YTÜ Davutpaşa Kampusu Lojmanları
06 Temmuz 2015
Projenin anafikri hiyerarşinin ortadan kalktığı; farklılıkların, çoksesliliğin ve çeşitliliğin beslediği bir sosyal ortam yaratmak olarak ortaya konmuştur.
Üniversitenin sosyal konut gereksinimini karşılamak için 2005 yılında tasarım çalışmalarına başlanan projenin 2011 yılında avan proje üzerinden ihaleye çıkılarak yapım sürecine başlandı. 2012-2014 yılları arasında şantiyesi devam eden projenin inşaatı geçtiğimiz ay tamamlandı ve bu yıl içinde hizmete girmesi bekleniyor. Tasarım aşamasında projenin anafikri hiyerarşinin ortadan kalktığı; farklılıkların, çok sesliliğin ve çeşitliliğin beslediği bir sosyal ortam yaratmak olarak ortaya konmuştu. Bu anlayış yerleşim planına, zemin kat kullanımına, kat planlarına ve cephelere yansıtıldı. Yerleşim planı aşamasında üç önemli ve kritik nokta bulunuyor. Bunlardan ilki bir blok dışında bütün blokların yaşama alanlarının güneydoğu, yatma birimlerinin ise kuzey batı yönlerine bakarak olabildiğince günışığı ve ısı korunumu özelliklerinden yararlanmasıdır. Bunu başarmaya çalışırken blokların birbirlerine küçük açılarla fark oluşturacak biçimde yerleşmesi ise alan içindeki farklı perspektifleri oluşturmak ve tekdüzelikten kaçınmak içindir. İkinci önemli nokta konutların zemin katlarında bulunan yer yer boşaltılmış alanlardır. Bunlar blokların içinden farklı bloklara geçişi kolaylaştırmakta ve kullanıcılar için sosyalleşme alanları oluşturmaktadır. Yerleşim açısından verilen son kritik tasarım kararı ise alanın güneydoğusundaki sık ağaç dokusudur.
Bu alan özellikle korunarak ve blokların bu alana dik yerleştirilmesiyle bloklar arasında oluşan avluların yeşile açılması ve yeşille bütünleşmesi sağlanmıştır. Alanda 11 blok bulunuyor. Burada 5 farklı blok tipinden söz etmek mümkün (J, K, C, F, L). Bloklardan J ve L üç kez, K ve C ise iki kez tekrar ediyor. Tümü zemin üzeri 4 kat olarak tasarlanan 11 blokta toplamda 499 bağımsız birim bulunuyor. Bloklar içerisinde belirli bir sistematik içinde dağıtılan 7 adet farklı tip bulunuyor. Bunlardan 98 adeti 3+1, 208 adeti 2+1, 193 adeti ise 1+1’dir. 3+1 ve 2+1’ler köşe tip ve ara tip olarak ikiye 1+1’ler ise normal kat, çatı katı ve düpleks olarak üçe ayrılmaktadır. Düpleks katlar ve katlar arasında farklılaşan pencere düzenleri nedeniyle neredeyse hiçbir elemanın tekrar etmediği tasarım kuşkusuz üretim açısından yükleniciye kolaylık sağlayan bir proje olmamıştır.
Ancak özellikle aynı kat planı içerisinde farklı tiplerin dolayısıyla farklı kullanıcıların bulunması (üst düzey yöneticiler, öğretim üyeleri, araştırma görevlileri, öğrenciler ve personel) sonuç üründe hem sosyal hem de mekânsal çeşitliliği, renkliliği ve esnekliği sağlamıştır. Sosyal konut olması nedeniyle daha fazla küçük daire kurgulanan projede ölçüler de en düşük düzeylerde tutulmuştur. Özellikle küçük alanlarda gömme dolap çözümleriyle kullanım alanı niceliksel olarak zenginleştirilmeye çalışılan projede 3+1 daireler 108 ve 144 metrekare, 2+1 daireler 72 metrekare, 1+1 daireler ise 36 ve 48 metrekaredir. Dairelerin tümü açık mutfak olarak tasarlanmıştır. Bunun nedeni küçük boyutlardaki konutlarda geniş hacim duygusunu sağlamaktır.
Bu nedenle ön ve arka cephede de olabildiğince geniş cam açıklıklar kurgulanmıştır. Ancak güneş ve ısı kontrolü sağlamak için bu hacimlere sürgülü panjur sistemleri eklenmiştir. Kullanım aşamasında bu panjur sistemlerinin de cephe düzeninde çeşitlilik yaratacağı öngörülmektedir. Blokların renklendirilmesi idare tarafından talep edilmiştir. Bu noktada renk danışmanıyla yapılan bilimsel analizler sonucunda hem ayırt edici olması hem de alanda bir renk bütünlüğü sağlamak adına her blokta 2’si kullanılmak üzere, 3 farklı renkte cephe malzemesi ve 3 boya rengi kullanılması uygun bulunmuştur. Sarı, turuncu ve yeşilin, beyaz, açık ve koyu gri ile birlikte kullanımı istenilen etkiyi sağlamıştır. Üniversite ortamının topluma örnek oluşturması gerektiği düşüncesi bugün yaygın biçimde paylaşılmaktadır. Bu proje yaşam alanlarının tipleştirilmediği bir uygulama olarak bu rolü üstlenmeye adaydır. Bu anlamda tasarıma verdiği değer açısından kuşkusuz öncelikle işvereni kutlamak gerekir. Ancak yine de uygulama sürecinde yaşanan kopuklukların üretim açısından olumsuz sonuçlarına değinmemek olanaklı değildir. Kapsamlı bir uygulama projesinin ihale öncesi çizilmemiş olması ve sosyal konut olması nedeniyle en düşük düzeyde tutulan boyutlara üretim aşamasında gerekli özenin gösterilmemesi özellikle iç mekânlar açısından sıkıntılarla sonuçlanmıştır. Ayrıca klasik çerçeve sistemine göre tasarlanan yapının hızlı yapım hedefiyle tünel kalıp sistemine dönüştürülmek zorunda bırakılması özellikle birimlerin zemin katındaki geçişleri nitelik yitimine uğratmıştır. Ve son olarak ne yazık ki alana yapılan son ziyarette tasarım aşamasında özenle korunan yeşil alanda yapılaşma saptanmıştır.
*Bu proje YAPI Dergisi'nin 396. sayısında yayımlanmıştır.
YTÜ Davutpaşa Kampusu Lojmanları - Resim Galerisi
Bu Haberi Sosyal Medyada Paylaşın
Yorumlar
Bu İçeriğe Yorum Yazın