Salon Alper Derinboğaz, MUKO Museum of Koleksiyon projesinde, kullanıcıyı, tasarım evrimini tarihsel temeller ve potansiyel gelecekler üzerinden düşünmeye teşvik etmeyi amaçlamış.
Salon Alper Derinboğaz projeyi anlatıyor:
MUKO, mobilya tasarımın önümüzdeki 50 yılını hayal etmek için tasarım iç güdülerimizden öğrenerek oluşturulmuş, sanal ziyaretçiler için düzenlenmiş bir sanal-uzay deneyimidir.
Teknolojik tekillik çağına attığımız adımda, yapay zekadan kaynaklanabilecek tehlikeler konusunda endişeler gündeme geliyor. Bunun yanında, dünyamız ve bizler, belirli biyolojik kodlardan meydana geliyoruz. Teknolojik tekillik anının ikili doğasına dayanan bu sanal müze deneyimi, geleceğin mobilya fikirleri aracılığıyla bizler ve olası yeni çevreler arasında yeni bir ilişki kurmayı hedefliyor.
MUKO, Anadolu'da ortaya çıkmış olan tarih öncesi medeniyetlerden ilham alarak geleceğe dair farklı bir perspektif sunmaktadır. Çatalhöyük gibi erken yerleşim alanlarında, mobilyalar mekandan bağımsız nesneler olarak değil, yeme, oturma veya depolama gibi işlevleri yerine getiren unsurlar olarak mekana entegre ediliyordu. Toprak gibi doğal malzemelerle örülü mekanlar, ilk tasarım nesnelerinin temelini oluşturuyordu. Ancak tasarımın tarihinde farklı dönemlerde mimarlık ve mobilya; insan ve doğa arasındaki ilişkinin değişmesi ile birlikte birbirinden uzaklaştı.
Projenin amacı; tasarım evrimini kullanıcıya, tarihsel temeller ve potansiyel gelecekler üzerinden düşünmeye teşvik etmektir. Bu sanal yolculuk, “Aktör” ve “Ziyaretçi” olarak iki perspektiften kurgulanarak sanal kullanıcılarına iki ayrı müze deneyimi sunmaktadır. Sahneler, tasarım tarihindeki bölümlere atıfta bulunan beş tematik vizör ve kesişimleri etrafında kurgulanmıştır.
Bu bağlamda MUKO, insanlığın geçmişinden kopuşunu hatırlatarak geleceğe alternatif bir yol sunarken; tasarım yolculuğunda doğayı anlamak ve onunla bir araya gelmek için farklı bir düzlem önermektedir.