildikçe yoğun bir araştırma ürünü olduğu, incelmiş akustik ve detay çözümleri ile devlet yapılarında alışılmadık bir kalitenin yakalandığı farkedilen bu projenin uygulanmayarak yerine yapay kimlik kaygılarını öne alan bir alternatifin tercih ediliyor olması ise gerek bu yapı özelinde, gerekse Türkiye’de ölçeğinde ayrı bir yazının konusu.

*Celal Abdi Güzer, Prof. Dr.
ODTÜ Mimarlık Fakültesi

İLHAN KURAL*

2012 yılının Mart ayında Hacettepe Üniversitesi Yapı İşleri Daire Başkanlığı’ndan bir telefon aldım. Üniversite’nin Ankara Beşevler’de bulunan Konservatuar Binası’nın yetersiz kaldığı, yeni bir Konservatuar Binası ile Bale ve Sahne Sanatları Okulu yapılmasının arzulandığı ve bu yapılarla ilgili komple mimari ve mühendislik projelerinin yapılması için de rektörlüğün büromuzun görevlendirilmesini istediği söylendi. Yeni Konservatuar Binası’nın, Üniversite'nin Beytepe Kampusu’nda yer alacağı ve bunun için alternatif yerler olduğu belirtildi. Gösterilen arazilerin içinde en çok 29094 ada 11 parselin uygun olduğunu gördüm. DSİ’nin göletine bakan hafif eğimli bir yamaçta yer alan arazinin, hem göl manzaralı geniş bir panoramaya sahip oluşu, hem de arazideki eğimden dolayı böylesi bir proje için elverişli olduğunu hissettim.

Başlangıçta bizden yaklaşık 16.000 m2’lik bir yapı istendi; ancak proje bittiğinde bu rakam 38.407 m2’ye ulaşmıştı. Elimizde mimari programı oluşturacak hiç bir veri yoktu.  Öncelikle gereksinim programını oluşturmak için konservatuar yetkililerinden var olan durumun envanteri ile gereksinimlerin ne olduğunu belirten raporlar istedik. Projenin bize verilmesinden başlayarak her konuda çok büyük desteği olan ve yeni bir konservatuar fikrinin sahibi Rektör Yardımcısı ve Konservatuar’ın Yaylı Çalgılar Ana Sanat Dalı Öğretim Üyesi Prof. Reyyan Başaran’ın koordinatörlüğünde sayısız toplantı yapıldı. Her bölümün sorumlu öğretim üyesi, kendi bölümünün sorunlarını ve yeni binada ne istediklerini aktardı. Böylece, hem ele geçen veriler, hem de daha önce yaptığımız benzer binaların programları paralelinde yepyeni bir ihtiyaç programı oluşturduk. Bu çalışmalar sırasında ve daha sonraları, konservatuar öğretim üyesi gitar virtüözü Profesör Ahmet Kanneci, mimar oluşunun da getirdiği mesleki birikimi ile, bize katkıları ve desteğiyle yardımcı oldu.

Ankara Devlet Konservatuarı Binası, aynı inşaat adası içinde planlanan Müzik ve Sahne Sanatları Lisesi ve Bale Orta Okulu ile birlikte yapı adasını paylaşmakta ve bir bütün oluşturmaktadır. 

Adanın tümü planlanırken, Konservatuar Binası, yapı adasının en doğu sınırına yanaştırılmış, böylece hem sınıra paralel olan arazi eğiminden yararlanılmış, hem de arsanın geri kalanında, artakalan emsal için konuk öğretim üyeleri için lojmanlar ve öğrenci yurtları yapmak amacı ile kullanılabilir arazi parçaları kalmasına dikkat edilmiştir.

Konservatuar Binası’nın, tiyatro, bale, opera, piyano, yaylı çalgılar, müzikoloji, kompozisyon ve orkestra şefliği, üflemeli ve vurmalı çalgılar ve caz ana, caz sanat dallarına ait derslikler, çalışma stüdyoları, öğretim üye odaları, eşlik odaları, müzik dinleme odaları, kayıt stüdyoları, konser salonu, Prosenyum Tiyatrosu, Arena Tiyatrosu, Resital Salonu, 5 adet büyük, 2 adet küçük bale çalışma stüdyosu, büyük opera çalışma salonu, öğrenci çalışma odaları, kütüphaneleri, kafeteryası, ana fuayede yer alan kafesi, küçük bir müzesi, sergi alanları, 160 araçlık kapalı otoparkı, açık otoparkı ile örnek bir sanat ve eğitim yapısı olarak hizmet vermesi amaçlanmıştır. 

Konservatuarın küçük ve büyük mekânlarının bir arada en akılcı bir şekilde tasarlanması, planlama ilkesini oluşturmuştur. Ana tasarım şeması ise orta hollü, karnıyarık denen tipolojiye uymaktadır. Orta hol, yapının ana girişi ile tanımlanan ve kendisine bağlanan 2 bloğun birleştiği, 4 kat boşluklu, atriyumlu bir mekândır. Ana dolaşım merdivenleri bu atriyumda bulunmakta, ayrıca kafenin ve girişin üstünde de boşluklar yer almaktadır. Konser Salonu, Tiyatrolar, Resital Salonu ve Bale Çalışma Salonları gibi geniş açıklık isteyen mekânlar, yapının ortasında oluşturulan omurgada, derslik ve öğretim üye odaları gibi küçük mekânlar ise yapının çeperlerinde konumlanmıştır. 

Konser Salonu, balkonu ile birlikte, toplam (sahne hariç) 610 m2 olup 623 seyirci ve 8 engelli seyirci için planlanmıştır. Yapılan çalışmalar ve analizler sonucunda çok iyi bir akustik elde edilen salonun, oda orkestrasından, operaya kadar olan her skalada oldukça iyi bir sonuç vereceği hesaplanmıştır. Konuşma ve tiyatro için de uygun akustik ölçümler bulunmuştur. 

Arena Tiyatrosu 258 m2 olup, 169 seyirci ve 4 engelli seyirciye hizmet verecektir. Prosenyum Tiyatrosu’nun alanı 180 m2’dir; seyirci kapasitesi ise 4 engelli seyirci dahil 113 kişidir. Resital Salonu yalnızca müzik için tasarlanmış olup, 180 m2 ve 192+4 engelli seyirci kapasitelidir.

Bunların dışında her biri 300 m2 olan 5 adet Bale Çalışma Stüdyosu, 2 adet 130’ar m2’lik küçük Bale Stüdyosu ve 236 m2’lik Opera Çalışma Salonu planlanmıştır. Salonların dekorasyonunda hem göz zevkine seslenecek, hem de akustik olarak en iyi sonucu verecek malzemeler seçilmiştir. Açık renkli bir ahşap olan akçaağaç kaplamaya ağırlık verilmiş, ses yutucu malzemeler de bu ahşap kaplama türevinden seçilerek bütünlük yaratılmaya çalışılmıştır. Özel niteliğinden dolayı deneysel oyunlar oynanan Arena Tiyatrosu’nda daha koyu renkler seçilmiştir.

Şu andaki var olan Konservatuar Binası’nın en önemli sorunu, sesin odalardan koridorlara, oradan da öteki mekânlara yayılması ve müzisyenlerin çalışırken birbirlerini duymasıdır. Yeni Konservatuar Binası’nda ses yalıtımına çok büyük önem verilmiştir. Odaların döşeme, duvar ve tavanlarında kullanılan malzemeler akustik açıdan dikkatle seçilmiştir. Yeni binada yer alan 119 adet öğrenci çalışma odasında ses geçirmezlik ilkesi en üst düzeyde uygulanmıştır.

Yeni Konservatuarın cephesi andezit taşı ile kaplanmıştır. Andezit, Ankara’nın hem geleneksel taşı olması, hem de Cumhuriyet Devri mimarisinde çok kullanılmış olması, ayrıca rengi, dokusu ve ağırbaşlı görünüşü nedenleri ile tercih edilmiştir. Bu malzemeye uygun olarak bazı yerlerde brüt beton da kullanılmış, betonun andezit ile uyumu aranmıştır. Bütün yapıda konforlu bir ortam sağlamak için mekanik havalandırma ve iklimlendirme düşünülmüştür. Ayrıca bütün çalışma stüdyoları ile gösteri ve müzik salonlarında gösteri yapacak olan müzisyen, balerin ve tiyatro sanatçıları için yeterli miktarda giyinme-soyunma ve duş mekânları da planlanmıştır.

En üst katta hem orta hole ve koridorlara ışık alabilmek, hem de iyi havalarda dışarıda oturabilmek için biri büyük, öteki daha küçük iki çatı avlusu tasarlanmıştır. Aynı ışık alma kaygısı nedeniyle ana koridorlarda da yer yer boşluklar bırakılmış ve çatıdan tepe ışıkları ile bu mekânlar aydınlatılmıştır.

Projenin uygulama çizimleri ve ihale dosyası Şubat 2013’te idareye teslim edilmiştir. Üniversitenin bütçesinde bu projeyi uygulamaya koyacak para olmaması nedeniyle Haziran 2012’de Hacettepe Rektörü, maddi destek istemek amacıyla zamanın Başbakanı ile bir görüşme yapmış ve projeyi kendisine sunmuştur. Bize gelen bilgilere göre Başbakan maddi destek sözünü vermekle birlikte projenin “neden Selçuklu-Osmanlı tarzında olmadığı” sorusunu sormuş, değiştirilmesi yönünde verdiği talimat ile birlikte bu değişikliği yapmasını arzuladığı mimarın adını da idareye belirtmiştir.

Toplantının hemen ardından, bize projenin “Osmanlı-Selçuklu” tarzında değiştirilmesi yönünde gelen teklifleri kabul etmedik. Bunu dünya görüşümüze ve meslek etiğine aykırı bulduk. Duyumlarımıza göre, Atatürk Orman Çiftliği arazisi içinde bulunan Başkanlık Sarayı’nın da müellifi olan mimarın bürosunda çizilen yeni proje tamamlanmış ve proje arazisinin de yeri değiştirilmiştir.

*İlhan Kural, Kural Mimarlar Mimarlık, Şehir Planlama, Kentsel Tasarım, Peyzaj Ltd. Şti.

0,00 kotu planı

+4,50 kotu planı

Konser salonu kesiti 

Kesitler

Vaziyet Planı 


İlişkili İçerikler
Etiketler
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Henüz yorum yapılmamış.
Bu İçeriğe Yorum Yazın
Ad Soyad
E-posta
Yorum
Kalan karakter :